ZEKAT - SADAKA - İNFAK

ZEKAT - SADAKA - İNFAK

Zekat

"zekat" > "zekeve" kökünden gelir. Bol otlaklı arazi demektir. Arazinin verimli olması için temizlik yapılır. Temizlik yönüyle kullanılır. "temizlemek" demektir "zekat". Gelişme, çoğalma anlamıyla iki yönüyle de kullanılır. Kur'an'da 60 defa geçer bu kökten kavramlar, ama bizi ilgilendiren kısmı "ez zekat" 30 yerde geçer. "O bilinen zekat". Bunu 4'ü hariç 26'sı "salat" (namaz) ile birlikte gelir. "ekiymıssalat ve âtuzzekat" (Onlar namazı tam kılarlar ve zekatı verirler, temizlenmek için).

Arınmak yönüyle > Nur 21, 30

Nefsi temize çıkarmak > Necm 32

Temiz, masum > Kehf 74

Zekat vermek > Bakara 43, 83, 110, 177, 277, Nisa 77, 162, Maide 12, 55, Tevbe 5, 11, 18, 71, Nur 37, 56, Araf 156, Meryem 31, 55, Enbiya 73, Hac 42, 78, Müminun 4, Neml 3, Rum 39, Lokman 4, Ahzab 33, Fussilet 7, Mücadele 13, Müzzemmil 20, Beyyine 5.

Zekat, zengin-fakir ayrımı yapmadan tüm müminler içindir.

Sadaka

"sadaka" > "sıdk" kelimesinden gelir. Kocaların, eşlerine sadakatini belli etmek için verdikleri mihre o dönem "sadaka" deniyor. "Kocam bana sadık değil" diyorlar ya, kullanıyoruz; oradan. Daha sonra bu kelime şu anlama geliyor: Bir topluluğun, o topluluğun yöneticisine ödediği vergi. Bugün bile kullanılır, sadaka devlete verilen vergidir. İslam'da 1 vergi vardır, başka vergi yoktur. O da topluluk lideri tarafından sadaka memurları aracılığıyla toplanır. Bu zekat değildir.

Kur'an'da bu kökten 155 yerde geçer. Ama bizim ilgilendiğimiz "sadaka" ile ilgili: Bakara 196, 263, 264, 271, 276, Tevbe 58, 60, 79, 103, 104, Mücadele 12, 13.

Sadaka ile ilgili kesin hüküm Tevbe 60'tır:

"Sadakalar Allah'tan bir farz olarak sadece şu kimseler içindir: Fakirler, miskinler, sadakalarla ilgilenen memurlar, kalpleri İslam'a ısındırılanlar, özgürlüğünü yitirmiş olanlar, borçlular, Allah yolunda olanlar ve yolun oğulları / yolda kalmış olanların hepsi. Allah Alim'dir, Hakim'dir."

8 sınıf saydı. Devleti yönetenler bu 8 sınıf için bu sadakaları toplar.

Hiçbir ilgisi yoktur zekatla. Kur'an-ı Kerim'de bir şey vardır: Namazdan bahsediyorsa kavramı değiştirmez, "es salat" olarak hep aynıdır. Hac'dan bahsediyorsa değiştirmez. Temel emirlerin hiçbir kavramını değiştirmez Allah. Büyük günahların da hiçbirinin ana kavramını değiştirmez. Sadaka başka bir şey, zekat başka bir şey. İlke şu: eğer bir kavram üzerinden bir farz ilan ediliyorsa onu ayıracaksınız. Tevil toplulukları ne diyorlar? Mesela nebi-resul farklı 2 kelime. Farklı kelimeler farklı anlamlara gelir ama maalesef onların kendi çeviri kitaplarında (Süleymaniye) Tevbe 60 şöyle çevrilmiş: "Zekatlar (sadakalar)". Tevbe 60'ta "zekat" kelimesi hiç geçmez, "sadaka" geçer. Zekat başka bir şeydir. O, her müminin kendisinde var olan, çoğalan ne varsa onu paylaşmasıdır. Solcular-sosyalistler bilsin ki, İslam-Kur'an uygarlığının temeli paylaşımdır. Kim elinde ne varsa paylaşacak. İşte buna "zekat" diyor Kur'an. Temizlenmek, arınmak, çoğalmak, çoğaltmak ne artarsa. "Sana neyi infak edeceklerini soruyorlar; de ki, çoğalanı". Sizde ne çoğalıyorsa onu paylaşın. Böyle bir uygarlıkta açlık mı olur?

Zekat ve sadakanın beraber geçtiği ayet:
Tevbe 103: "Bunların mallarından bir sadaka al ki, onunla kendilerini temizleyip geliştirsinler."

"vetuzekkihim" > "zekat"; "Onları arındır, temizle. Sadaka alarak onları temizle".

Sadaka devlete verilen vergidir, tek vergidir. Zekat ise sosyal bir faaliyettir. O yüzden 26 yerde tüm müminlere: "Onlar namazlarını kılar, zekatlarını verir" diye geçer. Ayırmaz.

Leyl 5: "kim verir ve sakınırsa" > Leyl 8: "ve kim de cimrilik ederse"

Maide 55: "Sizin gerçek dostunuz sadece Allah'tır, O'nun elçisidir. Namazını kılan, zekatını veren ve rüku edenlerdir."

Ya sizin ilahınız tam bir zengin düşkünü, gariban müminlere yer yok onun dininde, dostluk yok.

Buradan Rabb'imize soralım: "Ya Rabb'i, biz fakir ama müminleri dost edinmeyelim mi? Çünkü namazı ve zekatı beraber yapanlar dost sınıf olarak sayılıyor". Hileyi uyanıyor musunuz? O kadar açık ki, tüm müminler sizin dostunuz.

Tevbe 71: "Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirinin dostudur. Marufu emreder, münkeri nehyederler. Salatı ikame ederler, zekatı verirler." Zengin mümin erkek-zengin mümin kadın demedi. Ya Rabb'i, zekat veremeyenlere rahmet etmeyecek misin? "Etmeyeceğim" diyor. Çünkü zekat herkesin elinde olanı diğeriyle, daha alttakiyle bölüşmesi. Sadaka ve zekatın üst çatısını kuran "infak"tır.

İnfak

"infak" > "nefeka" kökünden. Tünel açıp bir şeyi o tünelden geçirmek. Bugün arap ülkelerinde yer altı tünelleri, metro-tramvay vs yerin altına açılan yol hatları için "nefeka" köküyle kullanıyorlar. Bunun kök anlamını veren ayet: 

En'am 35: "İstersen arzın içinde bir tünel aç" (fe-ini steta'tean tebteğiye nefekan fi-l-ardi)

İnfak ayetleri: Bakara 3, 215, 219, 261, 262, 265, 274, Al-i İmran 117, 134, Tevbe 34, 54, 91, 92, 121...

Al-i İmran 92: "Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe birr'e / etkili iyiliğe ulaşamazsınız."

İnfak ve zekatın beraber geçtiği yer Bakara 177.

Niye bu kelimeyi seçti Rabb'imiz? "Onlar kendilerine rızık verdiğimiz şeylerden infak ederler".

Damarlar tıkandığında balonla açarlar. Para, güç, nimet, rızık toplumun bütün damarlarında dolaşsın. Tutulmasın servet birilerinin elinde, aşağı doğru aksın.

Bu Kur'an uygarlığıdır, müthiş bir uygarlıktır. Bu uygarlıkta aç-susuz diye bir şey yoktur. 2 kanal hep açıktır; devlete verir, devletin bu 8 sınıfı koruma sorumluluğu vardır, o sadakadır. Zekat, insanların kendi içinde... "innAllahe ye'muru bil adli welihsani ve îtai zil kurba" (Yakınlara bakmayı emreder). Sadaka devlete, yakınlara bakmak kişiye. Yer değiştirmiş bizde; zekat sadakanın yerine geçmiş, sadaka zekatın yerine geçmiş. Birbirlerine zekat dağıtıyorlar, sadaka bozuk para kutusu.

Tevbe 60'taki bu 8 sınıfı dışında kim kalıyorsa o zengindir. Zengin, birine verdi 3000 lira sadaka, zarfın içinde aldı gitti. Yaşlı bir kadına rastladı, yaşlı kadın dedi ki: "evladım benim yol param yok". Zekat farz oldu; sadakayı aldı, zekat verdi. Kadına 100 lira verdi, kadın da yolda biri ile karşılaştı, o kişi de: "bugün hiç yemek yemedim" dedi. Kadın çıkardığı 20 lira ona verdi. "Mümin erkekler ve kadınlar birbirinin dostudur namazı kılarlar zekatı verirler."

Müminun 4: "Vellezine hum lizzekati fa'ilun" > "Bütün müminler zekat için çalışırlar". Herkes bunun için çalışıyor, korku yok, aç kalırım korkusu yok, geliyor yine. Bu toplum birbirine kenetlenmiş bir toplum, Allah yolunda saf saf dizilmişler.

Meryem 55: "İsmail Nebi ailesine namazı ve zekatı emrederdi" diyor.

Bakara 83: "İsrailoğullarına dedik ki Allah'tan başkasına kulluk etmeyin namazı kılın zekatı verin diye söz almıştık. Pek azınız hariç döndünüz, hala yüz çevirip duruyorsunuz".

Meryem 31: "O beni nerede olursam olayım, bereketli, mübarek kıldı ve bana hayatım boyunca namazı ve zekatı vasiyet etti / emretti".

Nur 56: "Namazı kılın ve zekatı verin ve resulüme itaat edin ki merhamet bulasınız."

Ahzab 33: "Ey Nebi eşleri! Namazı kılın, zekatı verin, Allah'a ve elçisine itaat edin". Ey Nebi eşleri, zekat mı verin? Hani bir evde toplanıyordu gelir, biri veriyordu? Bütün nebi eşlerine "zekatı verin" diyor. İsmail ailesine diyor ki "zekatı vereceksiniz". Mümin erkek-kadınların tümü zekat veriyor.

Sosyalizmin ekonomi tarafında şöyle bir cümle vardır, bütün sosyalistler bunu kabul eder: "Üretim faaliyetleri, gelir, tüm topluma yayılmalı". Bunu 1450 yıl önce Kur'an emrediyor ama Nebiden 30 yıl sonra -İsa nebiden sonra teslisin çıktığı gibi- aynısı oluyor. Toplum böyledir. Musa Nebi kardeşi Harun'u bırakır toplumun başına, 40 günlüğüne Tur'a gider geri gelir, toplumu samirinin buzağısına tapar bulur. 50 yılda bitmiş, 20-30 yılda bitmiş. Artık zekat 80 gramın üzerinde, ne diyorsun be! Peki 79 gram olana bir emir yok mu? Uyduruk din ne diyor? "Kardeş bize namaz kaldı; zekat yok, hac yok, kurbanlık yok, İslam'ın şartı bizde 1" diye dalga geçiyorlar. Sana "paylaş" diyor. "Sana neyi infak edeceklerini soruyorlar; de ki çoğalanı". Sen önce nefsinin cimriliğinden korun. 100 lira verirsin; "Allah versin" diyorsun, görürüz.

Tevbe 111: "Allah tüm müminlerin canlarını ve mallarını karşılığında kendilerine Cennet vermek üzere satın almıştır". "Senin canın da malın da Ben'de, satın aldım sana cennetimi vermek için. Şimdi istediklerimi yap, hepiniz zekat vereceksiniz. "Onlar bollukta da darlıkta da infak ederler".

Öyle bir sistem oluşturmuş ki Allah; bu infak, bu dolaşım, tünel tünel, damar damar gezecek toplumda. 3-5 zibidinin elinde para, gerisi sömürge köleleri gibi peşinden koşuyor, kan gitmiyor damarlara, kangren oluyor orası.

Niye namaz ve zekat 26 yerde beraber geçiyor? Namaz önleyici kuvvettir. "Namazı kıl çünkü namaz çirkinlik ve kötülükten alıkoyar".

Zekat da temizleyici kuvvettir. Namazı kılar insan ama yine de günah işleyebilir, nebiler bile işlemiş. Zekat da temizlik yapar arkada. Nefsine yenik düşersin, bir cahillik edersin, günah işlersin tevbe edersin. 

Al-i İmran 134-136: "Çünkü güzellikler çirkinlikleri siler süpürür."

"Açıktan verdiniz bu iyidir ama gizli verirseniz Allah da sizin günahlarınızı bir kısmını üzerini örter". Niye? Siz o günahın bir kısmını gizli işlediniz, Ben biliyorum siz biliyorsunuz. Ama gittiniz birine gizli yardım ettiniz işte bu çok güzeldir. Ona ayrıca günahlarının bir kısmını kefaret yaparım."

Öyle bir sistem ki, hem toplum faydalanıyor Hem ben temizleniyorum. Yedi başak örneği veriyor ya: "bire 2, bire 10, bire 700, gayrimemnun, sınırsızca veririm" diyor. Zaten 60-70 yıllık ömre ebedi cenneti vermesi sınırsızca değil mi?

"mümin, emin, iman, emine, emniyet" > Karşılıklı evlerin ortak iç avlusu. Müminler orada güvende, ama oraya kimi çay getiriyor, kimi kek getiriyor, kimi yemek, kimi su... Kimse eli boş gelmiyor, zekat budur. O avluda, o müminlerin buluştuğu güvenilir beldede aç kalır mı, susuz kalır mı? Zaten İslam, İslam değil de bari hiç olmazsa doğrusunu söyleyin be! İnsanlar en azından der ki "bize de sorumluluk düşüyor".

Garip bir eve bir yardıma gittiğinizde o garip evdeki kişi hiçbir şey yapamıyorsa size bir tane meyve verir, hiç gücü bir şeye yetmiyorsa bir çay koyar önünüze. İşte ona zekat denir.

Bu sadakacılara Rabb'imizden bir cümle: "Güzel bir söz, bir kusuru örtme, başa kakarak inciterek verilen sadakadan daha hayırlıdır." Hiçbir şey yok mu, sana da düşer. Bir kusuru örtme, bir güzel söz, "bir tebessüm de sadakadır" diyor ya, o işte. Rabb'imiz savaşa gidemeyenleri sayıyor; âmâ, kötürüm, hasta... Bir şartla: "Tamam siz savaşa gelmeyin, öğüt vereceksiniz". Al sana zekat. Boşluk yok, o bahçeye gelen herkes elinde bir şeyle gelecek. Sen de ilim çoğaldı, git paylaş. "Benim fiziğim güçlü", sen de git birine destek ol, al kadının eşyasını taşı. Hiçbir işe yaramıyorsan git sokaktaki çöpleri temizle, bir yetimin saçını okşa be!

Bakara 184'de yardım üzerine yardımı toplum içinde o kadar çok istiyor ki Rabb'imiz, oruç tutan herkese diyor ki "garibe miskine bir öğün her tuttuğun oruç için". Adam bunu "oruç tutamayanlar" diye çeviriyor, hiç olumsuz bir şey yok, onu da "fitre" diye yediriyor. Bambaşka bir din bu ya, İslam'la alakası yok! Onun adı bir kere fitre değil, "fıtır sadakası" diyorlar ya bir git be! "fidye" diyor: Oruç tuttun ya, arızaların oldu, bahane... Rabb'imiz arındıracak ya bizi, "Hadi hepiniz 30 gün oruç tutuyorsanız 30 fakiri doyurun, 30 miskine yardım edin, günlük ortalama ne yiyorsanız onlara yedirin." Ya Rabb'i ben yemin ettim, yeminimi bozacağım. "Ya oruç tut ya fakire yardım et" diyor. Cezalar da fakir doyurma üzerine. Senin yaptığın suçların kefareti için garip guraba doyur, oruç tuttuk garip guraba doyur. Zekat, sadaka, infak, fidye... bir yükleniyor, aç bulamazsınız aç! Açlık İslam'da ârızidir, geçicidir.

Sadakayı devlet alır, zekatı halk birbiriyle paylaşır. Kimi görürsen tutup kaldıracaksın. Dünyada bunu kim yapıyor biliyor musunuz: Yahudiler. Bu yüzden sırtları hiç yere gelmiyor. Bir tane dilenen Yahudi göremezsin; hemen çevresini sararlar, örgütlenirler, ona iş bulurlar tamam. Ne olduğunu anlamadan birden adam orta halini zengine döner. Onurlarına dokunuyor adamların, bir Yahudi dilenecek olacak iş değil diyorlar. Bir de bize bak, Ortadoğu'ya bak, ümmete bak. Uydurulmuş dininiz 1400 yıldır dikiş tutmuyor, her tarafı döküldü.

İnfak edenler var, Rabb'imiz infaklarını kabul etmiyor:

Tevbe 54: "Yaptıkları infakın kabulüne engel olan tek şey; Allah'ı ve resulünü görmezden gelmeleri, namazı anlamsız görmeleri ve harcamalarını isteksiz yapmalıdır. Alma bunlardan" diyor. Biz bitmişiz ya vicdan kapanmış.

Bakara 267: "Ey müminler, kazandıklarınızın temizlerinden ve yerden sizin için çıkardığımız şeylerden infak edin. Gözünüzü kapamadan almayacaksınız kötü şeyleri vermeye kalkmayın". Gözünü kapatıp ancak öyle alacağın o çürümüş kokuşmuş yiyecekleri, o yırtık pırtık defolu, lekeli elbiseleri işime yaramıyor diye dağıtıyorsun ya, bozuk para cebini deliyor diye veriyorsun ya, evdeki artık yemeği bozulacak diye veriyorsun ya (yazık günah diye), Allah senin belanı versin emi!!!! Çöpe gidecek rızka merhamet ediyorsun da, kapı komşun aç ona acımıyorsun ha? O iş öyle olmaz. Adam olaydın biraz daha fazla pişirirdin, sıcak sıcak tertemiz tabakta götürürdün. Biraz çorba girsin garibin karnına be! İşte sosyalizm budur, İslam sosyalizmi. Aç adam yok, susuz adam yok.

"vebnissebil": yolun çocuğu. "Yol artık onun anası-babası olmuş kimseler için sadakayı alın."

Zekat ve namaz Adem nebiden son mümine kadar hep farz. Asr-ı Saadet'te (nebinin hayatta olduğu dönem) aç olur mu ya! Bir kadın gelecek, "ey Allah'ın resulü" diyecek, "kocam beni öldürecek"... Bu kadın 23 defa gelecek, nebi oralı olmayacak, sırt dönecek. Ona Rabb'i ne yapar biliyor musun? O bir kere âmâya sırt döndü başı belaya girdi zaten. Yemediği darbe kalmadı, laf kalmadı. Bazı şeylerin kendisinden çok caydırıcılığı etkilidir. Ne demek "benim canımı alacaklar"? Hadi öldür o zaman! Bu korku var ya; öldürecek olanı yaralamaya, yaralayacak olan tokat atmaya, tokat atacak olanı elini çekmeye iter. Caydırıcı güç.

"Kısasta sizin için hayat vardır" Allah'ım ölümde hayat mı olur ya? Kısas: öldüreni öldürmek. Tabii aile bakacak, devlet karışmaz. Bugün modern hukukun uyguladığı bir şey var: jüri. Ağır cezalara hakim karışmaz, jüri karar verir. Burada da çekirdek aile diyor ki: "Tamamınız karar verecek, affederseniz gene ceza alacak ama ölümünü kurtarırsınız" ve bir vaatte bulunuyor: "Ey maktulün ailesi: eğer siz o katilin kısasını durdurur, affederseniz şu ana kadar işlediğin tüm günahları da Ben affediyorum" diyen kim? Alemlerin Rabb'i Allah. Bu dini anlamadık biz.

Videoyu izlemek için tıklayınız.