11. KADİR SURESİ

osman polat kadir suresi

Rahman, Rahim olan Allah'ın adıyla

  1. Kesinlikle biz onu Takdir Gecesi'nde indirdik.
  2. Kadir Gecesi'ne sen nasıl ulaşacaksın, daha önce bundan haberin yoktu.
  3. Öyle bir gece ki o Kadir / Takdir gecesi, bin aydan daha hayırlı.
  4. Melekler, yanlarında Ruh ile beraber tenezzül ederler / inerler oraya /arza, Rab'lerinden izinle, ruhsatla, her emirden parçalarla yeryüzüne inerler.
  5. Selamdır / esenliktir / barıştır / mutluluktur o, o fecrin dalına kadar / doğuşuna kadar / tan yeri ağarmasına kadar devam eder.

Kavramlar, Kök Anlamlar

  • "enzelnâ" (Kesinlikle biz onu indirdik) 
    Buradaki "biz" ifadesi; melekler, Cebrail ve arkasından gelen nebiler, resullerdir. Hepsi bu işe ortak olduğundan Rabb'imiz onları da ifade ediyor, haklarını iade ediyor. 

    "enzelnâ"; "nezle" kelimesini kullanırız. "inme, felç, nezle"... "nezele"; konmak demek, konak, konaklanılan yer. İnsan bir yolcudur. "nezele" de şudur: Uzun bir yola çıkan insanlar bir gün, 2 gün mesafelerde konaklar vardır, suyun olduğu bölgelerdir buralar (dinlenme tesisleri gibi) yolcuya su sağlayan, azık sağlayan, dinlendiren noktalara "nezele" denir. Yani Rabb'imiz bizi bu Dünya'ya, arza gönderdikten sonra yalnız bırakmıyor, rızkımızı da, yol azığımızı da bizim için hazırlıyor ve bize o menzillerde, o konaklama yerlerinde tarihin içinde elçileriyle beraber gönderiyor. "tenezzül edip bir çay vermedi" derler. Bunun ikram tarafı da vardır.
  • "leylet-ul kadr"; 
ilk 3 ayette tekrarlanıyor. Bunların hepsi aynı Kadir gecesi değil. İlki Nebi'ye vahyin inmeye başladığı Kadir gecesi, diğerleri de tüm Kadir gecelerini ifade eder.
  • Duhan 1-6: 
Rahman, Rahim olan Allah'ın adıyla
  1. Ha Mîm
  2. Apaçık Kitap'a yemin olsun
  3. Biz onu mübarek bir gecede indirdik, biz hiç kuşkusuz uyarıcılarız.
  4. Hikmetlerle dolu her iş ve oluş o gecede ayırt edilir
  5. Katımızdan bir emir olarak. Hiç kuşkusuz biz resuller / elçiler göndeririz
  6. Senin Rabb'inden bir rahmet olarak. O, gereğince duyan, gereğince bilendir / Semî'dir, Alîm'dir.
Fecr 1-4!
    "fî leyleti-l kadr" > "kadr", kazan demek. "kader" de onun içindekileri pişme süresidir. "Takdir" gecesidir bu. "edrake" 13 yerde geçer. "diraye"; saç tarağı demek, başa düşmek, anlamak "dirayetli ol" derler. "Sen nereden anlayacaksın" diye çeviriyorlar, yanlış. "Sen bundan önce ona ulaşmış değildin; anlamış, algılamış değildin. O sana gelmemişti."
  • "mâ" kullanılıyor: 
    "ve'mâ' edrake"; "mâ" soru edatıdır. Türkçe'de de böyledir. "geldin mi, gördün mü?" Arapça'daki fark şu: Türkçe'de fiilin sonuna gelir, Arapça'da fiilin başına gelir ve maziyi anlatır, geçmişe dönüktür. Bir fiilin başına "lâ" gelirse, gelecek ile ilgilidir. "mâ" gelirse geçmişle ilgilidir. "Senin bundan önce Kadir gecesi konusunda hiçbir bilgin yoktu, ona ulaşmış değildin ama bundan sonra kısmen ulaşacaksın" demektir.
  • "elfi şehr"; Arapça'da üç sayıya dikkat:
"aşara": 10 > "aşiret" buradan gelir.
"mi'et": 100 > "yuva" demektir.
"elf": 1000 > "ülfet", toplanma, ısınma, yakınlaşma. "telif" buradan gelir
"şehr": ay > Ay'ın görünümleri (yarımay, dolunay, hilal), görünmek "meşhur"; ortada görünen "bin aydan hayırlı" bir ömre işaret eder. Yanlış kurgulanmış 80 yıl (yaklaşık bir ömür) Kadir gecesinde doğru kurgulanmış bir ömre göre hiçbir şey ifade etmez. 80 yıl beyhude çalışırsınız ama Kadir gecesini Kur'anı, o takdiri algılarsanız işte bu gece sizin kurtuluşunuz olur. Dolayısıyla herkesin Kur'an'ı anladığı gece onun Takdir gecesini idrak ettiği gecedir.
  • "melek": 
"milk" çamur, çamurdan tuğla yapan usta "mülk" buradan türemiştir. "melik"; hükmeden, yöneten "melek" de Allah'ın evreni yönettiği varlıklardır, bilinçli şuurlu varlıklar. Evren'in yönetimini kendilerine emrettiği varlıklardır. Tuğla dizen işçiye "melee" denir, oradan geliyor.
  • "leyl"; 
Durgun suda suyun dibine çöken parçalara denir. Akıp giden ve denize karışan parçalara "nehar" denir. "leyl" gece. "nehar" gündüz. "yevm", gece ve gündüzün toplandığı tek bir gün (başka anlamlara da geliyor) "yemam" kökünden: Durgun akan nehir. "teyemmüm" de buradan geliyor.
  • "ruh"; Kur'an'da 20 yerde geçer. 
"melekler ve Ruh" > Ruh burada Cebrail için kullanılıyor. "Sana katımızdan bir Ruh indirdik" "Ruh" > "rıyh" kökünden geliyor; koku demek. Kokuyu rüzgar getirdiği için rüzgara da "rıyh".. Güzel kokulu çiçeklere "reyhan" denir. 
Rahman 12 "reyhan" 
Yunus 22 "rıyhun" 
"ruhul kudus" Cebrail 
Koku > rüzgar > 'güç' > ruh
  • "izin"; (biizni Rabbihim): 
"ezan" buradan gelir. "üzn" kökü, kulak demektir. "ezan" çağrı, "izin" ruhsat; Allah'ın belirlenmiş kullarına ruhsat vermesi... Cuma 9, Tevbe 61 (hayır kulağı), Enbiya 27
  • "emr" > "emir" kelimesi yumuşaklıkla bağlantılıdır. 
Yumuşakça bir şeyi yaptırmak, birine bir iş yaptırmak, buyruk. İnsan emredene değil, emredilene tabi olur, burada zorlama yoktur. Yapılması zorunlu olan bir şeyin haber verilmesi vardır.
  • "külli"; kökü "cibinlik". 
Araplar o dönem sineklerden korunmak için yekpare bir şey giyerler üstlerine. Bedenin tüm cüzleri onun içinde olduğu için ona "killi" diyorlar. "külli" zaman içinde "her şey" anlamına dönüşmüş. Her şeyden bir emir parçası var.
  • Ruh ile bağlantılı: 
"Sana Ruh'tan soruyorlar, de ki: 'O, Rabb'in katından bir emirdir.' Size ilimden az bir şey verilmiştir."
  • "selam"; 
yüksek kaya demek, merdiven dayamadan çıkılamayacak bir kaya... Avcılar, toplayıcılar, çobanlar azıklarını, yiyeceklerini merdiven yaparak (seleme derler) o merdivenle çıkıp kayanın üzerine koyuyorlar ki hayvanlar gelip almasın, emniyette olsun, selamette olsun. 
"selametle kal" dendiğinde, "İslam" dendiğinde şunu söylemiş oluyoruz: 
"Senin malın, mülkün benim için o tepededir, ulaşılmazdır, dokunulmazdır, güvendedir, emniyettedir. Benden sana zarar gelmez." Barış > "silm"
  • "matla" > "dalağa"; 
"dal, ağaç dalı" oradan gelir. Dalın özelliği, üzerinde meyveler büyüdüğü zaman, olgunlaştığı zaman beliriyorlar, ortaya çıkıyorlar. 
"matla'i-lfecr": fecrin dallanıp budaklanması
  • "fecr" kelimesi: 
Türkçe'ye geçerken 'f', 'p'ye dönüşmüş "pencere" olmuş. 
Pencere, ışığın girmesi için parçalar, delikler açmak. Evin her tarafı duvar olsaydı içeriye ışık sızmazdı. "fecr" > Bakara 187ler, İsra 78ler "fecr" yarılma > ufukta gece ve gündüzün ayrılmaya başlaması. "pencere, panjur" kelimeleri buradan gelir.

    Allah'ın bir şey yapmasının bir süreci vardır. "amel" kelimesinin kendisi için kullanmaz. O, Hâlik'tir, Fail'dir. Ama "amel", bir başkası için çalışmaktır, Allah kimse için çalışmaz. "el Fail" olan Allah. insanlar "salih amel"
  • Fil 1: "fe'ale" > "ne yaptığını" 
    Allah bir şeye karar verdiğinde süreç, 6 parça da görüyoruz. 
  1. Önce O'nun iradesi ile ilmi ile kararlaştırıyor.
    "el Kadir" > ölçülü kullanılan güç. "Allah kendi emrine galiptir". "Allah'ın azabı temas ettiğinde, dokunduğunda" (yerle bir etmesi değil)
    "azabı tattırdığımızda" > sonsuz ama kontrollü bir güç, ölçüsünün dışına çıkmıyor Allah. Sonsuz ama, bilgiye dayalı güç.
    Yasin 82: "Allah bir şeyin olmasını irade ettiği zaman 'kun' (ol) der ona ve o da oluş sürecine girer."
  2. Takdirin kaderin oluşumu. Ahzab 38: "Allah'ın ölçüsü kaderi tam belirlenmiş bir ölçüdür"
  3. Allah'ın izni, O'nun çağrısı ve onayı. "Meydana gelen her şey Allah'ın izniyle olur." Tegabun 11, Bakara 102, Araf 188, En'am 69
  4. Emrin kayda geçmesi (Ol dedi, ölçüsünü koydu, izin verdi, kayda geçiyor) Melekler bir kitapta bunları kaydediyor. Hadid 22-23, Tevbe 51, Yunus 61, Hac 70, Neml 75
  5. Yazılmış, kaydedilmiş emrin meleklere geçmesi "Allah ona bir melek gönderseydi ya, de ki: 'eğer melek gönderilirse iş hemen bitirilir onlara göz açtırılmaz'." En'am 8, Enbiya 27
  6. Emredilen şeyin takdiri. Allah meleklere gücünün sınırını veriyor. Ne yapacaklarını, kimi ayıracaklarını, nasıl yapacaklarının bilgisini veriyor. Allah melekleri ile Lut nebiyi ve yanındakileri oradan ayırıp kâfirlerden ayıklamıştır. A'la 1-3, Rad 8
Önceden yazılmak, ezel değil
    Biz eylemlerde bulunuruz, melekler yazarlar, not alırlar. Bu yazı kitaba geçiyor ya, bir de karne çıkarılıyor. İşte o karne hem dünya hayatında aktif, hem ahirette aktiftir. O yüzden bir şeyler yapıldığı zaman yanlışlar karşılıklar cezasını bu dünyada da veriyor. "Rabbimiz bize dünyada da güzellik yaz, ahirette de güzellik yaz" "Kâfirlere dünyada da azap var, ahirette de azap var"

"ceza" hem olumlu hem olumsuz olarak kullanılır

"ruh"un "emir" ile birlikte geçtiği ayetler: İsra 85, Nahl 12, Şura 52, Mümin 15, Mücadele 22
Videoyu izlemek için tıklayınız.