Değerli insanlar, cümlenize selam!
Hikmet Metodu adıyla sesleneceğiz inşAllah. Bu metod bizim icadımız değildir! Allah'ın kitaplarını indirme metodudur, Allah'ın metodu-sistemi-yöntemidir. Şimdi bu sistemi bir tanıyalım, inceleyelim.
HİKMET METODU/TE'VİL SİSTEMİ NEDİR?
- Kur'an, Allah'ın ilmiyle inmiştir (Araf 52, Hud 14).,
- Kur'an, Allah tarafından detaylandırılıp açıklanmıştır (Fussilet 1-4, Hud 1-2) ve tefsir de edilmiştir (Furkan 33). Bunun sebebi de Allah'tan başkasına kul olunmamasının bizden istenmesidir (Hud 2).
- Bu detaylandırma, açıklama ve tefsirin biçimi; hüküm ayetleri ve hükümle benzeşen ayetlerin en az ikişerli ayetler halinde Kur'an'ın içinde dağıtılmasıdır (Al-i İmran 7, Zümer 23).
- Kur'an içinde bir konuyu anlamak, açıklama-detay-tefsire ulaşmak için bütün Kur'an taranıp ilgili tüm ayetler biraraya getirilerek okunmalıdır. Buna "takip etmek" anlamına gelen "tilavet" denir (Bakara 121, 252, Enfal 2, Cuma 2).
- Bu metod nebilere "hikmet" adıyla kitap ile birlikte verilmiştir (En'am 89, Al-i İmran 81).
- Kur'an kendinden önceki kitapları olduğu gibi tasdik eder (Bakara 41, 91, 97, Al-i İmran 3, Yunus 37, Yusuf 111). Allah bu Kur'an'ın önceki sayfalarda olduğunu söyler (Ala 18). Kur'an Allah'ın vahiy zincirinin son halkasıdır, kendinden önceki bu 2 kitapla ayrılmaz bir bütünlüğü ve net bağlantıları vardır. Buna "nesh-tasdik ilişkisi" denir. Kur'an, Tevrat ve İncil'deki hükümleri aynıyla ya da daha hayırlısıyla nesheder yani fotokopisini, yeni sürümünü çıkarır (Bakara 106), Allah'ın Tevrat ve İncil'de yazıp bizi de sorumlu tuttuğu hükümler Kur'an'da yer alır ve bu şekilde Kur'an önceki kitapların üzerine "müheymin" (çardak) olur (Maide 48).
Bu sayede hadis savunurlarının namaz, abdest, kıble gibi konularda (nasıl emredildiği vs) güzellemeye çalıştıkları "gayrimetluv vahiy" skandalına Kur'an bu şekilde cevap verir ve "başlangıcının belli olmadığı" söylenip tartışılan konularda bizi Tevrat'a ve İncil'e götürür. - Kur'an bilimle paralellik içindedir, çünkü varlıkları ve varlıkların işleyişi için gerekli bilimsel yasaları ve hakikatleri de yaratan Allah'tır (Fussilet 53, Rum 30). Allah yarattıklarıyla çelişecek bir şey indirmez (Nisa 82, Kehf 1, Zümer 28)
Ve Kur'an bu sayede kendini sürekli açıklayan ve bu dinamizmi ile tüm çağlara seslenen, kıyamete kadar geçerli olacak bir kitaptır.
En güzel hadistir (Zümer 23) ve açık bir kitaptır (Neml 1, 75, Kasas 2, Yusuf 1, Şuara 2, Zuhruf 2, Duhan 2)
Bu Kur'an'a, Allah'ın kitabına saygı duymak istiyorsak, anlattığı gibi anlayacağız, kafaya göre yorum yapmayacağız. Ayetleri bağlantılı diğer ayetlerle okuyacağız ve okuduğumuz her çeviriyi Kur'an'a arz edeceğiz.
Kur'an'a yapılan tahrifatları çözmek, çözümlemek için her kelimenin kök anlamlarını inceleyeceğiz; İbranice'ye, Aramca'ya, Akadça'ya gideceğiz. Eski yazıları ve alfabeleri inceleyeceğiz. KUR'AN'DAKİ BİR KELİMEYİ ASLA KUR'AN'DAKİ BAŞKA BİR KELİMEYLE ANLAMLANDIRMAYACAĞIZ, BU KONUDA GAYRET EDECEĞİZ. BİR KELİME BİRDEN FAZLA ANLAMA GELEBİLİR, AMA ASLA 2 FARKLI KELİME AYNI ANLAMA GELEMEZ. BU ÇOK ÖNEMLİ.
Mutlaka tasdik ilişkisi incelenecek, Tevrat-İncil okumaları yapılacak, Allah'ın tüm kitaplarını tasdik bağlamında inceleyeceğiz.
Kur'an'ın yeterliliği ve anlaşılması hususunda sünni gelenekle ve muhtelif Kur'an müslümanlarıyla ayrıştığımız noktalar var.
EHL-İ SÜNNETLE NEDEN UYUŞMUYORUZ?
- Muhammed asla bizim ilahımız değil, Muhammed'in isminin başına-sonuna 20 tane sıfat ekleyip de Allah'ı bu kadar övmeyenlerle aynı dinde olmamız mümkün değil. Nebi-resullerin hiçbiri ilah olamaz. Allah'tan başka hiçbir ilahımız yok! (Fatiha 5, Al-i İmran 79-80, Kafirun 6).
- Hacılar-hocalar da ilahımız değil! (Tevbe 31, Zümer 3, Zuhruf 87, Ankebut 61)
- Hadisleri KESİNLİKLE DİNİN KAYNAĞI OLARAK ETMİYORUZ! (En'am 50, Ahkaf 9, 23, Araf 185,203, Yunus 15, Casiye 6, Mürselat 50) Eldeki hadis külliyatının birçoğunun içinde yalan ve iftira şeyler olduğunu (Yunus 37, Yusuf 111) bir kenara bırakalım; bu hadislerin tümü sahih olsa, hakkı söylese bile yine de kaynak olamaz. Bunlar rivayettir, yani zandır. Zan ise haktan yana hiçbir şey ifade etmez (Yunus 36, Necm 28). Sonsuz ilim sahibi Allah'ın sözünü, O'nun yanında portakalda vitamin hüviyetinde bile olmayan kul sözü açıklayamaz (Bakara 140, İsra 54, Şuara 188).
- Geleneğin, bugün bile içinde halen Allah'ın ayetlerinin olduğu Tevrat-İncil'e "insan sözü karıştı o yüzden güvenemeyiz" demeleri; kendilerinin aynı yahudilerin yaptığı gibi "gayrimetluv vahiy" saçmalıklarıyla meşrulaştırmaya çalıştığı, direkman insan sözü olan hadis rivayetlerine Kuran'ı arz etmeleri çelişkidir, samimiyetsizlik ve ikiyüzlülüktür, imansızlıktır. Rabb'imiz bu insanları yahudiler üzerinden Bakara 79'da "Elleriyle kitap yazıp bu Allah'tandır dediler" şeklinde eleştirir.
- Bilakis Kur'an'ın kendisi "hadis"tir (Kalem 44, Vakıa 81, Necm 59, Şuara 5, Taha 113, Kehf 6, Nisa 78, 87) Hatta "AHSENE-L ḤADİS"tir, "HADİSİN EN GÜZELİ" (Zümer 23). En güzel hadis dururken niye diğer hadisler?
- Kaldı ki resulun ayrı bir açıklama yetkisi asla yoktur, resul bu konuda kesin emir aldığı gibi tehditler de almıştır (Maide 67, Hakka 44-47 Nahl 44, 64, 89). ehl-i sünnet Muhammed'i yüceltmek için "resule itaat" ayetlerini "peygamber" tahrifiyle sunmaktadır. Meallerde yapmıyorlarsa tefsirlerinde yaparlar. NEBİ-RESUL AYRIMINI İYİ ÖĞRENİN, KİME-NEYE İTAAT ETMENİZ GEREKTİĞİNİ BİLİN! Burada bulunan herkes burada nebi-resul ayrımının tedrisatını alacaktır. PEYGAMBER KELİMESİNİ KULLANMAYACAĞIZ. Israr ve inatla anlatacağız.
- "çeviri, orijinalin yerini tutmaz" anlayışı geleneğin Allah ile kulları arasına koyduğu en büyük bariyerlerden biri. Yahudilerden gelme bir anlayıştır bu ve Arapça dili kutsal dil haline getirilir. Şuara 195, 198, Zümer 28, Zuhruf 3 gibi ayetleri bu zihniyet tahrif eder arapçayı kutsamak için. Ancak burada "açık arapça" dediği önemsenmez, arapça dendi ya tamam. Nebi arapça konuştuğu için ve bu mesaj anlaşılması, hatırlanması gerektiği için (Kamer 17, Nahl 103) açık arapçadır. Dillerin tümü Allah'ın ayetidir (Rum 22).
- "akıl değil, nakil dini" derler. Onlara cevap: Yunus 100, Enbiya 10, Araf 179 ve daha niceleri...
- "namaz kılmayan öldürülür, hutbeyi dinlememek haramdır, x şeyi yemek haramdır, y şeyi yemek helaldir" gibi Kur'an dışı hüküm keserler. Allah'a iftira ederler. Cevap: Nahl 116, Maide 87, En'am 143-146, Tahrim 1, Yunus 59-60, Saff 7
- Mezhepleri hak kabul ederler. Cevap: Al-i İmran 103, 105, Şura 13-14, Beyyine 4
UYUŞAMADIĞIMIZ BİR KISIM KUR'AN MÜSLÜMANLARI DA VAR. NEDEN?
- Yorumdan kopabilmiş değiller, tefsiri bırakabilmiş değiller. Bir çoğu Kur'an'a kendi anladıkları anlamları verme eğiliminde. Geleneğe karşı çıkmak, geleneğe alternatif olmaya döndü. Rivayetler gitti (hatta tam gitmedi) "bence"ler geldi. Cevap: Ahzab 36
- Tefsirler doğal olarak tahrifleri doğurur. Geleneğin tahriflerine kızan muhtelif Kur'ancılar kendi tahriflerini yapmaya başladı. Kur'an'da "namazın emredilmediğinin" iddiası, "sarhoş olmadan içmenin haram olmadığının" iddiası, "Tevbe 128-129'un ayetten sayılmadığının" iddiası gibi uç fikirler yaygınlaştı. (Al-i İmran 7 > kalplerindeki eğriliğin peşine düşen ve onun müteşabihini arayanlar)
- Ayetleri yorumlamayı ve tartışmayı savunanlar; aklı çalıştırdıklarını, sorguladıklarını ve Allah'ın aklı kullanmayı emrettiğini söylerler. Halbuki yorum yapmak için çok büyük akıl kullanmaya gerek yoktur. En gerizekalı adam bile bir konuda "bence" diyebilir. Bu kitabı bir şiir kitabı, roman veya masal kitabı gibi değil (Yasin 69, Nahl 24), bir anayasa gibi düşünmelisiniz. Bu kitap yumuşakça yola ileten ve Hakim olan bir kitaptır (Yasin 2, Bakara 2). Nasıl ki anayasayı kafanıza göre yorumlayarak hüküm keserseniz hukuku çökertirsiniz, yasaları nasıl anayasaya aykırı koyamazsınız; Kur'an'a da aynı muamelenin yapılması şarttır. Anayasadan farklı olarak elbette ki daha edebidir, çünkü salt topluma değil kişinin kendisine de anayasadır, insanın içine içine işletir ayetleri Rabb'imiz. Kur'an gönüller derdine şifadır (Yunus 57) ve Allah Latif (Sonsuz İncelik Sahibi), Habir (Her şeyden Haberdar), Rahim'dir (Merhametli).
- Geleneğe karşı çıkıp Kur'an merkezli bir din anlayışı etrafında toplanma gayretinde olanlar arttıkça "Kur'an Müslümanlığı" ismi iyiden iyiye oturdu. Bu oturmuşlukla ve Kur'an'ı yorum-tartışma faaliyetleri yüzünden "Kur'an Müslümanlığı" mezhepleşmeye başladı ve geleneğe alternatif bir mezhep haline geldi. Eğer farkındalık yaratılamazsa İslamiyet, sayısı milyonları bulmuş "modern bir mezhep-fırka" kazanır. Oysa Allah dinimize "el İslam" dedi, bizi sadece "Müslüman" diye isimlendirdi ve öyle çağırdı. Başka bir ismi -veya ek bir ismi- kendimize yakıştırmamamız lazım (Hac 78, Neml 31)
- En önemlisi de şudur: Hakim olan, Mubin olan bir kitabı yorumlamaya kalkmak ilahlaşmaya gitmektir. (Hud 2, Furkan 33) Bilinçaltlarında ehl-i sünnetin etkisinin kırıntıları kalmıştır. Kur'an'ın yeterli olduğunu savunanların bu hareketleriyle aslında buna tam iman edemediklerini ve Kur'an'a yeterli saygıyı gösteremediklerini görürüz.
LÜTFEN AKILLARI BAŞA ALALIM! BİZE VAHYEDİLENE UYALIM! KUR'AN YETERLİ DİYORSAK ONA TAM İMANI VE SAYGIYI YAPALIM!
AYETLERİ BİRBİRİNDEN BAĞIMSIZ DEĞERLENDİRMEYELİM, HÜKMÜ KUR'AN'DA BAĞLANTILI AYETLERİ TAKİP EDEREK ARAYALIM. PEK ÇOK SORUNUN CEVABI ÇÖZÜLECEKTİR. ÇÖZÜLEMEYENLERDE ACELE ETMEYİP KONUYU ALLAH VE ELÇİSİNE (YANİ KİTABA) GERİ GÖTÜRELİM (NİSA 59, 83)
ALLAH KUR'AN'DA VERMEDİĞİ DETAYLAR ÜZERİNDE GEREKSİZ DETAY ARAYIŞI İÇİN İNSAN ESERİ KİTAPLARA GİTMEYELİM. ALLAH BİR ŞEYDEN HÜKMETMEDİYSE O HELALDİR, AFFEDİLMİŞTİR (MAİDE 101'İ HİÇ UNUTMAYIN)
SİZİ RAHATSIZ ETMEYE YENİ BAŞLIYORUZ İNŞALLAH. SELAMLAR!
0 Comments
Yorum Gönder