TİLAVET KAVRAMI
Tilavet Kavramının Kökü
Bu kavramın kökü “تلو” (tlw) olup anlamı olarak da şunlarla karşılaşmaktayız: Müfredat: Bir kişiyi, aralarında hiç kimsenin bulunamayacağı kadar yakın bir şekilde izlemek ve ona uymaktır. Bu, bazen bizzat bedenle izlemeyi bazen de hükümde birine uymayı ifâde eder. Lane: Birini arkasından veya sonradan takip etmek, onun ardınca gitmek, yürümek… Yavru devenin annesini takip etmesi…
Kur’an’da bu anlamıyla geçmektedir. Geçtiği ayetler:
Şems 1-2: “Güneş’e ve aydınlığına, onu izlerken Ay’a…”
Bakara 102: “Ve Süleyman’ın mülkü üzerine şeytanların izlediğine uydular…”
Hud 17: “Efendisinden açık bir kanıta dayanan, Onu, yine O'ndan bir tanık izleyen ve Ondan önce bir önder ve bir rahmet olarak Musa'nın Kitap'ı bulunan kimse aynı olur mu?”
Bu ayetlerde “izlemek” diye çevrilen kelimeler tilavet kelimesinin köküdür.
Bu kök Kur’an’da toplam 63 kez geçer, kök anlamıyla geçtiği yukarıda verdiklerimiz dışında tüm yerlerde şimdi bahsedeceğimiz türeviyle bulunmaktadır.
Tlw Kelimesinin Aldığı Anlam ve Kur’an’ı Okuma Biçimi
Kur’an-ı Kerim kendi içinde canlı bir sözlük barındırır. Kur’an’daki kelimelerin büyük çoğunluğunun kök anlamlarına yine Kur’an içerisinde ulaşmak mümkündür. Tilavet de bu kavramlardan biridir.
Bu kavram Şems 2’deki “takip etmek”ten yola çıkarak; Kur’an içerisine dağıtılmış halde olup birbiriyle bağlantılı, benzeşen ayetlerin Kur’an’da taranıp takip etmek suretiyle okunması anlamında bir türeve kavuşmuştur. Yani bir konuya dair muhkemleri ve onların müteşabihlerini Kur’an’da tarayarak bulup alt alta dizerek okuma biçimidir. Bu okuma biçimi Kur’an’daki hükümlerin ortaya çıkarılmasında, hikmetin öğreniminde en kilit nokta olduğu için metoda Hikmet Metodu demekteyiz. Te’vile ulaşmanın, hikmeti öğrenmenin yolu tilavettir.
Tilavet kesinlikle Kur’an’ı şarkı gibi müzikal okumak değildir! Bu anlayışın sebebi tilavet kavramını “makamın takibi” anlamına uydurmak suretiyle israiliyat menşeili olduğunu düşündüğümüz bir tahrifattır. Çünkü yahudiler de böyle sevap kazanacaklarını ve kitaba böyle saygı duyacaklarını düşünerek Tevrat’ı müzikal biçimde “makamını takip ederek” okurlar.
Tilavet İle İlgili Örnek Bir Tilavet:
- “Bağlantılı ayetlerin takibi” olan tilavet, resulluk görevlerinden biridir ve farzdır:
Ankebut 45: Kitap'tan sana vahyolunan şeyi tilavet et. Namazı tam kıl. Namaz, çirkinlik ve kötülükten alıkoyar. Kesinlikle Allah'ın hatırlanması daha büyüktür. Allah, yaptığınız şeyleri bilir.
Neml 91-92: Ben, sadece bu beldeye saygınlık veren Rabb'e kul olmakla emrolundum! Her şey O'nundur. Ve ben müslümanlardan olmakla emrolundum ve Kur'an’ı tilavet etmekle. Her kim doğru yola yönelirse, kendisi için yönelmiş olur. Ve sapkın yolu seçenlere: "Ben yalnızca bir uyarıcıyım." de.
Bakara 121: Kitap verdiklerimiz, hakkını vererek onu tilavet ederler; işte onlar, güvenenlerdir. Onu kim örterse, yitime uğrayanlar, işte onlardır.
Bakara 129: Rabbimiz onlara içlerinden Sen’in ayetlerini onlara tilavet eden, kitap ve hikmeti öğreten ve onları arındıran bir resul gönder. Kesinlikle Sen Aziz Hakim’sin.
Beyyine 2: Tertemiz sayfaları tilavet ederek okuyan Allah'ın resulüdür o. - Allah’ın ayetlerinin tilaveti sonucunda insanlar kitaptan sorumlu tutulur. Tilavet yoksa kitaptan sorumluluk yoktur:
Kasas 59: Rabbin, kendilerine ayetlerimizi bağlantılarıyla okuyacak bir elçiyi, anakentlerine göndermeden yerleşim yerlerini helak etmez. Helak ettiğimiz yerleşim yerleri, sadece halkı yanlışlar içinde olanlardır.
Araf 35: Ey Âdemoğulları! Size, içinizden ayetlerimi anlatan elçiler geldiğinde, her kim takvalı davranır ve kendisini düzeltirse, onlara kaygı yoktur ve onlar üzülmeyecekler de.
En’am 131: Çünkü senin Rabbin, ahalisi ayetlerimizden habersizken, haksız yere kentleri helak etmez.
Enfal 32-33: Bir keresinde de şöyle demişlerdi: “Allahım! Eğer bu Kur’ân senin katından bir gerçekse gökten üstümüze taş yağdır ya da bizi acıklı bir azaba çarptır.” Halbuki sen aralarında iken Allah onlara azap edecek değildi. Onlar bağışlanma dilediklerinde de azap edecek değildir.
Nisa 165: Onları müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik ki o elçilerden sonra insanların Allah’a karşı bir delilleri kalmasın. Aziz Hakim olan Allah’tır.
Taha 134: Kur’an gelmeden önce onları bir azap ile yok etseydik, derlerdi ki: “Rabbimiz! Böyle rezil hale düşüp sürünmeden önce keşke bize bir elçi gönderseydin de senin ayetlerine uysaydık.”
Kasas 47: Kendi elleriyle yaptıklarından dolayı başlarına bir musibet geldiğinde şöyle diyecek olmasalardı: “Rabbimiz, keşke bize bir elçi gönderseydin de senin ayetlerine uyup biz de güvenenlerden olsaydık”.
Şuara 208-209: Uyarıcıları olmayan hiçbir kenti yok etmedik. Hatırlatmadır, Biz zalim değiliz.
Hud 117: Yoksa senin Rabb'in, o memleketleri, halkı düzelticiler oldukları halde, haksızlıkla yok edecek değildi!
Zümer 71: Kâfirlik edenler, gruplar halinde cehenneme sevk edilirler. Nihayet oraya vardıklarında cehennemin kapıları açılır. Görevliler onlara şöyle derler: “Size içinizden, Rabbinizin ayetlerini bağlantılarıyla birlikte okuyan ve sizi bu günle yüzleşeceğinize dair uyaran elçiler gelmedi mi?” Onlar: “Evet, geldi; ama bütün kafirler için azap hükmü artık kesinleşti” derler. - Allah’ın ayetleri tilavet edildiğinde müminlerin imanları artar:
Enfal 2: Müminler ancak Allah anılınca yürekleri titreyen kimselerdir. Allah’ın ayetleri onlara bağlantılarıyla birlikte okununca bu ayetler onların güvenlerini arttırır. Onlar yalnızca Rablerine güvenip dayanan kimselerdir.
Hucurat 15: Müminler; ancak Allah’a ve elçisine inanıp güvenen, sonra şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad eden kimselerdir. İşte onlar doğru sözlü kimselerdir.
Al-i İmran 113: Ama hepsi aynı değildir. Kitap ehlinden, Allah'ın ayetlerini tilavet eden ve gece saatlerinde secde eden bir topluluk da vardır.
İsra 106-109: De ki: “Siz Kur’an’a ister güvenin, ister güvenmeyin. Ondan önce kendilerine ilim verilenler, Kur’ân onlara bağlantılarıyla birlikte okunduğu zaman, çeneleri üzerine secdeye kapanırlar. Derler ki: “Rabbimiz bütün eksikliklerden uzaktır; Rabbimizin verdiği söz mutlaka yerine gelir.” Ağlayarak çeneleri üzerine kapanırlar. Bu onların saygısını artırır.
Meryem 58: İşte bunlar, Allah’ın nimet verdiği nebilerdendir. Âdem’in ve Nuh ile birlikte taşıdıklarımızın soyundan, İbrahim’in ve İsrail’in soyundandır. Seçip doğru yolu gösterdiğimiz kimselerdendir. Rahman’ın ayetleri kendilerine bağlantılarıyla okununca ağlayarak secdeye kapanırlardı.
Maide 83-85: Bu resule indirileni dinlediklerinde ona inen gerçeği tanımalarından dolayı onların gözlerinden yaşlar boşaldığını görürsün. Derler ki: Rabbimiz! Güvendik; bizi buna şahit olanlarla birlikte yaz. Rabbimizin bizi iyiler topluluğuna katmasını beklerken ne diye biz Allah’a ve bize gelen bu gerçeğe güvenmeyelim ki!" Böyle demelerinden dolayı Allah onlara sürekli kalmak üzere, içinden ırmaklar akan cennetler verecektir. Güzel davrananların alacağı karşılık işte budur.
Kasas 52-53: Bu Kitaptan önce kendilerine kitap verdiklerimiz buna da güvenirler. Onlara bağlantılarıyla okununca şöyle derler: “Biz ona güvendik. O, Rabbimizden gelen gerçektir. Biz daha önce de Müslüman kimselerdik.” - Allah’ın ayetleri tilavet edildiğinde kafirlerin küfrü artar ve küçümserler:
Mutaffifin 13 & Kalem 15 & Enfal 31: Ona ayetlerimiz tilavet edildiği zaman 'evvelkilerin satırları' der.
Casiye 8: Allah'ın ayetlerinin kendisine tilavet edildiğini duyduktan sonra, onları duymamış gibi, büyüklük taslayarak direnir. Artık, acı bir cezayı ona bildir.
Casiye 25: Ayetlerimiz, karşılarında açık seçik mesajlar halinde tilavet edildiğinde, delilleri sadece şöyle demek olmuştur: "Doğru sözlüler iseniz atalarımızı getirin."
Casiye 31: Küfredenlere gelince; "Size karşı ayetlerim tilavet edildiğinde büyüklük taslayanlar ve toplayıcı bir kavim olanlar sizler değil miydiniz?"
Hac 72: Onlara apaçık ayetlerimiz tilavet edildiği zaman, o kafirlerin yüzlerinden küfrü okursun.
Ahkaf 7: Onlara açık belgeler olarak ayetlerimiz tilavet edildiği zaman, o küfredenler kendilerine gelmiş olan hak için dediler ki: "Bu, apaçık bir büyüdür.
Meryem 73: Onlara apaçık ayetlerimiz tilavet edildiğinde, o küfredenler, iman edenlere derler ki: "İki gruptan hangisi, makam bakımından daha iyi, topluluk bakımından daha güzeldir?"
Lokman 7: Ona ayetlerimiz tilavet edildiği zaman sanki bunları işitmemiş, sanki kulaklarında ağırlık varmış gibi kibirlenerek yüz çevirirler. Sen de ona acıklı bir azabı müjdele!
Müminun 66: Vaktinde ayetlerimiz size tilavet edildiğinde siz onları hiçe sayıyordunuz.
Müminun 105: Ayetlerim size tilavet edildiğinde; onları yalanlayanlar siz değil miydiniz?
Al-i İmran 101: Allah'ın ayetleri size tilavet edildiği ve O'nun elçisi aranızda olduğu halde nasıl olur da inkar edersiniz? Kim Allah'a sarılırsa dosdoğru yola iletilmiştir.
Maide 68: …Elbette Rabb'inden sana indirilmekte olan şey, onlardan çoğunun azgınlığını ve küfrünü artırır. O halde gerçeği örten halka üzülme. - Bizzat Allah kitabını tilavetle okuduğunu söyler:
Bakara 252: İşte bunlar Allah'ın ayetleridir. Biz onları sana gerçek olarak tilavet ediyoruz. Kesinlikle sen gönderilenlerdensin.
Al-i İmran 58: Bu sana tilavet ettiklerimiz, ayetlerden ve hakim olan Zikir'dendir.
Al-i İmran 108: Bunlar, sana gerçek olarak tilavet ettiğimiz Allah'ın ayetleridir. Allah, âlemlere haksızlık yapmak istemez.
Kasas 3: Biz, sana güvenen bir topluluk için Mûsâ ve Firavun'un haberinden bir kısım gerçeği tilavet edeceğiz.
Casiye 6: İşte bunlar, Bizim sana hak olarak tilavet ettiğimiz Allah'ın ayetleridir. O halde Allah'tan ve O'nun ayetlerinden sonra hangi hadise güvenecekler? - Meleklerin tilaveti:
Saffat 3: O hatırlatmayı tilavet edenlere yemin olsun. - Kitabın tilaveti:
Fatır 29: Kuşkusuz Allah'ın Kitap'ını tilavet edenler, salatı ikame edenler ve rızıklandırdığımız şeylerden gizli ve açık olarak ihtiyaç sahiplerine verenler, asla kesilmeyecek bir kazanç umabilirler. - Kur'an'ın tilaveti:
İsra 106-107: Kur'an'ı; onu, zamana yayarak insanlara duyurman için bölümler halinde birbiri ardınca indirdik. De ki: "Ona ister güvenin ister güvenmeyin; daha önce kendilerine ilim verilenler, o, onlara tilavet edildiği zaman, çeneleri üzerine secdeye kapanırlar." - Zikrin tilaveti:
Saffat 3: O hatırlatmayı tilavet edenlere yemin olsun. - Vahyin tilaveti:
Ra’d 30: Kendilerinden önce nice toplumların gelip geçtiği bir topluma seni gönderdik ki, sana vahyettiğimizi onlara tilavet edesin. Onlar, Rahman'a küfür ediyorlar. De ki: "O benim Rabbimdir; Ondan başka tanrı yoktur. Ben O'na tevekkül ettim, tevbe O'nadır." - Ayetlerin tilaveti:
Al-i İmran 164: Ant olsun ki, Allah, içlerinden, onlara ayetlerini tilavet eden, onları arındıran, onlara Kitap'ı ve Hikmet'i öğreten bir resul göndermekle, Mü'minlere iyilikte bulundu. Oysa onlar daha önce açık bir sapkınlık içindeydiler.
Okuma Biçimleri Arasındaki Farklar
- Kıraat: suyun toplandığı yer… "karye, karia, kur'a, Kur'an" kelimeleri buradan gelir. Toplu bir metni düz bir şekilde okumaktır. Kur’an toplu okuma kümesi demektir. Kitabımızın adı olan “el Kur’an” marife ile gelir. Ancak el Kur’an’ın içinde tilavet ile bir araya getirilen toplu okuma metinlerine de “kur’an” denir. (Yunus 15, 61, Yusuf 2, İsra 78, İsra 106, Ra’d 31, Taha 113, Yasin 69, Zümer 28, Fussilet 3, 44, Şura 7, Zuhruf 3, Vakıa 77, Cin 1, Kıyamet 17-18, Buruc 21)
- Tertil; tırtık… "rattilil tertile" (tırtıklaya tırtıklaya okumak) yavaş yavaş, ağır ağır, tane tane okumaktır. (Müzzemmil 4, Furkan 32)
- Tilavet: takip etmek, izlemek… Kur’an’da ilgili ayetlerin beraber takip edilerek okunması…
0 Comments
Yorum Gönder