''4 İNCİL'İN'' ASLINDA 1 İNCİL'İN 4 SURESİ OLDUĞUNA DAİR KUR'AN İLE KISSA KARŞILAŞTIRMASI

4 İncil

Bugün "4 İncil" ifadesinin kullanılarak, esasında 4 farklı İncil olduğuna ve bu eserlerin şu anda elde bulunamayan bir "kaynaktan" geldiğine dair iddialar ve algılar var. Bu konuda çeşitli teoriler ortaya konmuş. Halbuki Kur'an indiğinde bu "4 İncil"in kanonizasyonu tamamlanmış olup, Allah da Kur'an'da bu kitabın tasdik edildiğini söylemektedir (Al-i İmran 3, 48, 65, Maide 46, 47, 66, 68, 110, Araf 157, Tevbe 111, Fetih 29, Hadid 27).

O zaman bu kitap"lar"ın aslında bir kitabın "sureleri" olduğunu anlamamız gerekir. 4 İncil değil, 1 İncil'in 4 suresi... Aşağıda vereceğim ayet grupları ile İncil'deki kıssa anlatımları ve Kur'an'daki kıssa anlatımlarının benzerliği gözler önüne serilecektir.

İncil'de Muhammed'in ve Kur'an'ın müjdelendiği "Bağ Kiracıları Benzetmesi"nin 3 Sinoptik'in her birinde geçiş biçimi ile, Kur'an'da Musa nebinin 40 günlüğüne Tur dağına gidip israiloğullarının da buzağıya tapmasına dair kıssanın farklı surelerde geçiş biçimi karşılaştırılacaktır. Bu sayede Matta, Markos, Luka ve Yuhanna'nın farklı İnciller değil; aynı Bakara, Araf, Taha ve Nisa gibi "sureler" olduğunu göreceğiz.

İncil: "Bağ Kiracıları Benzetmesi"

Matta 21:33-46:

33-“Bir benzetme daha dinleyin: Toprak sahibi bir adam, bağ dikti, çevresini çitle çevirdi, üzüm sıkma çukuru kazdı, bir de bekçi kulesi yaptı. Sonra bağı bağcılara kiralayıp yolculuğa çıktı.

34-Bağbozumu yaklaşınca, üründen kendisine düşeni almaları için kölelerini bağcılara yolladı.

35-Bağcılar adamın kölelerini yakaladı, birini dövdü, birini öldürdü, ötekini de taşladı.

36-Bağ sahibi bu kez ilkinden daha çok sayıda köle yolladı. Bağcılar bunlara da aynı şeyi yaptılar.

37-Sonunda bağ sahibi, ‘Oğlumu sayarlar’ diyerek bağcılara onu yolladı.

38-“Ama bağcılar adamın oğlunu görünce birbirlerine, ‘Mirasçı bu; gelin, onu öldürüp mirasına konalım’ dediler.

39-Böylece onu yakaladılar, bağdan atıp öldürdüler.

40-Bu durumda bağın sahibi geldiği zaman bağcılara ne yapacak?”

41-İsa'ya şu karşılığı verdiler: “Bu korkunç adamları korkunç bir şekilde yok edecek; bağı da, ürününü kendisine zamanında verecek olan başka bağcılara kiralayacak.”

42-İsa onlara şunu sordu: “Kutsal Yazılar'da şu sözleri hiç okumadınız mı?

‘Yapıcıların reddettiği taş,

İşte köşenin baş taşı oldu.

Allah'ın işidir bu,

Gözümüzde harika bir iş!’

43-“Bu nedenle size şunu söyleyeyim, Allah'ın Egemenliği sizden alınacak ve bunun ürünlerini yetiştiren bir ulusa verilecek.

44-“Bu taşın üzerine düşen, paramparça olacak; taş da kimin üzerine düşerse, onu ezip toz edecek.”

45-Başkâhinler ve Ferisiler, İsa'nın anlattığı benzetmeleri duyunca bunları kendileri için söylediğini anladılar.

46-Onu tutuklamak istedilerse de, halkın tepkisinden korktular. Çünkü halk, onu nebi sayıyordu.

Markos 12:1-12:

1-İsa onlara benzetmelerle konuşmaya başladı. “Adamın biri bağ dikti, çevresini çitle çevirdi, üzüm sıkmak için bir çukur kazdı, bir de bekçi kulesi yaptı. Sonra bağı bağcılara kiralayıp yolculuğa çıktı.

2-Mevsimi gelince bağın ürününden payına düşeni almak üzere bağcılara bir köle yolladı.

3-Bağcılar köleyi yakalayıp dövdü ve eli boş gönderdi.

4-Bağ sahibi bu kez onlara başka bir köle yolladı. Onu da başından yaralayıp aşağıladılar.

5-Birini daha yolladı, onu öldürdüler. Daha birçok köle yolladı. Kimini dövüp kimini öldürdüler.

6-“Bağ sahibinin yanında tek kişi kaldı, o da sevgili oğluydu. ‘Oğlumu sayarlar’ diyerek bağcılara en son onu yolladı.

7-“Ama bağcılar birbirlerine, ‘Mirasçı budur, gelin onu öldürelim, miras bizim olur’ dediler.

8-Böylece onu yakaladılar, öldürüp bağdan dışarı attılar.

9-“Bu durumda bağın sahibi ne yapacak? Gelip bağcıları yok edecek, bağı da başkalarına verecek.

10-11-Şu Kutsal Yazı'yı okumadınız mı?

‘Yapıcıların reddettiği taş,

İşte köşenin baş taşı oldu.

Allah'ın işidir bu,

Gözümüzde harika bir iş!’ ”

12-İsa'nın bu benzetmede kendilerinden söz ettiğini anlayan Yahudi önderler onu tutuklamak istediler; ama halkın tepkisinden korktukları için onu bırakıp gittiler.

Luka 20:9-19

9-İsa sözüne devam ederek halka şu benzetmeyi anlattı: “Adamın biri bağ dikti, bunu bağcılara kiralayıp uzun süre yolculuğa çıktı.

10-Mevsimi gelince, bağın ürününden payına düşeni vermeleri için bağcılara bir köle yolladı. Ama bağcılar köleyi dövüp eli boş gönderdiler.

11-Bağ sahibi başka bir köle daha yolladı. Bağcılar onu da dövdüler, aşağılayıp eli boş gönderdiler.

12-Adam bir üçüncüsünü yolladı, bağcılar onu da yaralayıp kovdular.

13-“Bağın sahibi, ‘Ne yapacağım?’ dedi. ‘Sevgili oğlumu göndereyim. Belki onu sayarlar.’

14-“Ama bağcılar onu görünce aralarında şöyle konuştular: ‘Mirasçı budur; onu öldürelim de miras bize kalsın.’

15-Böylece, onu bağdan dışarı atıp öldürdüler.

“Bu durumda bağın sahibi onlara ne yapacak?

16-Gelip o bağcıları yok edecek, bağı da başkalarına verecek.”

Halk bunu duyunca, “Allah korusun!” dedi.

17-İsa gözlerinin içine bakarak şöyle dedi: “Öyleyse Kutsal Yazılar'daki şu sözün anlamı nedir?

‘Yapıcıların reddettiği taş,

İşte köşenin baş taşı oldu.’

18-O taşın üzerine düşen herkes paramparça olacak, taş da kimin üzerine düşerse onu ezip toz edecek.”

19-İsa'nın bu benzetmeyi kendilerine karşı anlattığını farkeden din bilginleriyle başkâhinler onu o anda yakalamak istediler, ama halkın tepkisinden korktular.

Kur'an: "Musa'nın 40 Günlüğüne Tur'a Gidişi ve Altın Buzağı"

A’raf 142-155:

142-Mûsa ile otuz gece için vaatleştik. Ve bunu, bir on ekleyerek tamamladık. Böylece Rabb'inin belirlediği süre kırk geceye ulaştı. Mûsa, kardeşi Hârun'a dedi ki: "Toplumum içinde benim yerime sen geç, barışçı ol, bozguncuların yolunu izleme!"

143-Mûsa, bizimle sözleştiği yere gelip Rabb'i de kendisiyle konuşunca şöyle yakardı: "Rabbi'm, göster bana Kendi'ni, göreyim Sen'i!" Dedi: "Asla göremezsin Ben'i! Ama şu dağa bak! Eğer o yerinde durabilirse, sen de Ben'i göreceksin!" Rabb'i, dağa tecelli edince onu parça parça etti. Ve Mûsa baygın vaziyette yere yığıldı. Kendine gelince şöyle yakardı: "Tespih ederim Sen'i. Tövbe edip Sana yöneldim! İman edenlerin ilkiyim ben."

144-Allah buyurdu: "Ey Mûsa! Ben, gönderdiğim vahiylerle, konuşmamla seni seçip yücelttim. Sana verdiğimi al ve şükredenlerden ol!"

145-Biz Mûsa için levhalarda her şeyi yazdık: Öğüt olarak, her şeyin ayrıntısı olarak. "Kuvvetle tut bunları ve emret toplumuna da onları en güzel şekliyle tutsunlar. Sapıklar yurdunu göstereceğim size."

146-Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları ayetlerimden uzak tutacağım: Onlar hangi ayeti görseler ona güvenmezler. Doğruya varan yolu görseler, onu yol edinmezler. Ama azgınlık yolunu görseler onu yol edinirler. Bu böyledir. Çünkü onlar ayetlerimizi yalanladılar ve onlara karşı kayıtsız kaldılar.

147-Ayetlerimizi ve âhirete varılacağını yalan sayanların tüm yaptıkları boşa gitmiştir. Bulacakları karşılık, yapıp ürettiklerinden başkası olmayacaktır.

148-Mûsa'nın kavmi, onun Allah'la konuşmaya gidişinden sonra, süs eşyalarından oluşmuş, böğürebilen bir buzağı heykelini ilah edinmişti. Görmediler mi ki, o onlarla ne konuşabiliyor ne de kendilerine yol gösterebiliyor? Onu benimsediler ve zalimler haline geldiler.

149-Başları avuçları arasına düşürülüp de sapmış olduklarını fark ettiklerinde şöyle yakardılar: "Rabb'imiz bize merhamet etmez, bizi affetmezse mutlaka hüsrana düşenlerden olacağız."

150-Mûsa, kızgın ve üzgün bir halde kavmine döndüğünde şöyle dedi: "Benden sonra arkamdan ne kötü şeyler yaptınız! Rabb'inizin emrini bekleyemediniz mi?" Levhaları yere attı, kardeşinin başını tuttu, kendisine doğru çekiyordu. Kardeşi dedi ki: "Ey anamın oğlu! Bu topluluk beni horlayıp hırpaladı. Nerdeyse canımı alıyorlardı. Bir de sen düşmanları bana güldürme. Beni şu zalim toplulukla bir tutma."

151-Mûsa şöyle yakardı: "Rabb'im! Bana ve kardeşime mağfiret et. Rahmetine sok bizi. Sen, rahmet edenlerin en merhametlisisin."

152-Buzağıyı ilah edinenler var ya, yakında onlara Rab'lerinden bir öfke ve dünya hayatında bir zillet ulaşacaktır. İftiracıları böyle cezalandırırız biz!

153-Günahlar işledikten sonra tövbe ile iman edenlere gelince, o tövbe ve imandan sonra Allah çok örtücü, çok merhametli olacaktır.

154-Öfke, Mûsa'yı rahat bırakınca, levhaları aldı. Onlardaki yazıda, yalnız Rab'leri karşısında ürperenler için bir rahmet ve bir kılavuz vardı.

155-Mûsa, bizimle buluşma vakti için toplumundan yetmiş adam seçti. O şiddetli sarsıntı/korkunç titreşim onları yakalayınca Mûsa şöyle dedi: "Rabb'im, dileseydin, onları da beni de daha önce helâk ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin yaptıkları yüzünden bizi helâk mı edeceksin? Bu iş senin sınavından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini şaşırtır, dilediğine yol gösterirsin. Sen bizim Velî'mizsin! O halde ört bizi, acı bize! Sen örtenlerin en hayırlısısın!"

Taha 83-99:

83-Seni toplumundan çabucak uzaklaştıran neydi, ey Mûsa?

84-Dedi: "Onlar, benim eserim üzerindeler. Ben Sana gelmede acele davrandım ki, benden hoşnut olasın, ey Rabb'im!"

85-Buyurdu: "Biz senden sonra toplumunu tam bir biçimde sınadık. Sâmirî onları saptırdı."

86-Bunun üzerine Mûsa, öfkeli ve ümidi kırık bir halde kavmine döndü. Dedi: "Ey toplumum! Rabb'iniz size güzel bir vaatte bulunmadı mı? Süre mi size uzun geldi yoksa Rabb'inizden üzerinize bir gazabın inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz söze ters davrandınız?"

87-Dediler ki: "Biz sana kendi irademizle/malımızla karşı çıkmadık. Olay şu: Bize o topluluğun süs eşyalarından bazıları yükletilmişti, onları kaldırıp attık; aynı şekilde Sâmirî de attı."

88-Sâmirî onlar için, böğürmesi olan bir buzağı heykeli çıkardı. Dediler ki: "Bu, hem sizin hem de Mûsa'nın tanrısıdır. Ama Mûsa unuttu."

89-Görmüyorlar mı ki; o buzağı onlara bir sözü geri çeviremiyor; kendilerine bir zarar veremiyor, bir yarar sağlayamıyor.

90-Yemin olsun, Hârun daha önce onlara şunu söylemişti: "Ey kavmim, siz bununla sınandınız. Sizin Rabb'iniz o Rahman'dır. Artık bana uyun, emrime itaat edin!"

91-Onlar şöyle demişlerdi: "Mûsa bize dönünceye kadar ona tapıcılar olmakta devam edeceğiz."

92-Mûsa dedi: "Ey Hârun, onların saptıklarını gördüğün zaman seni ne engelledi de,

93-Benim ardım sıra gelmedin. Emrime isyan mı ettin?"

94-Hârun dedi: "Ey anamın oğlu! Sakalımı, başımı tutma! Ben senin şöyle diyeceğinden korkmuştum: "israiloğulları arasına ayrılık soktun, sözüme bağlı kalmadın!"

95-Mûsa dedi: "Senin derdin neydi, ey Sâmirî?"

96-Sâmirî dedi: "Onların görmediklerini gördüm. Resulün izinden bir avuç avuçladım da onu attım. Nefsim bana böylesini hoş gösterdi."

97-Mûsa dedi: "Defol, çünkü sen, hayatın boyunca "Bana dokunmayın!" diyeceksin! Ve senin için asla kurtulamayacağın bir hesap zamanı da var. O başını bekleyip durduğun tanrına bir bak! Onu kesinlikle yakacağız, sonra da un-ufak edip denize dökeceğiz."

98-Gerçek olan şu ki, sizin İlah'ınız kendisinden başka hiçbir tanrı olmayan Allah'tır. O, ilim bakımından her şeyi çepeçevre kuşatmıştır.

99-İşte böylece, geçip gitmişlerin haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Biz sana katımızdan da bir Zikir vermişizdir.

Bakara 51-54:

51-Ve Mûsa ile kırk gece için sözleşmiştik de siz bunun ardından buzağıyı tanrı edinmiştiniz. Zulme sapmıştınız siz.

52-Belki şükredersiniz diye bunun ardından da sizi affetmiştik..

53-İyiye ve güzele yol bulursunuz ümidiyle Mûsa'ya Kitap'ı ve furkanı/hakla bâtılı ayıran mesajı vermiştik.

54-Hani, Mûsa, toplumuna demişti ki: "Ey toplumum, buzağıyı tanrı edinmenizle öz benliklerinize zulmettiniz. Hadi, yaratıcınıza, Bâri'inize tövbe edin; egolarınızı öldürün. Böyle yapmanız Yaratıcı'nız katında sizin için daha iyidir; O sizin tövbelerinizi kabul eder. Hiç kuşkusuz O, evet O, tövbeleri çok kabul edendir, rahmeti sonsuz olandır."

Nisa 153:

Ehl-i Kitap ister ki onlara gökten bir kitap indiresin. Musa'dan bunun daha büyüğünü istemişler ve "Bize Allah'ı apaçık göstersene." demişlerdi. Yanlış yapmalarından ötürü onları yıldırımlar çarpmıştı. Sonra onlara onca mucize gelmiş ama yine de o buzağıya sarılmışlardı. Daha sonra onları bu suçlarından dolayı da affetmiş ve Musa'ya apaçık destek vermiştik.