Rahman, Rahim olan Allah'ın adıyla
- Yemin olsun örttüğünde geceye,
- Ortaya çıktığında gündüze.
- Erkeği de dişiyi de yaratana
- Ki sizin davranışlarınız türlü türlüdür.
- Kim verir ve sakınırsa
- Ve en güzel sözü onaylarsa
- Onu en kolaya kolaylaştıracağız.
- Ve kim de cimrilik eder ve kendisini ihtiyaçsız görürse
- Ve en güzeli / en güzel sözü yalanlarsa
- Onu da en zora kolaylaştıracağız.
- Aşağı yuvarlandığında malı işe yaramayacak.
- Güzelce yolu göstermek bize düşer.
- Sonrası da bizimdir, öncesi de.
- Sizi alev saçan ateşe karşı uyardım.
- Orada kızaracak olan en taşkın olandır.
- O, yalana sarılır; o yalana sarılan ve geri dönen kişidir.
- İyice sakınan da ondan uzak tutulacaktır.
- O da malını veren ve kendini temizleyip geliştiren kişidir.
- Birine yaptığı hoşluğun, nimetin karşısında hiçbir şey beklemez o.
- Aradığı tek şey yüce Rabb'inin vechidir / teveccühüdür
- Ve o kimse yakında razı olacaktır.
Kavramlar, Kök Anlamlar-
durgun suda dibe çöken mile "leyl" denir, akıp denize giden parçacıklara da "nehar" diyor Araplar.
"nehir" ırmak, "nehar" gündüz demektir. Tıpkı nehrin coşması gibi ışığını parlatarak, yayarak açılmasından dolayı nehirden "nehar" denmiştir.
çul demek, onu üzerinize örttüğünüzde iç tarafınızı göstermeyen kalın bir çul. Mastar olarak "örtmek"..
- "tecelli"; "tecelli, cilve, cila" hepsi bu kökten:
Damatların gelinlere hediye ettiği örtü. Sonra; temizlik yapmak için kullanılan bez parçası, cilalamak, toz almak, parlatmak... En sonunda da "ortaya çıkmak, çok açık bir şekilde görünmek"
Türkçe'de de kullanıyoruz "halk" olarak (Türk halkı vs.)
Deri veya bez parçası demek. Elbise biçmek, çamurdan bir şey yapmak... "halik, hallak, mahluk"
"unsâ"; yumuşak demir demek. Sert demire de "zekar" deniyor. "zekar" erkeğe, "unsâ" kadına isim olmuştur. Erkeğin vücudu kadına göre kaslı ve serttir. Kadın da erkeğe göre fiziksel ve duygusal olarak daha yumuşaktır; ama ikisi için de "demir" deniyor. Bu; kadınların hem esnek, hem de demir gibi olduğunu gösterir.
"saf" dizilmek, "şettâ" ise dağılmaktır. Çeşit de buradan geliyor.
Kureyş suresinde: "ilâfihim rihlete-'şşitâi' (kış) 've-ssayf' (yaz)"
"sayfiye" yazlık.
Yazın yapraklar ve canlılar bir arada durdukları için yaz mevsimine "sayf" (saf), kışın yapraklar dökülüp dağıldığından dolayı kışa da "şitâ" denir.
- "takva"; "vika" kökünden:
katı kap; "via" yumuşak kap
Dağlarda vahşi hayvanlardan, yağmurdan korunmak için taşla örülmüş sığınak, ev, barınak demek.
"vikae" bir şeyi korumak için koruyucu kaba koymak.
"ittikâ"; ["ittekullah" (Allah'tan sakının)]: kendi kendini koruyacak yere götürmek (tilke hududullah), (hâzâ sıratımustakim)
- Leyl 4-7 arası (sizin davranışlarınız dağınık dağınık) Bu dağınıkların arasında; kafa karışıklığı, agnostisizm, ateizm, deizm, Kur'ancılık, mealcilik, xcılık, xculuk vs. kaotik ortamda, kaotik çağın içinde "kim verir ve sakınırsa" bize Allah'ın müjdesidir.
Bir de bunun zıddı var:
Leyl 8-11 arası (Paylaşmak, vermek yerine elini sıkar, paylaşmazsa, cimrilik ederse)
- "En kolayı kolaylaştımak, en zoru kolaylaştırmak" ?
Bir mümine çok zor gelen şeyler: "Nasıl yapılır bu vicdansızlık, bu ahlaksızlık" denilen şeyler; o yalanlayanlara, sakınmayanlara, paylaşmayanlara kolaylaştırılır. Şirk başta olmak üzere büyük günahları güle oynaya işleyecekler. Çünkü vermediler, sakınmadılar.
sıradağlar, yan yana olan 2 büyük dağın en büyüğüne "hasen", onun yanındaki küçüğüne de "hüsn" denir. Nebi'nin 2 torununun adıdır "Hasan ve Hüseyin". Sonraları "hüsn", güzellik olarak çevrilmiştir.
eğik ağaç demek
"eğilmek, yönelmek, meyletmek"
"mal", insanın meylettiği her şeye denir. Dünyevi olan, meyledilen her şey...
"Hesap günü geldiğinde sizin meylettiklerinizin hiçbiri sizi kurtaramayacak."
"ganem" kökü: koyun sürüsü demek.
"ganimet, nimet"...
Kendini ihtiyaçsız görmek.
"uhur": ense demek
"uhra" sonraki, "ahir" son, "ahiret" sonraki hayat
"u'la"; "evvel"in müennesi, dişisi
"el Evvel", "el Ahir" Allah'ın esmaları..
"evl" kaldıraç demek, yani çevirip başa dönmek.
Savaştaki öncüler. Öncü olması hasebiyle bunlar çok cesurlar, çünkü ordunun bayağı önünde gidiyorlar.
"nezir" bu sayede "adak" da demektir. Sonradan "uyarıcı" anlamına gelmiştir.
"Ben açık bir uyarıcıyım" Hicr 39, Al-i İmran 35 (onu sana adadım)
- "eşkâ"; "eşkiya, taşkın, taşkınlık, teşkâ, şık" buradan gelir.
Kökü: "yarmak", ama "şâki" kimse topluluktan ayrılan kimsedir.
"eşkıya", topluluktan ayrılmış ve topluluğu ayırmaya çalışan, bölücülük yapan kimse.
"şık"; cevap "şıkkındaki" her madde diğerinden ayrıdır.
- "kizb": kumaşın boyanmasında kullanılan boya.
Bu boya kumaşın gerçek yapısını sakladığı için "kizb"den kinayeyle "kâzib" yalancı... "tekzip" yalanlama
"kâzib", kişinin inanmadığı bir şeyi söylemesi.
- "yetezekkâ"; "zekat" buradan gelir.
"zekiyya" kökü: Bol otlaklı arazi. Sonraları "canlılık" için kullanılmaya başlanmış. Arkasından canlının temizliğinden dolayı "temizlik" (teskiye), büyüyüp gelişmesinden dolayı da "gelişme, artma, çoğalma" anlamları kazanmış.
"zekat" dendiğinde akla "artmak, çoğalmak, temizlenmek, gelişmek" gelir.
Şems 7-13: "Kim nefsini teskiye ederse, kim de örterse..."
"zekat"larını verirler; kendilerini temizleyip geliştirirler. Bolluk, hareketlilik oluşur, zekat verdiğinizde daha da artar.
- "vech"; "vucuh" çoğulu. "teveccüh" derler.
"vech": ilgi demek. "Rabb'inin ilgisi, Rabb'inin ona yönelmesi..."
- "rıza"; annenin evladını emzirmesi.
Anne evladını emzirirken bunu bir beklenti içinde yapmaz, bunu bir görev olarak görüp de yapmaz, severek yapar, karşılıksız yapar.
"radıya, rıdvan" Bakara 233
Kasas 7'lerde: "emzir" (rad'a)
Fecr 27-29: "Allah onlardan razı", "Onlar Rab'lerinden razı"
İnsan 8-9: "Biz sizden hiçbir şey istemiyoruz, size yaptıklarımızdan dolayı bize teşekkür bile etmeyin. Biz Rabb'imizin rızasını istiyoruz.
Müminler menfaat için mi ibadet eder? Hayır. Gönülden olmayan hiçbir işi kabul etmiyor Allah.
"Allah'ın rızası cennetin çok üstündedir, en büyüktür." Tevbe 71
Leyl 21 Duha 5: "O mümin kimse yakında razı olacaktır."
- "bagy": haddi aşmak, taşkınlık (Nahl 90)
Türkçe'de "boğa" hayvan ismi ile aynı köktendir.
Boğa taşkınlık yaptığı için, hareketli bir hayvan olduğu için "bagy" ile aynı kökten bir kelime ile anılır.
Bağlantılar
Leyl 3 > Fecr 3 (erkeği ve dişiyi - çifte ve teke)
Leyl 4 > Bakara 148 (herkesin bir yönü var gittiği, siz hayırlarda yarışın)
Leyl 7 > A'la 8 (en kolaya kolaylaştıma)
Leyl 8-9 > Abese 3, Alak 7 (kendini ihtiyaçsız görünce azmak)
Leyl 15 > Meryem 68 (en taşkınlar Cehennem'de kızaracak)
Leyl 17 > Necm 31-32 (iyice sakınanlar, muttakiler)
Leyl 20 > Duha 5, Beyyine 8, Fecr 27-30, Tevbe 72, Taha 84 (Allah'ın rızası)
Leyl 1-3 arası "vav" yemin harfleridir. "vav, be, te" yemin harfleri..
Türkçe'de bazen üçünü birden kullanırız (vallahi, billahi, tallahi). Yemin sorumluluk gerektirir. 10 fakiri doyurmak, ona güç yoksa 3 gün oruç tutmak vardır. (Bakara 225, Maide 89)
En'am 23 (vallahi)
Yusuf 51, Nahl 56,63 (billahi, tallahi)
Videoyu izlemek için tıklayınız.
0 Comments
Yorum Gönder