KADER VE KADERCİLİK
KADER, YAZI, ALINYAZISI, "KADERİMDE VARMIŞ", "EZELDE YAZILMIŞ", "KAHPE KADER" BLA BLA BLA...
BU İNANIŞ VE GETİRDİĞİ İFADELER ZAN VE SAÇMALIKTAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİL:
En'am 148: "Allah'a ortak koşanlar şöyle diyecekler: 'Allah isteseydi ne biz müşrik olurduk ne de atalarımız, hiçbir şeyi de haram yapmazdık.' Onlardan öncekiler de azabımı tadıncaya kadar böyle yalanlamışlardı. De ki: 'Yanınızda önümüze çıkaracağınız bir ilminiz var mı? Zandan başka bir şeye uymuyorsunuz, sadece saçmalıyorsunuz."
Nahl 35: "Ve Allah'a ortak koşanlar şöyle dediler: 'Eğer Allah isteseydi ne biz ne de atalarımız O'nun peşi sıra bir şeye kulluk etmezdik. O'nun haram kıldıklarının peşi sıra hiçbir şeyi de haram kılmazdık.' Onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı. Elçilere düşen apaçık bir tebliğden başkası değildir.
Yasin 47: "Onlara 'Allah'ın verdiği rızıklardan dağıtın' dendiğinde gerçeği örtenler iman edenlere şöyle derler: 'Allah'ın dilediği takdirde yedirip doyuracağı kişiyi biz mi doyuracağız? Siz açık bir sapıklık içindesiniz."
KADERCİLİK İBLİSLE BAŞLAR, İLK "KADERCİ" İBLİSTİR:
Hicr 39-40: "iblis dedi ki: 'Rabb'im beni azdırmana karşılık yeryüzünde onlar için süslemeler yapacağım ve onların tümünü kesinlikle azdıracağım, içlerinden riyaya sapmamış samimi kulların müstesna."
Araf 16-17: "iblis dedi ki: 'beni azdırmana karşılık onlar için Sen'in dosdoğru yolun üzerine oturacağım. Sonra onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından musallat olacağım. Birçoklarını şükreder bulamayacaksın."
BAŞIMIZA GELEN MUSİBETLER YİNE BİZDEN KAYNAKLI:
Al-i İmran 165: "Size, başkalarına iki katını dokundurduğumuz bir musibet dokununca 'Bu da nereden' mi diyorsunuz? De ki 'O sizin nefsinizdendir.' Allah her şeye Kadir'dir"
Şura 30: "Size gelip dokunan her musibet, ellerinizin kazandığı yüzündendir. O birçoğunu da affediyor."
BU MUSİBETLER, OLAYLAR, İYİLİKLER, GÜZELLİKLER EZELDE DEĞİL, KENDİLERİ YARATILMADAN ÖNCE YAZILIYOR!!!
Hadid 22: "Yeryüzünde ve nefslerinizde isabet eden hiçbir musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce bir kitapta yazılmamış olsun. Bu, Allah'a çok kolaydır."
Araf 156: "Rabb'imiz bize dünyada da güzellik yaz, ahirette de... Kesinlikle biz Sana yöneldik. Dedi ki: 'Azabımı dilediğime isabet ettiririm. Rahmetime gelince, o her şeyi kuşatmıştır. Ben onu sakınanlara, zekat verenlere ve ayetlerimize güvenenlere yazacağım.'"
Kaf 17-18: "Sağında solunda oturmuş iki görevli kayıt yapmaktadır. Bir söz sarfetmeye dursun yanındaki gözcü hemen zaptediverir."
MADEM HER ŞEY KADER, NİYE SINAVDAYIZ? YAPTIKLARIMIZIN KARŞILIĞI NE OLACAK?
Ahkaf 19: "Herkesin yaptıkları işlere göre alacağı dereceler vardır. Bu, yaptıklarının tam karşılığını vermek içindir. Kimseye haksızlık yapılmayacaktır."
BU DERECELER NE?
Secde 19: "İman eden-güvenen ve ıslah edici-düzene uygun-uyumlu iş yapanlara gelince, onlar için, yaptıklarına karşılık olarak barınacakları cennet konakları vardır."
Tur 19: "Yaptıklarınıza karşılık afiyetle yiyip için."
Murselat 43: "Yaptıklarınıza karşılık afiyetle yiyip için."
Araf 43: "Şöyle seslenilir: 'İşte size, yaptıklarınıza karşılık mirasçı kılındığınız Cennet!'"
Zuhruf 72: "İşte size, yapıp ettiklerinize karşılık mirasçı kılındığınız cennet!"
Nahl 32: "Melekler, canlarını temiz insanlar olarak aldıklarına şöyle derler: "Selam size, yapıp ettiklerinize karşılık olarak girin cennete!"
İMAN ETMEYEN, DÜZENE UYGUN İŞ YAPMAYAN DİĞERLERİ?
Secde 14: "Yaptıklarınıza karşılık uzun süreli azabı tadın."
Araf 39: "Kazandıklarınıza karşılık azabı tadın"
Araf 53: "Onlar, onun tevilinden başkasını mı bekliyorlar? Tevilinin geldiği gün, evvelce onu unutmuş olanlar şöyle diyeceklerdir: 'Rabbimizin elçileri gerçeğin kendisini getirmişlerdi. Şimdi bize şefaat edecek kimseler var mı ki şefaat etsinler? Ya da geri gönderilsek de yapıp ettiğimiz işlerden başkasını yapsak olmaz mı?' Onlar kendilerine yazık etmiş kimselerdir. Uydurdukları şeyler de kaybolmuş olacaktır."
Secde 12: "Günahkarları, Rablerinin huzurunda başlarını eğmiş olarak şöyle derken bir görsen: "Rabb'imiz; gördük, duyduk, geri gönder bizi ki ıslah edici, düzene uygun iyi iş yapalım. Artık kesin olarak inanıyoruz."
En'am 27: "Ah bir görsen, ateşin başında durdurulup da şöyle dediklerini: 'Ne olurdu, geri gönderilsek, Rabb'imizin ayetlerini yalanlamasak ve müminlerden oluversek.'"
Müminun 99: "Sonunda onlardan birine ölüm geldiğinde şöyle der: 'Rabb'im, beni geri döndürün;'"
İbrahim 44: "O gün, zalimler şöyle derler: 'Ey Rabb'imiz! Bizi yakın bir süreye kadar geri bırak da çağrına cevap verip elçilere uyalım.' Daha önce siz, kendiniz için çöküş ve bitiş yoktur diye yemin etmediniz mi?"
KADER KELİMESİ KUR'AN'DA GEÇER, ALLAH'IN "EL KADÎR" İSMİ DE VAR. PEKİ "KADER" GERÇEKTE NE DEMEK?
KELİMENİN KÖKÜ "KIDR". KIDR "KAZAN" DEMEKTİR. GEÇTİĞİ YER:
Sebe 13: "Ya'melûne lehu mâ yeşâu min mehâribe vetemâśile vecifânin kelcevâbi 'veK̇UDURİN' râsiyât i'melû âle dâvude şukrâ vekalîlun min 'ibâdiye-şşekûr" (Süleyman ne isterse onu yapıyorlardı; değerli meskenler, büyük havuzlara benzer çanaklar ve sabit 'KAZANLAR' yaparlardı. Ey Davut ailesi! Şükredin! Kullarımdan şükredenler pek azdır.)
AYNI KÖKTEN TÜREVLER > "KARD": "MALZEME ÖLÇÜLERİ" DEMEK,
"KADER": PİŞİRME SÜRESİ, PİŞİRME ÖLÇÜSÜ ANLAMINDADIR. BURADAN "ÖLÇÜ" ŞEKLİNDE BİR KULLANIMA KAVUŞMUŞTUR.
KADER, "ÖLÇÜ" DEMEKTİR. TÜRKÇE'DE KULLANDIĞIMIZ "KADAR, MİKTAR, TAKDİR, MUKTEDİR" KELİMELERİ BURADANDIR. BİR ŞEYİN ÖLÇÜSÜNÜ, MİKTARINI ÖĞRENMEK İÇİN "NE KADAR" DİYE SORARIZ.
132 YERDE GEÇER. BAZILARI ŞÖYLE:
Ahzab 38: "... vekâne emrullahi K̇ADERAN MAK̇DÛRÂ" (Allah'ın ölçüsü tam belirlenmiş bir ölçüdür.)
Murselat 23: FeK̇ADERNÂ feni'me-lK̇ÂDİRÛN" (Bir ölçüyle yaptık. Ne güzel ölçü koyanlarız.)
Ra'd 17: "Enzele mine-ssemâ-i mâen fesâlet evdiyetun biK̇ADERİHÂ..." (Gökten su indirdi. Dereler kendi ölçüsünce çağlayıp aktı.)
Hicr 21: "Ve-in min şey-in illâ 'indenâ ̇hazâ-inuhu vemâ nunezziluhu illâ biK̇ADERİN ma'lûm" (Hiçbir şey yoktur ki, hazineleri Biz'im yanımızda olmasın. Ve Biz onu ancak belirli bir ölçüde indiririz.)
Kamer 49: "İnnâ kulle şey-in ̇haleknâhu biK̇ADER" (Biz yarattığımız her şeyi bir ölçüye göre yaratırız.)
Şura 27: "Velev besatAllâhu-rrizka li'ibâdihi lebeġav fî-larḋi velâkin yunezzilu biK̇ADERİN mâ yeşâ/ innehu bi'ibâdihi ḣabîrun basîr" (Allah, rızkı kullarının önüne serseydi yeryüzünde taşkınlık ederlerdi. Ancak O, rızkı kullarına kendi tercih ettiği ölçüde indirir. O, Habîr'dir, her şeyden haberdardır; Basîr'dir, her şeyi görendir.)
Müminun 18: "Veenzelnâ mines-ssemâi mâen biK̇ADERİN feeskennâhu fî-l arḋ ve-innâ 'alâ żehâbin bihi leK̇ÂDİRÛN" (Gökten belli ölçüde su indirdik ve yerin içine yerleştirdik. O suyu yürütmenin ölçüsünü de koyduk.)
Kadir 1-3: "Kesinlikle biz onu Kadir / Takdir Gecesi'nde indirdik. Kadir Gecesi'ne sen nasıl ulaşacaksın, daha önce bundan haberin yoktu. Öyle bir gece ki o Kadir / Takdir gecesi, bin aydan daha hayırlı."
"EL KADÎR" ESMASI, ALLAH'IN HER ŞEYE KADİR OLMASI DEMEK HER ŞEY ÜZERİNDE "ÖLÇÜ SAHİBİ" OLMASI, HER ŞEYE "GÜÇ YETİRMESİ" DEMEKTİR. BU GÜÇ SONSUZ, AMA KONTROLLÜ VE ÖLÇÜYLE KULLANILAN BİR GÜÇ.
Müminun 95: "Biz, onları tehdit ettiğimiz şeyi sana göstermeye elbette kadiriz"
Bakara 20: "O şimşek, gözlerini söküp çıkaracak gibi olur. Ne zaman önlerini aydınlatsa yürürler, gözlerini kamaştırınca da kalakalırlar. Allah cezalandırmayı tercih etseydi onları tümüyle kör ve sağır ederdi. Şüphesiz ki Allah her şeye bir ölçü koyandır."
Kamer 42: "Ayetlerimizin tümünü yalanladılar da Biz de onları Aziz, Muktedir olan yakalar gibi yakaladık."
BAŞTA SÜNNİLİK OLMAK ÜZERE MEZHEPLERDE, TASAVVUFTA, GEÇMİŞTE MEKKE MÜŞRİKLERİNİN İNANCINDA VE DÜNYADAKİ DİĞER ÇEŞİTLİ İSLAM DIŞI DİNLERDE KRİTİK BİR İMAN MESELESİ OLAN KADERCİLİK; ALLAH'A ZALİM DEMENİN BİR YOLU, ZULMEDEN BİR TANRI VARSAYIMI VE KABULLERİNE GİRMEKTEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR. BU SIKINTILI ANLAYIŞ, VİCDANLARDA KABUL GÖRMEKTE ZORLANMIŞ, GÜNÜMÜZDE KÖTÜLÜK PROBLEMİ TARTIŞMALARINDA İNSANLARIN İNANÇLARINA SON DERECE OLUMSUZ ETKİLERDE BULUNMUŞ, BU SEBEPLE ATEİZM, DEİZM, AGNOSTİSİZM GİBİ DİNLERİN YÜKSELMESİNE SEBEBİYET VERMİŞTİR.
HALBUKİ BU ANLAYIŞ İSLAM'A VE KUR'AN'A TABAN TABANA TERSTİR. ALLAH KULLARINA ZULMETMEDİĞİNİ AYETLERİNDE DEFALARCA SÖYLEMİŞTİR.
Al-i İmran 108: "Allah kimseye zulmetmek istemez.."
Yunus 44: "Allah kimseye zulmetmez."
Nisa 40: "Allah kimseye zerre kadar zulmetmez."
Zilzal 7-8: "Kim zerre hayır işlerse... Kim zerre şer işlerse..."
Kehf 29: "Dileyen iman etsin, dileyen küfretsin."
Ahkaf 19: "Herkesin yaptıklarına karşılık dereceleri vardır. Bu yaptıklarınızın tam karşılığını vermek içindir. Kimseye zulmedilmeyecektir."
En'am 131: "Rabb'in, halkı habersiz bir haldeyken kentleri helak edici değildir."
Hud 117: "Yoksa senin Rabb'in kurulu düzeni koruyan bir halkı varken zulmedip o kentleri işe yaramaz hale getirecek değildir."
Mümin 17: "O gün herkese kazandığının karşılığı verilir. O gün haksızlık olmaz. Allah hesabı çabuk görür."
Zuhruf 76: "Biz onlara zulmetmedik, onlar zalimlerin ta kendileriydi"
Al-i İmran 182, Enfal 51: "Bu kendi ellerinizin üretip önden gönderdiği yüzündendir. Allah kullara asla zulmedici değildir."
Hac 10: "İşte bu, iki elinin önden gönderdiğidir. Şu bir gerçek ki Allah kullara asla zulmedici değildir."
Fussilet 46: "Salih amel yapan kendi için yapar. Kötülük yapan da kendi aleyhine yapar. Senin Rabb'in kullarına zulmetmez."
Kaf 29: "Ben'im huzurumda söz değiştirilmez ve Ben kullara asla zulmetmem."
KUR'AN-I KERİM AÇIK BİR ŞEKİLDE BU GİBİ YALAN VE BATIL İNANIŞLARA KAPILIP, ONLARI DOĞRU KABUL EDİP ALLAH'A İFTİRA EDENLERİN EN BÜYÜK ZALİMLER OLDUĞUNU SÖYLEMEKTEDİR:
Hud 18, Kehf 15, Saf 7, En'am 144, Al-i İmran 94: "Yalan düzerek Allah'a iftira edenden daha zalim kim vardır?"
En'am 21, Araf 37, Yunus 17: "Yalan düzerek Allah'a iftira eden, yahut O'nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kim vardır?"
Ankebut 68: "Yalan düzüp Allah'a iftira eden, yahut kendisine geldiği zaman hakkı yalanlayandan daha zalim kim vardır?"
0 Comments
Yorum Gönder