MUHKEM MÜTEŞABİH


Bu yazımızda Kur’an’ın kendini açıkladığı formül olan muhkem+muteşabih formülünün kavramlarını inceleyeceğiz inşAllah. Bu kavramlara yönelik gelenekçi ve Kur’ancı algılara da bir cevap verilecektir.

Muhkem nedir?

Muhkem; حكم (Hkm) kökünden gelir. Bu kök “atı yönlendirmek için ağzına takılan gem” anlamındadır. Atı sağa-sola yönlendirerek ona “hükmetmiş” olursunuz. Kur’an’ın indiriliş metodu olan “Hikmet” de buradan gelir; hikmet ise Kur’an’ın bağlantılı ayetlerin takibinden çıkan doğru hükümlerdir. Hüküm, hakim, hükümet, hikmet… Hep tanıdığımız kavramlar değil mi? Muhkem de buradandır.

Muhkem, gramatik olarak hkm’nin kısaca sıfat halidir diyebiliriz, Türkçeye de “hükümlendirilen” gibi yansıtmak mümkündür. Al-i İmran 7’de “muhkemât” olarak geçer, dişi çoğul bir çekimlenme vardır. Dişi çoğul sistemli çoklukları bildirir. Bu da o ayetlerin sistematik olarak hükümlendirildiğini gösterir. Bunun benzeşenini şu ayette görürüz:
Hud 1: Elif, Lam, Ra. Bu, Hakim Habir olan tarafından, ayetleri hükümlendirilmiş (uhkimet) ve ayrıntılı olarak açıklanmış bir Kitap'tır.
Bu ayette de fiil kullanımı görülür.
Muhkem ayetler, içerisinde hüküm barındıran ve Kur’anî bir konunun temellendiği ayetlerdir.

Muhkem ayet hakkında sünniler genelde şu anlamları uygun görmüş: 
Abdülbaki Gölpınarlı: “manası apaçık
Abdullah-Ahmet Akgül: “açık-kesin emirler” 
Ahmet Varol: “kesin anlamlı
Ahmed Hulusi: “açık - net anlaşılır hükümler ihtiva eden
Ali Fikri Yavuz: “açık ve kesin
Bahaeddin Sağlam: “tartışma gerektirmeyen
Hayrat Neşriyat: “manası açık
Halis Bayancuk: “kimsenin tahrif etmeye güç yetiremeyeceği şekilde sağlam, açık
Ümit Şimşek: “anlamı açık ve kesin
vb…

Kur’ancılar nasıl anlamlar vermiş?
Ali Rıza Safa: “Açık ve kesin
Bayraktar Bayraklı: “Anlamı açık
Edip Yüksel: “Anlamları tam bilinen” 
İsmail Yakıt: “Kesin anlamlı
Mehmet Çoban: “Anlamları itibariyle kesindir. Hiçbir şekilde tartışma götürmez. Her okuyan, her duyan aynı şekilde anlar. Üzerinde kimsenin tartışacak sebebi kalmaz.
Mehmet Okuyan: “Açık anlamlı
Mustafa İslamoğlu: “Hükmü kesin ve net
vb…

Görüldüğü gibi bu konuda iki taraf da benzer şeyler söylemiştir. Halbuki tamamı yanlıştır. Doğruyu yakalayanlar da var:

Süleymaniye Vakfı: bir konuda hüküm içeren ayet
Mustafa Çavdar: hüküm içeren ayetler”
Erhan Aktaş: Hüküm içeren, kesin, açık, anlaşılan ve yalın anlamlı olan.” (İlgili gördüğü tüm anlamları vermiş dipnotunda)

Muteşabih nedir?

Muteşabih, “شبه” (şbh) kökünden gelir, “görünüşte birbirine benzer olan” demektir. Bu da sıfat şeklinde çekimlenmedir; “benzeyen, benzeşen” anlamındadır. Türkçede kullandığımız “şüphe, teşbih” kelimeleri de buradan gelir.

“Şbh” kökü Kur’an’da 9 ayette toplam 12 kez geçer. Bu 12 yerin 6’sında “muteşabih” kalıbıyla bulunur. Kur’an ayetleriyle ilgili olanları Al-i İmran 7 ve Zumer 23’tedir. Geri kalan yerlerde ise şu bağlamlardadır; Cennet’teki rızıkların benzerinin dünyada verilmiş olması, yeşillikten çıkan tanelerin birbirine kiminin benzediği kiminin benzemediği, zeytinler ve narların birbirine benzediği-benzememesi şeklindedir.

Muteşabih ayet, muhkeme benzeyen, muhkem ile benzeşen ayetlerdir. Muhkem ile ikişerli bir bağ oluşturur (Al-i İmran 7, Zumer 23), bu sayede onu detaylandırır (Hud 1).

Kur’an’ın ikişerli benzeşenlerle kendini açıklama formülü olan bu muhkem+muteşabih mesani=te’vil formülü bile 2 ayette anlatılır, bu da çok manidardır. Rabb’imiz bu açıklamayı da uygulamalı biçimde göstererek biz kulları müthiş derecede hayrete sürüklemektedir, hamdolsun Allah’a!

Al-i İmran 7: Bu kitabı sana indiren odur. Ayetlerinin bir kısmı muhkemdir; onlar kitabın anasıdır. Diğerleri müteşâbihtir / muhkemlerle benzeşirler. Kalplerinde kayma olanlar, fitne çıkarma amacıyla istedikleri tevili kurup kitaptan, kurgularıyla benzeşen şeye uyarlar. Oysa kitabın tevilini sadece Allah bilir. Bu ilmi kavramış olanlar şöyle derler: “Biz bu ilme inandık, onun tamamı Rabbimiz katındandır.” Bu zikre sağlam duruşlu olanlardan başkası ulaşamaz.
Zumer 23: Allah en güzel sözü ayetleri birbirine benzer, ikişerli yapıda bir kitap halinde indirmiştir. Rablerinden çekinenlerin bundan dolayı derileri ürperir, sonra derileri ve kalpleri Allah’ın zikriyle yumuşar. İşte bu kitap, Allah'ın rehberidir. O, gereğini yapan kullarını bu rehberle hidayete erdirir. Allah’ın sapık saydığını yola getirecek kimse yoktur.

Gelelim bu mezhepçilerin ve Kur’ancıların dertlerine!
Abdülbaki Gölpınarlı: “çeşitli manalara benzerlik gösterir ayetler
Abdullah-Ahmet Akgül: “Benzer manalara ve çeşitli yorumlara müsait” 
Ahmet Varol: “birden fazla anlama gelebilen
Ahmet Hulusi: “teşbih - misal benzetme yollu anlatım
Ali Fikri Yavuz: “onların mânası sizce anlaşılmaz
Bahaeddin Sağlam: “eş manalı
Hayrat Neşriyat: “îzâhı ve te’vîli gerekenler
Halis Bayancuk: “kullarını imtihan etmek için açık kılmadığı
Ümit Şimşek: “çoğunlukla bir benzetme içeren ve, başka bir delil ışığında ele alınmadığı takdirde, yanlış yorumlanabilecek olan âyetlerdir: “Allah’ın eli,” “Allah’ın tahtı” gibi deyimler içeren âyetler bu gruba girer

Ali Rıza Safa: “Açık ve kesin olmayanlar
Bayraktar Bayraklı: “araştırılarak manaları bilinecek olan tabiat kanunları
Edip Yüksel: “kesin olmayan” 
İsmail Yakıt: “anlamı kapalı
Mehmet Çoban: “anlatılan olayların birbirine benzer açılımları veya benzer anlamları
Mehmet Okuyan: “benzeşen anlamlı
Mustafa İslamoğlu: “bir şeyin görüntüsüyle aslı arasında fark olduğu, öyle olmadığı hâlde öyleymiş gibi göründüğü durumlar için kullanılır
vb…

Kur’an’ın kendini açıklama sistemindeki parçaları kökünden söküp, kitabın yoruma kapalı olduğunu söylediği ayetleri kitabın yoruma açık olduğuna delil getirmeye çalışmak… Anlaşılacak dava değil. Kendilerinin de, onlara tabi kitlelerin de aklını böyle peynir-ekmek gibi yediler, yemeye de devam ediyorlar. Ne diyelim, afiyet olsun diyelim mezhepçi ve Kuranistlere…

Doğruları yakalayanları görelim:
Süleymaniye Vakfı:muhkemlerle benzeşirler
Mustafa Çavdar: benzeşen
Erhan Aktaş: Benzeşen, benzer, eş anlamlı, birden çok anlamlı, yoruma açık anlamlı, benzetmelerle anlamları açık ve anlaşılır olan.” (Yine bildiği doğru-yanlış bütün anlamları dipnota eklemiş)

Bir de tabii ki "bilimsel tefsir" ekolünden insanlar var, bunlara ek olarak müteşabihe bir yorum getiriyorlar: "Anlamı Kur'an indiği dönemde anlaşılamayan, ama sonradan bilim yoluyla anlamına ulaşabildiğimiz ayetler"...

Hatta bu yorumun en çok ses çıkaran savunucularından Onur Kenan Aydoğdu (Bilim ve Yaratılış Ağacı), sırf bilimsel ayetleri savunmuyor diye Süleymaniye Vakfı gibi oluşumlara kızarak müteşabih ayetler meselesinde bizleri hatalı görerek tartışma gayretine giriyor. (Konu üzerine tartıştığımız mecranın linki)
Evet, o dönem bilinmeyen bilimsel meselelere değinen mucizevi ayetlerin olduğuna inanıyoruz. Buna karşı duran hangi vakıf, hangi grup varsa onlara da karşı çıkarız. Evet, bilimin tasdik ettiği ayetler vardır, ancak bunlara tek başına “müteşabih” denmez. Hak neyse onu söylemek gerekir. Müteşabih benzeşendir, muhkemi detaylandıran, açıklayan, tamamlayan ayettir. Ayetlerin birbirine benzemesi burada söz konusu olandır.

Bu tartışmayı bu noktaya getiren en kilit nokta ise TE'VİL yazımızda değindiğimiz "Onun te'vilini Allah'tan başkası mı bilmez, yoksa Allah ve ilimde derinleşenlerden başkası mı bilmez" şeklinde tahrifata yönelik bir tartışmadır. Eğer te'vilin sadece Allah ve ilimde derinleşenlerce bilinebildiği şeklinde ayeti okudukları zaman bu arkadaşlar istediklerine kavuşacaklar gibi görünmektedir. Halbuki gerçek hiç de öyle değildir. Kur'an'ın metninde noktalama işaretleri yoktur. Birisi çıkıp bunu öne sürerek kafaları karıştırmaktadır, hem de nasıl? Ayetin dediği gibi "kalpteki eğriliğin müteşabihine düşerek"... Günün sonunda çok garip bir vaziyet cereyan eder; Kur'an'ın yoruma nasıl kapalı olduğunu detaylandıran Al-i İmran 7 ve Zumer 23 muhtelif çevrelerce "Kur'an'ın yoruma açık oluşuna" delil getirilmeye çalışılır. Son derece trajikomik olan durum bundan ibarettir.

Sonuç olarak Kur'an'ı parçacı değil, birbiriyle bağlantılı en az ikişerli ayetleri Kur'an içinde takip ederek okuyun. Bir ayeti alıp tek başına tefekkür ederek sonuca (te'vile) ulaşmanız zor olacaktır. Kur'an'ın ilk mushaflarına bakarsanız ayetler numaralı olarak ayrı ayrı yazılmamış, pasajlar halinde kaleme alınmıştır, siyak-sibak bağı da en az muhkem-müteşabih kadar önemlidir. Bu yüzden 1 ayet ile ilgili inceleme yapmak için hem o ayetin önceki ve sonraki ayetler ile bağlamına, hem de o ayetin ilişkili olduğu Kur'an'ın diğer ayetler ile bağına bakmalı, sonucu öyle aramalısınız. Esenlikler ve iyi tilavetler dileriz.