RESUL-NEBİ FARKI

RESUL-NEBİ FARKI

Sakın “peygamber” kelimesini kullanmayın! Bu Allah’ın kitabına bilerek ya da bilmeyerek meydan okumaktır, dalga geçmektir. Ağız alışkanlığı müstesna; Allah ağız alışkanlığıyla edilen yeminlere bile ses çıkarmaz, bir ceza yazmaz.

Resul ve Nebi Kavramları

resul” > “resele” kökünden; saçak demektir.

Saçak, yukarıdan aşağıya suyu aktarmak için kullanılan isale borusu, o suyun temiz bir şekilde oradan gelmesi için bir kabloya, boruya ihtiyacı var. İşte “resul” budur. Kur’an’da tüm kullanımlarıyla (resul, mürsel, resula, mürselat, mürselin) ve birçok da türeviyle 513 defa geçer.

nebi” > klasik ehlisünnet vel cemaat hemzeli okur bunu; “nebî” de, uzatır i harfini. Bu “nebî” değildir, “nebi”dir. Çünkü “nebî”, haber getiren anlamındadır, “nebi” değeri yükseltilmiş demektir.

Kökü: “nebeve”; yüksekçe bir yerde oturan, gözcülük yapan kişi demektir.

Buradan türevle, Allah’ın ayetlerini su olarak düşünün, resulun kalbine okuyor, oradan da diliyle bize ulaşıyor.

Bakara 96-97: “Cibril senin kalbine indiriyor Kur’an’ı”

Nebi ise yüksekçe yere oturmak, oradan geçmişi-geleceği gözetlemek manası taşıyor. Yani “değeri yükseltilmiş kişi” diye Rabb’imiz kullanıyor Kur’an’da.

Bir şey haber verip vermemekle ilgili uzatmalı, yani Kur’an’da asıl “nebi” ile ilgisi olmayan “bildirmek, gözetlediği şeyi anlatmak” anlamındaki “nebî” Bakara 32-33’tedir (enbeehum).

Nisa 69: “Allah şu kimselere nimet vermiştir: nebiler, sıddıklar, şahitler, ıslah edilmiş kullar. Müminler bunlarla beraberdir, onlar ne güzel refiktir.”

“nebi” 160 yerde geçer. Kitap ile ödüllendirilmiş kişidir, değeri bu yüzden yükseltilmiştir.

“Hâtem-ul Enbiyâ” Kavramı:

hatem” > Onda bile tartışıyorlar “Efendim hatem mühür demek” eee? “bitmiş anlamına gelmez, son demiyor” kaşıyorlar.

Ahzab 40: “Muhammed sizin çocuklarınızın babası değildir. O Allah’ın resulu, hatem-ul enbiya’dır (nebilerin mührü)”

“hatemAllahu a’la kulûbihim” şeklinde Kur’an’da çok geçer. (Allah onların kalplerine mührün mumunu yapıştırmıştır.)

“hatem” mühür mumu demektir. Bir işyerine kapama yaptıkları zaman kapıya kırmızı bir mühürle kart yapıştırıp kapatır giderler.

“hatim” indirme; Kur’an’ın tamamını okuyunca, tamamlayınca Kur’an’ı “hatim indirdi” denir. Aynı kelime…

Daniel 9:23-24: “Başkaldırıyı ortadan kaldırmak, günaha son vermek, suçu bağışlatmak, sonsuza dek kalıcı olan hakkı sağlamak, ‘nübüvveti, nebiliği mühürlemek’ için gelecek. Bu yüzden size 70 hafta…”. Buradaki hafta da başka bir hesaptır. Tam da tutar son nebinin gelişine. Orijinal İbranice’de bu pasaj “hatem-ul enbiya” diye geçer. Hem Arapça’da, hem İbranice’de 2 kelime de aynıdır, “hatem” de, “nebi” de.

Kur’an’ın hiçbir yerinde “hatem-ul murselin” geçmez. Zaten Ahzab 40’ta yan yanadır: “O, Allah’ın resulu ve nebilerin mühürlenmesidir, sona erdirilmesidir.”

Nebilik makamdır, resullük görevdir.

Nebi ve Resul Arasındaki 17 Fark:

  1. "Ey Resul", Maide 67; "ey Nebi" Tahrim 1
  2. Resul, melekler için ve Nebi olmayan insanlar için kullanılmıştır. Ama ne melekler için Nebi ne Nebi olmayanlara Nebi denmemiştir. Yusuf 50, Neml 35 (resul)
    Hac 75 (Allah meleklerden de resuller seçer insanlardan da) > Tahrim 6, Enbiya 26-27
    Kur'an'ı Kerim'de "nebi" sadece kendisine kitap verilenler için kullanılır. Cebrail Levh-i Mahfuz'dan alıyor, ona da nebi demiyor Allah. Bunun sebebi Cebrail'in bir sınavı yok, oradaki ayetler sadece insanlar ve cinler içindir, Cebrail itaatsizlik etmez.

  1. Resule itaat farzdır (Nisa 64), ama Nebiye itaat yoktur.
  2. Resulun iradesi yok, olduğu gibi tebliğ eder ama Nebinin iradesi vardır, sınavdadır (Ahzab 50)
  3. Resule ihtar yoktur, Nebiye 12 ayrı yerde ihtar vardır Kuran'da (Tahrim 1, Abese 1-10, Enfal 67, Ahzab 37)
  4. Resulun eşleri kızları vs ifadeler Kuran'da hiç geçmez ama Nebinin eşleri kızları geçer (Ahzab 58)
  5. Resulun evleri vs ifadesi hiç geçmez ama Nebinin evleri ifadesi vardır (Ahzab 53)
  6. Resulden izin istemek vs hiç yoktur ama Nebiden izin istemek emirdir (Ahzab 13)
  7. Resul Kur'an-ı olduğu gibi tebliğ etmek zorundadır (Maide 67, Hakka 44) Nebi o vahye uymakla ve o vahiyle hükmetmekle emrolunmuştur (Ahkaf 9, Hud 112, Neml 92, Nisa 105)
  8. İnsanların Resulu elçisi vardır (Yusuf 50, Neml 35) insanların da meleklerin Nebisi yoktur.
  9. Resul Allah'ın ayetlerini olduğu gibi tilavet etmekle hikmeti öğretmekle görevliyken (Bakara 151, Cuma 2, Neml 92, Zumer 71, Enam 130), Nebi ise vahyi uygulamakla, insanlara vahiyle hükmetmekle ve müminlere salat etmekle, destek olmakla emrolundu (Ahkaf 9, Nisa 105, Tevbe 103)
  10. Muhammed Mustafa, Hatem-ül Enbiyadır fakat Hatem-ül Murselin değildir.
  11. Resule günahı için af dilemek konusunda Kuranda tek bir kelime geçmez ama Nebiye 8 yerde günahlarının bağışlanması, örtülmesi, silinmesi, tövbe etmesi, mağfiret etmesi emredilir. (Tevbe 43, Nasr 3, Fetih 2, Muhammed 19)
  12. Resul için "O Resul size neyi verirse onu alın neyi yasaklarsa ondan sakının" diye bir emir vardır (Haşr 7) ama Nebi için bu ifadeler hiç geçmez (zaten Nebiyi dinlemeyenler var, Ahzab 37'de Zeyd Mücadele suresinde bir kadın) Resule tam itaat, Nebiye örfe uygun konularda itaat (Mümtehine 12)
  13. Kuran-ı Kerimde Allah ve Resulune itaat şeklinde geçen ayetlerde Allah ve Resulu diye başlar, sonu 2li bitmez tek biter (Allah ve Resulu bir konuda hüküm "verdiği" zaman...)
  14. Resule tam itaat (Nisa 13, 14, 80, Maide 92, Enfal 20, 24, Nur 52) Nebiyle istişare etmek... Resul olduğu gibi tebliğ (Maide 67)
  15. Resule, "Nebiye itaat et" diye bir emir yoktur ama Nebiye "Resule itaat et" diye bir emir vardır (Al-i İmran 81)

Nebinin Sünneti Meselesi

Kur’an’da “sünnet” kavramı sadece Rabb’imiz için geçer. “sünnetullah”tır o.

Ehlisünnet bununla ilgili bir örnek veriyor. “siz Kur’an okumuyor musunuz? Nasıl nebinin sünneti yok, tabi ki var. Kur’an-ı Kerim emrediyor, ‘usve-i hasene’ var diye.” Yalnız “o nebide değil, o resulde” diyor usve-i hasene var (Ahzab 20-21ler). Bu arkadaşlar bunu “Kur’an ve sünnet” diye anlıyor. Hemen 2 kaynak çıkardılar. “bir şeyi Kur’an’da bulamazsak sünnete bakarız” diyorlar. Bir şey Kur’an’da yoksa yoktur. Helaldir o. (Maide 101)

En’am suresinde, bazı hayvanların haram olduğu iddiasındaki Yahudilere cevap 143-145 pasajında ne diyor Rabb’imiz? “De ki onlara; bana vahyedilenler arasında sizin haram kıldığınız şeyleri haram kılan bir ayet göremiyorum, bulamıyorum.”. hükmü kim koyuyor? Sadece Allah.

Kehf 26: “Allah hükmüne hiç kimseyi ortak yapmaz.”.

Hud 1-2: “el Hakim, el Habir olan Allah’tan indirilmiştir bu. O’ndan başkasına kulluk etmeyin diye detaylandırdım, açıkladım”.

Sizin kimseye ihtiyacınız yok.

En’am 114: “Allah kitabını detaylandırarak indirmişken, sizle aramızda Allah’tan başka hakem mi arayayım?”.

Usve-i Hasene

Peki “usve-i hasene” var? Mümtehine 4-6’ta sadece İbrahim’de değil, İbrahim ve beraberindeki nebi-resullerde de bizim için usve-i hasene olduğunu söylüyor. Şimdi şu taklitçilere bir soralım: “eğer biz, Allah ve 2 ayrı resul ve nebi olan İbrahim ve Muhammed Mustafa’yı aynı anda usve-i hasene olarak gösteriyorsa, siz nasıl sadece son nebiyi sırf şeklen taklit edebilirsiniz? Siz Rabb’inizin emrine itaatsizlik yapıyorsunuz. Nebi gibi yaşanacaksa İbrahim nebi gibi de yaşanacak o da usve-i hasene. İkisinin de hayatları çok farklı. Sünnet diye misvak kullananlar, şalvar sarıp etrafta sürtenler… Siz Kur’an’dan çok uzaksınız. Sizi kandırıyorlar, kitabın ruhunu sizden aldılar, sizi şekle boğdular. İşte bu tam da, Muhammed Mustafa’nın mücadele ettiği müşrik toplumunun huyu idi! Taklit; babaannesinden kalan kolyeye Araplar “tak’lit” derler. Yani “atamdan kaldı”, o ona saklar, o ona saklar böyle gider bu. Ata yadigârı, baba yadigârı, “Onlara Allah’ın indirdiğine uyun dendiğinde derler ki ‘biz atalarımızın eseri üzerindeyiz’.”. Peki sadece İbrahim ve Muhammed nebiler mi usve-i hasene? Bütün nebiler aynı yol üzerinde. Son nebiye bir emir var En’am 81-90 arasında. 18 nebinin ismini sayıyor Rabb’imiz, sonra diyor ki: “Bu kitap ve hikmet verdiğim, bu hidayet verdiğim kimselerin o yolunu izle”. Kime diyor? Muhammed Mustafa’ya. “Senden önceki nebilerin yolunu izle” dediği kişinin özel bir sünneti olabilir mi? “De ki onlara, ben sadece bana vahyolunana uyarım.” Artık ikinci bir sünnet, Allah’a rağmen, O’nun ayetlerine rağmen, “Başka hangi söze uyacaklar” ayetlerine rağmen… Siz nereye gidiyorsunuz? Şeytan sizi nebi sevgisiyle, onu ilahlaştırarak işinizi bitirmiş. Derhal secdeye kapanın ve Allah’tan af dileyin.

Muhammed Ne Bıraktı?

Muhammed Mustafa’nın en çok şahit olunan sözleri nedir? Veda Hutbesi’dir. Mina’da, Arafat’ta, ilk ve son haccını yaptığında 2 ayrı yerde konuşma yapıyor. Bu arkadaşların rivayetlerinde, Mina’da 114 bin kişi dinliyor. O Veda Hutbesi’nin 3 ayrı versiyonu var, 114 bin kişi şahit ama şu versiyonları var:

  • “Size sadece Kur’an’ı bırakıyorum”
  • “Size Kur’an’ı ve sünnetimi bırakıyorum.”
  • Size Kur’an’ı ve Ehlibeyt’imi bırakıyorum.”

Nerede bu 114 bin dinleyen? Bu kadar insan 3 ayrı şekilde mi duydu? Sesi en gür sahabeden birilerini seçip 40-50 saf arada Nebi sesleniyor, o kişiler ileri doğru duyuruyor. O kadar kalabalık, Nebi bekliyor sözleri arkaya ulaşsın diye. Bir rivayette de 140 bin kişi… Bu kadar müminin şahit olduğu Veda Hutbesi’nde bile aranızda bir anlaşma yok be!

Nebi Kur’an’a aykırı söz söylemezmiş. Bu söz Kur’an’a iftiradır. Nebi bal gibi de Kur’an’a aykırı söz söylüyor, Rabb’inin emirlerine itaatsizlik ediyor (Ahzab 37). Nebinin Kur’an’a aykırı eylemleri olmazmış… Peki, “Kendi zenbin/günahın için af dile” ne?

Enfal 67-68: “Hiçbir nebiye, savaş noktalanmadan, düşman tam anlamıyla yakalanmadan esir almak yakışmaz, çirkindir. Eğer önden, sana ve müminlere bir söz vermiş olmasaydım (Rum suresi girişi) saba ve yanındaki müminlere büyük bir azap geliyordu.”

“İsmet” sıfatı nebiye değil, resule vardır. Uyarsa uyar, uymazsa şahdamarı gider. Allah’ın koruduğu kitaptır, kitap!

Maide 67: “Ey resulüm, sana indirilen bu Kur’an’ı olduğu gibi tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan resullük görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur.”

Sünnet, İcma, Kıyas...

İcma, ümmet… “Kur’an’da varsa var, yoksa sünnete bakarız, orada da yoksa ümmetin çoğunluğu nereye gidiyorsa sürü gibi gideriz”. Bu Kur’an diyor ki: “Savaş meydanında erkeklerin tamamı, Uhud’da Muhammed Mustafa’yı tek bıraktı.” Al sana ümmetin icması, toplu kararıyla gittiler. Uyalım mı? Kıyas-ı fukuha? Sizin 4 ilahınız var, 4 kaynağınız var!!!!

Ahzab 30-31: “Ey nebi eşleri, Allah’a ve resulüne itaat edin.”

Enfal 24: “Allah ve resulü size hayat veren şeye ‘çağırdığında’ icabet edin”

Bakara 279: “Allah ve resulünden bir harp ilanıdır, eğer ribayı sürdürürseniz”

Hükmü veren Allah, peki Allah ve resulünden niye harp?

Casiye 6: “Allah’tan ve O’nun ayetlerinden sonra…”

Kur’an-ı Kerim’de “resul” hem Kur’an’ın kendisi için, hem Muhammed Mustafa’nın resullük tarafıdır. Birini size elçi gönderiyorum, şu cümleyi olduğu gibi aktar diyorum, o kişinin burada bir dahli yoksa söz ona mı ait olur, imzası olan bana mı ait olur? Kur’an, alemlerin Rabb’i Allah’tan indirilmiştir. Nebi de ona uymak zorundadır. Nebiler de resule tam itaat eder.

Araf 157: “İşte geldi, ümmi nebi resul geldi. Elinizdeki Tevrat ve İncil’de yazılı bulacağınız.”

En’am 20 & Bakara 146: “O Ehlikitap, o Kur’an’ın ve o nebinin doğru olduğunu, bu sözün hak olduğunu, Allah’tan indirildiğini öz çocuklarını tanıdıkları gibi eminler. Kıskançlıkları, çıkarları yüzünden reddediyorlar.”.

Hiçbir nebinin özel sünneti yok. Tek sünnet var; vahye uymak.

Kur’an’ın resul olduğunun ayetleri: Bakara 89, 101, Hud 1-2, Fussilet 3-4, Ahzab 26-33, 36-38, Nur 47,48, 51, 52.

Tevbe 1: “Allah ve resulünden ‘bir ihtar’ müşriklere” Tek ihtar, 2 ayrı ihtar değil.

Nisa 100: “Allah ve resulüne hicret” edenlerden bahsediyor. Allah ve resulü 2 ayrı merci değil.

Tevbe 90: “Allah ve resulüne yalan söyleyen”, Allah’a ayrı yalan, resule ayrı yalan mı?

Hadisleri Red Mi Ediyoruz?

Diyorlar ki “siz hadis düşmanısınız, hadisleri reddediyorsunuz, Nebi’nin hayatını reddediyorsunuz”.

“La tahzen, innAllahe me’ana” (Hüzünlenme, Allah bizimle beraber) diyen kim? Muhammed Mustafa, anlatan kim? Alemlerin Rabb’i Allah! Bu sözü kabul ederiz, çünkü ayetleşmiş.

“Eşini tut, Allah’tan sakın” bu da Nebi’nin sözü.

“efendim onun yaşadıklarını siz kabul etmiyorsunuz”

Kur’an-ı Kerim, Muhammed Mustafa’nın risalet dönemi, 40 yaşından 63 yaşına kadarki 23 yıllık hayatının üzerine indi. O kadar çok detay var ki, ciğerine kadar bilgi veriyor.

“Onların bu tavırlarının seni çok üzdüğünü biliyoruz”

“Onlar iman etmiyor diye hüzünden helak olacaksın.”

“Neredeyse meyledeceksin”

Resullük Devam Ediyor Mu, Etmiyor Mu?

“hatem-ul enbiya” dediğine göre risalet devam ediyor.

Şuara suresinde: “Nuh’un kavmine resuller gönderdik, Ad kavmine resuller gönderdik”. Nuh’un kavmine çoğul olarak elçiler/resuller nasıl gönderdi?

Yasin 14: “Biz onlara 2 resul gönderdik, yalanladılar; sonra bir resul daha gönderdik.”

Zümer 71’de cehenneme her bölük geldiğinde melekler onlara şu soruyu soruyor: “Size Allah’ın ayetlerini tilavet eden resuller gelmedi mi?”

Hac 52: “Senden önce hiçbir nebi ve resul yoktur ki, o bir işe kalkıştığında oraya şeytan pislik katmasın. Allah da onu temizler, ayetlerini sabit kılar.”

Neml 91-92: “Bana Müslümanlardan olmam emredildi ve bana bu kitabı tilavet etmem emredildi.”

Maide 44: “Senden önce nice nebiler, rabbaniler, ahbar vardı ki; Tevrat’la insanlar arasında hükmederdi.”

Demek ki kitapla hükmetmek sadece nebinin işi değil.

Maide 44-48: “Her kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse kafirdir (gerçeği örtendir), zalimdir (yanlışa düşendir), fasıktır (yoldan çıkmıştır).” 3 defa diyor.

Nisa 105: “Onlara Allah’ın sana indirdiği ve gösterdiği metotla, hikmet metoduyla insanlar arasında hükmet, sakın hainlerden olma.”

Yasin 4-5: “Sen resullerden birisin, dosdoğru yol üzeresin” Niye?

Yasin 6: “Aziz (üstün) ve Rahim (merhametli) olanın indirdiği Kur’an yolundasın.”

En’am 151-153’te Allah haramları sayıyor, sonra: “hâzâ sırat-ı müstakim” (İşte Ben’im dosdoğru yolum budur, bu yola uyun, sakın başka yollara uymayın). Tek yol, “hablullah, sıbkatullah”: “Allah’ın ipine sarılın topluca. Kopmaz kulp Kur’an’a sarılın. Allah’ın boyası olan Kur’an’a sarılın. Çünkü:

Zümer 3: “Halis din; içine bir şey katılmamış, arı, duru, saf din sadece Allah’ındır.”

Ahkaf 9, En’am 50: “Ben sadece bana vahyolunana uyarım.

Mürselat 50, Casiye 6, En’am 33: “Allah ve ayetlerinden sonra artık hangi söze inanacaklar?”

Yunus 94: “Hiçbir nebinin ve resulün Kur’an hakkında zanda bulunma yetkisi yoktur.” Ki normal müminlerin nasıl olsun?

Yunus 39: “İlmiyle Kur’an’ı kuşatamıyor, bilgisi yok, te’vil-bağlantı ayetlerinden de haberi yok, bu durumdayken kitabı yalanladılar. Tıpkı kendilerinden önceki toplumlar gibi.”

Zümer 36: “Allah kuluna yetmez mi ki, seni O’ndan başkalarıyla korkutuyorlar?”

Müminleri neyle korkutuyorlar? “bak sen, sünneti reddedersen dinden çıkarsın, şeyhi reddedersen şöyle olur vs…” Önce Allah’tan başka evliyalar edinmemizi emrediyorlar, sonra da bunlarla insanları korkutuyorlar.

Resullük devam etmek durumundadır.

İbrahim 4: “Biz her topluma kendi diliyle elçiler yolladık.”

Araf 6: “O gün resulleri de, gönderildikleri toplumları da sorgulayacağız.”

“Her dönem, her çağ mutlaka adaleti emreden, hakkı haykıran bir topluluk hep vardır.”

“Biz bir topluma ayetlerimizi iyice belirginleştirmedikçe onların fâsık olduğuna hükmetmeyiz, onlara azap da etmeyiz. Biz zalim değiliz.”

Resulün Görevleri:

  • Kur’an’ı olduğu gibi tebliğ etmek (Maide 67)
  • Allah’ın kitabını anlattığı için hiçbir ücret almamak (Yasin 21-23)
  • Tilavet yapma farzı (Neml 91-92)
  • Ulaşabildiği herkese ulaşmak (En’am 19)

İlim, amel ve ihlas… üçü yan yana gittiğinde adamsın. İlmin almış başını gitmiş, Salih amel yok, geç… sana Allah “münafık” diyor.