KUR’AN’DA İNSANIN DNA YAPISI

Kur'an'da İnsanın DNA Yapısı

Fussilet 53: “Ufuklarda ve nefslerde ayetlerimizi göstereceğiz, onun, Kur’an’ın hak olduğu iyice belirginleşsin diye.”

Nasıl ayrılabilir ki din ve bilim? Benlikler de ufuklar da O’nundur. Kur’an-ı Kerim tamamıyla bilgi kitabıdır. Bütün temel bilimlere mutlaka değinir, senin onu araştırmanı emreder, rica etmez. O Kur’an’dan sorumluysan: “Göğü, yeri, geçmişi araştır” diyor. 3 kitabı okuyacaksın:

  • Evren kitabı
  • İnsan kitabı
  • İndirilmiş Kur’an kitabı

Kur’an bu 2 kitabı okumaya çağırıyor: “Beni oku, okursan sana emirlerim var; kendini oku, evreni oku”.

Din-bilim ayrımı diye bir şey yoktur. Bu hıristiyanlığa alınmış bir önlemdir, yahudiliğe alınmış bir önlemdir. İslam’ın bununla bir ilgisi yoktur, hak dindir İslam. Onun karşısındaki bütün dinler uydurmadır. Fıtrat dinidir. Ne araştırırsanız araştırın, her şey ayettir, bütün ayetlerin sonu Allah’a varır. Daha Kur’an’ın söylemini aşan, onu değilleyen herhangi bir konu çıkmadı 1450 yıldır. Çıkması mümkün değildir. Alemlerin Rabb’idir O, ilmiyle her şeyi kuşatmıştır.

DNA Nedir

Yapısında deoksiriboz şekeri barındıran çift zincirli molekül. Tüm organizmalarda canlılık işlevleri ve kalıtım yoluyla genetiğin geçmesine yarıyor. Başlıca rolü bilginin uzun süre kalması. Diğer adı “ikili sarmal”. Çünkü birbiri etrafında örülmüş ipler gibi gözüken 2 şerit ve bu 2 şeridi birbirine bağlayan moleküler köprülerden oluşuyor. Canlı genetiğinde 4 temel baz bulunuyor. 2 tane iplik var yukarıdan aşağıya, fosfat-şeker, fosfat-şeker diye ve bunları bağlayan 4 baz var: Adenin-Timin-Sitozin-Guanin. Çünkü Allah her şeyi çift çift yaratmıştır. (Zariyat 49, Ra’d 3, Kıyamet 39, Yasin 36)

Eğer bu ikili sarmal üzerinde bir hata olursa -ki bilim insanları buna “mutasyon” diyor- bir hata olmadığı sürece her zaman Adenin Timin ile, Sitozin Guanin ile karşılıklı olarak birbirine bağlıdır. Tek bir hücredeki DNA’yı düz bir yüzeye açıp yatırmaya kalksak 2-3 metre arası bir boyu var. Tek bir DNA molekülünde 3 milyon adet nükleotid dizilimi var. İnsanda kromozom sayısı 46; erkekten 23, kadından 23. Kadında XX, erkekte XY diye söyleniyor. Döllenme sırasında annenin yumurtasından 23 kromozomla babanın sperminden 23 kromozom birleşiyor. Eğer tüm hücrelerimizdeki DNA’lar açılabilse 6 bin defa Ay’a gidilip gelinebilir, 600 defa Güneş’e gidip gelinebilir. İnsan DNA’sının %8i insan soyunun bize enjekte edilememiş virüslerin kalıntıları… Her insanın DNA zinciri birbirine %99 oranında bir benzerlik sergiler, küçücük %0.5 gibi bir fark bizim tipimizi, DNA farklarımız oluşturuyor. Yakın tarihte insan genomunu çözdüler. DNA’nın faydaları ne? Kriminolojide kullanılıyor, 123 yönden suçluyu tespit ediyorlar; saçtan, tükürükten, kandan çıkıyor. Bir taraftan hastalıkların erken teşhisi konusunda DNA araştırmaları muhteşem sonuçlar veriyor. Her insanda DNA’lar milyonlarca kez hasara uğruyor ve insan bedeni her gün o milyonlarca hasarı tamir ediyor.

Kur’an’da DNA’nın karşılığı

İlk kavram: “sarsar”; “sar” kelimesinin 2 defa kullanılması… 3 ayette geçiyor bu kavram.

Fussilet 16: “Fe erselnâ ‘aleyhim rîhan sarsaran

Kamer 19: “İnnâ erselnâ ‘aleyhim rîhan sarsaran

Hakka 6: “birîhin sarsarin

“sarsar” > kökü “sar”. Bir kelimenin yanına 2.kelimeyi koyduğunuzda Arapçada bunun bir anlamı var; bir şeyin sürekli tekrar etmesi, üstüste, tekrar tekrar anlamı taşıyor. O eylemin sürekli, çokça yapıldığının ifadesidir.

“sarsar” > fırıl fırıl dönen bir rüzgardan, siklondan bahsediyor. Burada bir azap var. 3 ayette azabı anlatır, bir rüzgarın sürekli, döne döne ezip geçtiğini anlatıyor.

İkinci kavram: “salsal”; “sal” kelimesinin 2 defa söylenmesi… Bunun kardeşi denebilecek aynı kökten kullanımı var Kur’an’da: “silsile”, Türkçede kullanırız.

“zincir” demek > İnsan 4, Hakka 32, Mümin 71

“salsal” 4 yerde geçer. 3’ü Hicr suresinde, biri Rahman suresinde.

Hicr 26: “Velekad haleknâ-l insâne min salsâlin min hame-in mesnun”

Hicr 28: “Ve-iz kâle Rabbuke lilmelâ-iketi inni hâlikun beşeran min salsâlin min hame-in mesnun”

Hicr 33: “Kâle lem ekün li-escude libeşerin halaktehu min salsâlin min hame-in mesnun”

Rahman 14: “Haleka-l insâne min salsâlin kelfehhâr”

Klasik çeviriler nasıl çevirmiş: “Ben kuru balçıktan şekil verilmiş, kokuşmuş çamurdan bir insan yaratacağım” Hepsini bu anlamda…

Tevil gruplarının çevirisi: “Ben kurumuş balçıktan, yıllanmış, kokuşmuş bir balçıktan bir beşer yaratacağım”

Rahman 14’ü nasıl çeviriyorlar? “İnsanı pişmiş bir çamura benzeyen bir balçıktan yarattı

Tevil gruplarının Rahman 14 çevirisi: “O insanı çanak çömlek gibi kurumuş balçıktan yarattı”

Hiçbir ilgisi yok! Başka bir kelimeyle karıştırıyorlar, “tin” ile, çamur demek olan… Onu alıp buraya bocalamışlar çünkü kelimenin kökünü bulamayınca ya yuvarlıyor ya taklit-tekrar yapıyor.

“salsal, hame-in, mesnun” kritik 3 kavram!!!

salsal” > Arapçanın kökü Akadçadan gelir. Kökünde “salalu”; 2 ipliğin birbiri etrafında dönmesi demek

hame-in”; kalıplaşmış, korunmuş demek. “himaye” de buradan. 2 iplik dönüyor ve korunuyor.

mesnun”; sıralanan, kopyalanan ikili; “isnan, sünen” ikili…

DNA’nın yapısı neydi? 2 tane ip var, bunlar birbiriyle bağlantılı ve molekülün içinde korunuyor.

Rahman 14’te “salsal”in yanına “kelfehhâr” diye bir şey geldi.

fehhar” > Akadçada “çömlekçi çarkı” demek. Kendi ekseni etrafında dönen çömlekçi tornasına denir.

4 kelime nereye gidiyor? 2 ip, birbirine sarmal bir korumanın içinde, dönüyorlar bunlar. İnsan bedeninde DNA’dan başka bir örneği yok bunun!! Peki konu ne? İnsanın nasıl yaratıldığını anlatıyor bu 4 ayet. İsteseniz de istemeseniz de bu DNA’yı anlatıyor. Ne çamur var ne balçık var.

Kök anlamlarıyla okuduğumuzda ayetlerin çevirileri:

Hicr 26: “Andolsun Biz insanı bir zincirden, korunmuş kalıplardan oluşmuş ikili iplikten yarattık”

Hicr 28: “Rabb’in meleklere şöyle demişti: Ben bir zincirden korunmuş ikililerden bir iplik halinde bir beşer yaratacağım”

Hicr 33: “İblis dedi ki: o korunmuş zincirden ikili ipliklerden oluşan o varlığa, öyle bir beşere mi secde edeceğim? Beni ateşten yarattın”

Rahman 14:Biz insanı kalıp halinde korunmuş iplik gibi birbirlerine zincirlenmiş ikililerden yarattık”

Zaten Allah her canlıyı değil, “her şeyi çift çift yarattım” dedi. Bazılarını da 4, onları da karşılıklı, DNA’nın içinde o 2 ipliğin karşılıklı fosfat-şeker birleşiyor, bağlıyor birbirini.

4 ayet, 4 bağ… ve geçtiği sure Hicr suresi. “hicr”in kökü kullanılır, “hucurat” yani “hücreler”… DNA nerede? Hücrenin içinde. Yalvarsanız bir ilim ehline deseniz ki: “değiştir bu ayetleri” anca bu kadar bozar ya. Mümkün değil bozulması falan.

Hani Allah-u Teala bir ayetinde şöyle buyurur: “Râ’inâ demeyin, û-nzurnâ deyin”. Kavramlarımıza müdahale ediyor Allah. Niye, çünkü “tahrif” dediğimiz şey; kelimenin doğru anlamında onu yamultup başka bir anlama götürmek… Böylece hakikatin üstünü örtmek… O kadar klasik, gelenekçi, önkabulle ve birbirini kopyalayarak gidiyorlar ki; hiç düz, sıfırdan bir bakış, Kur’an’a teslim oldum bakışı yok. İlla dışarıdan bir kaynak arıyor ve onun etkisiyle bakıyor ayetlere. Böylece tahrif yapıyor. Çünkü bilinç hazır zaten, bir şey kabul etmiş, onu arıyor Kur’an’ın içinde. Kalbindeki o yamulmuş, eğrilmiş benzeşenin peşine düşüyor (Al-i İmran 7)

Rabb’imiz “zincir”den bahsederse nasıl bahseder?

“selâsile” > İnsan 4, Mümin 71, Hakka 32

Eğer çamurdan bahsedecekse, kök anlamıyla:

Kasas 38, Zariyat 33, Al-i İmran 49, Maide 110

Eğer çamuru yaratılış ile ilgili anlatacaksa:

“sulaletin min tin” > Sad 71-76, En’am 2, Araf 12, İsra 61, Müminun 12, Secde 8

Eğer DNA zincirinden bahsedecekse:

“hame-in mesnun” > Hicr 26, 28, 33, Rahman 14

Araf 185: “Göklerin ve yerin melekûtuna ve Allah’ın yarattığı her bir şeye bakmıyorlar mı? Olur ki sonları yaklaşmıştır. Öyleyse Allah’ın hadisinden sonra başka hangi söze inanacaklar / güvenecekler?”

O yüzden öndedir, eskimez.

Bir kelime diğer kelimeyle başka ise anlamı da başkadır.

Videoyu izlemek için tıklayınız