KIBLE VE KIBLENİN DEĞİŞİMİ
Kur'an'ın indiği dönemde kıble Beyt-i Makdis idi. Davud nebiye Allah'ın yapmasını emrettiği, yerini gösterdiği (2. Samuel 7, 1. Tarihler 17) fakat inşaatı tamamlama görevini Süleyman nebiye verdiği ve Süleyman nebinin inşaatı tamamladığı yerdir (1. Tarihler 28). Davud nebi Süleyman nebiye mabedin inşaatı için gerekli malzemeleri teslim eder (1. Tarihler 22). Mabed için gerekli taş ve kereste Lübnan dağlarından karşılanır, Sur kralı Hiram bunları Süleyman nebinin yolladığı işçilere ve kendi adamlarına inşaatta kullanılacak şekilde hazırlatıp Kudüs'e gönderir. Çünkü mabedin yapımı sırasında ne keser ne çekiç sesinin duyulduğu belirtilmektedir (1. Krallar 5:13-18, 6:7)
Kur’an’da Kıble Değişimi
Bu hükmü nesheden bir hüküm olmadığı için Kur'an'a kadar mevcut hükmün devam etmesi gerekiyor. Muhammed nebi, kafasına göre Kudüs'e dönmüş değil, baştan itibaren namazı Kudüs'e doğru kılıyor.
Bakara 142: "Önceden yönelmiş oldukları kıbleden onları çeviren şey nedir diyecek insanlardan kimi sefihler". Allah neden "sefih" (beyinsiz, akılsız) diyor bu insanlar için? Çünkü onlar zaten cevabını bildikleri bir soruyu soruyorlar. Neden oraya dönüldüğünü biliyorlar, dönülmesi gerektiğini de biliyorlar. Örnek olarak; bir okulda sınıfın birinde boya-badana olacaktır, öğrenciler bir süreliğine oradan taşınır, 1 hafta başka bir sınıfta ders görür, boya-badana işi bitince tekrar o sınıfa dönülür. Öğrencilerden birisi kalkıp şunu der: "Niye biz bu sınıfı değiştiriyoruz, öteki sınıfa gidiyoruz?" Zaten senin sınıfın orası. Hoca da haklı olarak "Sen aptal mısın?" der.
Bakara 143'te Beyt-i Makdis'in kıble yapılmasının bir imtihan sebebi olduğunu söyler.
Bakara 143: "Sizi merkez toplum yaptık ki insanlara örnek olasınız. Kitabımız da yanınızda olsun. Önceden yönelmekte olduğun kıbleyi sırf elçimize uyanla ona sırt çevireni bilelim diye yaptık".
İlk kıblenin Kabe olduğu bu ayetten anlaşılıyor. Beyt-i Makdis'ten önce ilk kıble Kabe'dir. Bu değişikliğin bir imtihan meselesi olarak geçici bir süre için olması söz konusu. Bunu Ehl-i Kitap'ın bilmesi gerekiyor. Ama meallerin önemli bit kısmı yanlış bir biçimde ters olarak çeviriyor. "Yönelmekte olduğun kıble"yi Kabe olarak çeviriyorlar.
"elleti kunte aleyha" ifadesi "senin yöneldiğin kıble" diyerek Beyt-i Makdis'i işaret ediyor.
Bir önceki ayette "kânu aleyha" ifadesiyle "onların yöneldiği kıble" şeklinde yine Beyt-i Makdis'i işaret ediyor.
Bu Kıble Neden Değişiyor?
Bakara 144: "Kendilerine kitap verdiklerimiz kesinlikle bilirler ki bu, Rabb'inden gelen haktır". "hak" dediği kıblenin değişmesi hükmü. Demek ki hıristiyan ve yahudilerin bu kıblenin değişeceğine dair ellerinde bilgiler mevcut. Nesh açısından kıblenin değişmesi önemli.
1.Krallar 8:27-30'da Süleyman nebi Beyt-i Makdis'i tamamladıktan sonra Allah'a dua ediyor: "Fakat gerçek Allah yerde sakin olur mu? işte, gök ve göklerin gökü seni alamaz; nerede kaldı ki, benim bu yaptığım ev! Fakat ya RAB Allah'ım, bugün senin önünde bu kulunun ettiği feryadı ve duayı işitmek için bu kulunun duasına ve yalvarışına yünel; ta ki, bu kulunun bu yere doğru edeceği duayı işitmek için gözlerin bu eve: İsmim orada olacaktır, dediğin yere, gece gündüz açık olsun. Ve bu yere doğru dua ettikleri zaman, bu kulunun ve kavmın İsrailin yalvarışını işit; gökte, meskeninde işit; ve işitince bağışla."
Orijinal metinde "namaz" olsa bile onu "dua" diye çeviriyor yahudi ve hıristiyanlar. İngilizce'de de "namaz kılıyorum" cümlesinin karşılığı "I'm praying" şeklindedir. Namaz kelimesinin o dilde ayrı bir karşılığı yok. Bu konuda araştırma yaparken Tevrat-İncil'de "dua" diye çevrilen yerlere dikkat etmek gerekiyor.
1.Krallar 8:30'da "Kulunun buraya yönelerek ettiği duayı işit" cümlesini "Kulunun buraya yönelerek kıldığı namazları kabul et" şeklinde kabul edebiliriz.
Daniel nebinin Babil'de odasının Kudüs'e bakan camları-pencerelerini açıp namaz kıldığını anlatır (Daniel 6:10).
Yeşaya 35'te kıblenin değişmesine işaret eden bazı bilgiler veriliyor.
Yeşaya 35:1-2: "Çöl ve kurak toprak sevinecek, bozkır coşup çiğdem gibi çiçeklenecek. Her yanı çiçeklenip sevinçle coşacak, sevincini haykıracak. Lübnan'ın yüceliği, Karmel ve Şaron'un görkemi ona verilecek. İnsanlar RAB'bin yüceliğini, Tanrımız'ın görkemini görecek."
Lübnan'ın yüceliği çöl ve kurak toprağa veriliyor, oraya verildiği için de orası seviniyor.
Tevrat müfessiri Rashi'nin tefsirinde "The Lebanon", "The Temple" olarak geçer, yani Beyt-i Makdis. "The beauty of our God, His glory will be given to Zion" (O'nun zaferi Siyon'a verilecek)
Normalde Bu ayetlerde Siyon geçmese de "çöl ve kurak toprak"ın" "Siyon" olduğunu biliyor. "Beyt-i Makdis'in yüceliği ona verilecek". Bu Beyt-i Makdis'in kıble olması dışında ne yüceliği var? Hiçbir yüceliği yok. Beyt-i Makdis'i yüce yapan insanların ona yönelmesi. Onun yüceliğinin de değişip Siyon'a verilecek olması onu kıble yapan özelliğinin değişecek olmasıdır. O yüzden "bozkır sevinecek".
Siyon Nedir?
Mezmurlar 84:5-7: "Ne mutlu gücünü Sen'den alan insana. Aklı hep Siyon'u ziyaret etmekte. Baka (Bekke) vadisinden geçerken pınar başına çevirirler orayı. İlk yağmurlar orayı berekete boğar gittikçe güçlenir Siyon'da Tanrı'nın huzuruna çıkarlar"
Al-i İmran 96: "İnsanlar için kurulan ilk ev Bekke'de olandır. Bereketli ve herkese doğru yolu göstersin diye kurulmuştur"
"siyon" > ibranice'de "ziraat yapılamayan bölge" demek.
Rashi diyor ki: "Onun yüceliği Siyon'a verilecek." Buradan beyt'in kıble olma özelliğinin Kabe'ye verileceği Kitab-ı Mukaddes'in hristiyan meallerinde bile görülüyor, İbranice metne girmeden. Ehl-i Kitap bunu bekliyor. Kur'an'ın indiği dönemde bu insanların son nebiden bekledikleri, aradıkları özellikler arasında kıble değişiminin olması da var. 13 sene boyunca Mekke'de iken 1 buçuk-2 sene de Medine'de iken Nebi ve yanındakiler kıble olarak Beyt-i Makdis'e dönerken böyle bir hükmün gelmesini de bekliyorlardı (Bakara 144).
İsa Nebi Celile bölgesinden Kudüs'e doğru inerken Samiriye bölgesine geliyor. Orada da "samiri yahudileri" yaşıyor. Diğer yahudiler tarafından dışlanmış, tecrit edilmiş bir mezhep mensupları ve bu bölgeye gelip yaşamaya başlamışlar. bu bölgeye de Samiriye adı verilmiş. İsa nebi bu bölge halkından bir kadınla karşılaşıyor, kadınla sohbet ediyorlar ve en sonunda kadın bir soru soruyor ve İsa nebi şöyle cevaplıyor:
Yuhanna 4:19-21: "Kadın ona şöyle dedi: 'Efendim, anlıyorum ki sen bir peygambersin. Atalarımız Bu dağda tapınmışlardır. Fakat siz Tanrı'ya tapınılması gereken yerin Yeruşalim olduğunu söylersiniz.' İsa ona şöyle dedi: 'Bana inan, öyle bir zaman geliyor ki Baba'ya ne bu dağda ne de Yeruşalim'de tapınacaksınız."
Bakara 146: "Kendilerine kitap verdiklerimiz onu öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Bununla birlikte içlerinden bir fırka bilip durdukları halde hakkı gizliyorlar"
Bakara 145: "Kendilerine kitap verilenlere bütün ayetleri getirsen de senin kıblene uymazlar, sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onlardan hiçbiri diğerinin kıblesine de uymaz. Sana gelen bu bilgiden sonra onların isteklerine uyarsan yanlış yapanlara karışır gidersin" ayetindeki gibi kıble konusu üzerinde sıkıntı çıkartılan bir konu.
Sonuç
Sonuç olarak İlk kıble Kabe iken Davut nebiden sonra, Süleyman nebiden itibaren Kudüs'teki Beyt-i Makdis olmuştur. İmtihan sebebiyle yapılan bu değişiklikten sonra kıblenin yeniden Kabe'ye döndürüleceğine dair işaretler Kitab-ı Mukaddes'te bulunmaktadır. Bu işaretleri barındıran Kitab-ı Mukaddes ayetleri Yeşaya 35:1-2, Mezmurlar 84:5-7, Yuhanna 14:19-21 dir. Kıblenin Kabe olarak değişimi de Bakara 144, 149 ve 150. ayetlerinde Allah tarafından emredilmiş, hükme bağlanmıştır.
0 Comments
Yorum Gönder