6. İNŞİRAH SURESİ

osman polat inşirah suresi çevirisi

Rahman, Rahim olan Allah'ın adıyla

  1. Senin sadrını / başını yarıp açtık, değil mi?
  2. Yükünü de kaldırdık,
  3. Sırtını enkaza çeviren yükünü.
  4. Bir de zikrini / anılışını / konuşmanı yükselttik.
  5. Demek ki, her zorlukla beraber bir kolaylık var.
  6. Kesinlikle, her zorlukla beraber bir kolaylık daha var.
  7. Öyleyse, boşaldığın vakit doğrul
  8. Ve yalnız Rabb'ine yönel / akıp git.

Kök Anlamlar ve Bağlantılar

  • "sadr"; "sadrazam" ('baş'bakan), "sadr", "baş" demektir. "kafa" değildir, "reis" de değildir.
    "sadr" gövdenin üst kısmıdır.
    Rabb'imiz olağanüstü bir tanımlama yapıyor insan ile ilgili. İnsan bedeniyle ilgli organlar Kur'an'da var.
    "sadr" 46 defa geçiyor. En dikkatle bakılması gereken ayetler:
    Hac 46, Al-i İmran 119, 154, Ankebut 49
    "sudur" göğüs değil, baş demektir.
  • "şerh"; "şeriha"dan geliyor: "et dilimi"

    "şerha" fiili canlıyı yarmak, kesmek demek.

    Ameliyat bilimine "teşrih" der Araplar. Sinan Canan'ın beyin konusunda çalışmaları var.
    "şerh" 5 yerde geçer, 5inde de yanında "sadr" ifadesi vardır:
    İnşirah 1, Zümer 22, Taha 25, En'am 125, Nahl 106
    Taha 25'te Musa nebi: "Rabb'im, sadrımı şerh et ve dilimdeki bağı çöz."
    Afazi konuşma bozukluğu çeşitlerine bakıldığında beyin ile çok ilgilidir. Kanı çevirip deveran eden yürektir, sinir sistemini kontrol eden beyindir.

  • "sadr" baş; sadrın içinde "kalp", kalbin bir sıfatı olarak "akıl"...

    Araf 179: "Kalpleri var, fıkhetmezler."
"    Allah başların zatını bilir" (zât-is sudûr)
    "zat" bir şeyin özüdür

  •  Kalp nerede?

    Bedenin içindeki varlığımız nerede kümeleniyor, yoğunlaşıyor?
    Her şeyin bir içi var, bir de dışı var. Allah her şeyi çift çift yaratmış.
    "akıl" kalbin kullandığı bir şey. İman nerede, kalpte. Selamet nerede, "kalb-i selîm".
    "Kalpler sadece Allah'ın zikriyle mutmain olur." Öz: kalp.
    "akıl"; bağlamak, bağlantı kurmak; Kur'an'da sadece fiil olarak geçer. Aklın bağlantı kurması için kalbin irade koyması gerekir.
    Rabb'ini unutarak dünyaya meyletmiş, seküler hayat yaşayan insanlara Allah; kalplerinin mühürlü olduğunu, gözlerinin olup görmediğini, kulaklarının olup hakikati işitmediğini ifade ediyor.

  • "yükünü kaldırmak"; "vizr" yük demek, sırta alınan yük. "vediha" heybe demek, içine azık konan eşya taşınan kap.. Bir şeyi va'dettiğinizde onu yerine yerleştirmiş olursunuz.

  • "enkada"; "enkaz", "nakız" kökünden gelir.
    "enkada" 9 yerde geçer.
    Nahl 92: "Yün eğirip sağlamca dokuyan, sonra da 'onu bozan' kadın gibi olmayın"; Tam olan bir şeyi bozmak "nakıza, enkada, enkaz"
    Birbirinden kopmuş iplik parçaları, kırpıntı, döküntü.
    Duha 7: "Seni şaşkın bulup hidayete erdirmedik mi?"
    İnşirah 3, "senin sırtındaki yük, 'el İman, el Kitab' yoktu. Fıtrata dayalı bir imanın vardı. Sen de            İbrahim gibi dedin ki: 'Ben Rabb'ime gideceğim, O bana mutlaka yolumu gösterir.' ve senin aklın karışıktı, enkaza dönmüştün. Başını o yüzden yardık, yükünü oradan aldık. Nasıl bir yük? Seni paramparça etmişti, aklında birçok şey parça parçaydı."
    Araf 157, Al-i İmran 81 (Nebinin sırtındaki yük)
  • "zikrini yükselttik"; "rafa'na", Türkçe'de "raf" kelimesi vardır, "terfi" kelimesi vardır. "el Refî" olan Allah (dilediğini derece derece yükselten)
    Mümin 15: "el Refî"
    "ref" kavramı 29 yerde geçer.
    Manevi yükseltme ile ilgili ayetler:
    Bakara 253, Al-i İmran 55, Nisa 158, İnşirah 4
    Maddi yükseltme ile ilgili ayetler:
    Bakara 63, 93,127, Rad 2, Hucurat 2, Tur 5
  • "zikir"; aynı zamanda Kur'an'ın da ismidir. Türevleriyle 292 yerde geçer. "zikir" kelimesinin Araplarda ilk kullanıldığı yer: "yay görevi görmek için kullanılan dal parçası"
    "hafıza": tekrar tekrar eskiyi hatırlamak; yay sallana sallana eski haline geldiği için "zakire" deniyor. "zikir", bir şeyin sürekli gündemde tutulması, hatırlanması.
    Abese 12, Ala 15, Hac 28, 34, Al-i İmran 191
    Vahyi anlatan anlamında "zikir" kavramı:
    Hicr 9, Nahl 44, Kehf 101, Enbiya 7, Furkan 29, Yasin 11, Fussilet 41
  • İnşirah 5, 6: "yusr, usr" [Maide suresinde "meysir", "risksiz, kolay kazanç" demektir. Bu haramdır. Meysir, "kumar" değildir. Kumar, "kamer"den gelir (Arapça'da "Ay"). Onun özelliği de şu: Ay'ın kendisine ait bir ışığı yoktur, Güneş'in ışığını çalar. ona ilk bakıldığında Ay'ın bir ışığı olduğunu zannederiz. Başkasının ışığını alıp kendisininmiş gibi göstermeye "kumar" denir.]
    "usr", sol el, sol kol demektir (zorluk). İnsanlar genelde sağ ellerini daha çok kullanır, sağ el güçlüdür (yemin). Sol ise zayıftır, kullanması zordur, oradan da "zorluk" kavramını kullanmada kullanılır.
"yusrâ" kolaylık, Kur'an'da 44 yerde geçer. Özellikle Kur'an'ın kolaylaştırıldığı ile ilgili:
    Kamer 17, 22, 32, 40. ayetler
    Bakara 195, 196 "Allah kolaylık diler, zorluk dilemez"
    "l'usri yusrâ"; usr'da "el" takısı var, yusr'da yok:
    "Her bilinen zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Evet, her bilinen zorluğun yanında bir kolaylık 'daha' vardır" Ayetlerin demek istediği budur. Allah, her zorluğun yanına en az 2 tane kolaylık yaratmıştır. Çünkü O'nun rahmeti gerçekten azabını geçmiştir.
  • "ferağte fensab" (bir işten boşaldığında)
    "ferağa": Kovanın su dökülen ağzı; sonraları dökmek, dökülmek, boşalmak anlamlarına evrilmiş.
    "fensab"; "nasb", Araplar bir toplantı yapacakları zaman bir taşı alıp dikili hale getiriyorlar; toplantının, meclisin olduğu yerde o taşı kaldırıp dikmeye "nasb" diyorlar. "dikil, ayağa kalk, doğrul", ama "kıyam" değil. Nebi'nin temel işi tebliğ, taşı kaldırmak toplantı için olduğundan "bir işten boşaldığında 'tebliğe devam et'" manasındadır bu "fensab"
    "ferğab"; "rağbet", akıp gitmek, sel yığıntısı demek
    "ve ilâ Rabbike ferğab", Rabb'ine doğru akıp git
  • "kalp" 138 yerde geçer, "kalıp, kalibre, inkılap" burdan gelir (merkez)
    "sadr", 47 yerde geçer (baş)
    "akıl" 49 yerde geçer (bağlayan)
    "nefs" 298 yerde geçer
    "fu'ad" 16 yerde geçer (beyin), somun ekmeği (beyin'e benzer)
    "lüp", "elbâb" 16 yerde geçer (beyin), ceviz içi
    Maide 6: "biruûsikun" ('başınızı' mesh edin)
    "reis" kelimesi buradan gelir. Eğer "ruûs" boynun yukarısı olsaydı "başınızı mesh edin" diye çevirirken, "vucûhekum" niye "yüzü yıkamak" olsun?
    Fetih 27: "ruûslarınızı tam kesmiş yahut tam kısaltmış olarak Mescid-i Haram'a gireceksiniz";     Boynun kısaltması olur mu?
    "ruûs": saçlı bölge
    "sadr": bütün baş, başın tamamı
    "kafa": başın arka kısmı; İsra 36
    "nasiye": alın bölgesi; Alak 15, Hud 56
    "rikab": boyun; Muhammed 4
    "nahr": ademelması altındaki, kaburganın üstündeki boşluk; Kevser 2
    "kam": ense ile baş arasındaki çukur; Yasin 8
    "vec", "vucû": yüz; Maide 6