EHLİ KİTABIN İHTİLAFLARI, KUR’AN’IN VAHİY DIŞI YAHUDİ-HRİSTİYAN KAYNAKLARLA İLİŞKİSİ
Önceki yazılarda Kur'an’ın kendini açıklama sistemi ve Tevrat-İncil ile nesh-tasdik ilişkisine değinmiştik. Bu yazımızda da Ehli Kitap’ın tartışmalarına ve iddialarına Kur'an'ın açıklık getirmesi, cevaplar vermesi ve Ehli Kitab'ın elindeki vahiy dışı kaynaklarla Kur'an’ın ilişkisini inceleyeceğiz.
Bu konunun muhkemi:
Neml 76: Bu Kur’an; İsrailoğulları’na, hakkında ihtilafa düştüklerinin birçoğunu anlatıyor.
Tespit ettiğimiz bazı müteşabihler:
Nahl 64: Biz, sana Kitap’ı, hakkında ayrılığa düştükleri şeyleri, kendilerine beyan etmen ve iman eden bir toplum için yol gösterici ve rahmet olmasından başka bir şey için indirmedik.
Şura 10: Bir şey hakkında anlaşmazlığa düşerseniz, artık onun hükmü Allah'a aittir. İşte o Allah, benim Rabb'imdir. O'na tevekkül ettim ve O'na yöneldim.
Kendilerine kitap verilenlerin ihtilafa düşmeleri üzerine bazı ayetler:
Bakara 213: İnsanlar bir tek ümmetti. Allah; onlara, haber verici ve uyarıcı nebiler gönderdi. Anlaşmazlığa düştükleri konularda aralarında Hakk ile hükmetmeleri için onlarla beraber Kitap indirdi. Kitap verilenler, kendilerine apaçık kanıtlar gelmesine rağmen, aralarındaki ihtiras nedeniyle onda anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah, iman edenleri Kendi izni ile onların üzerinde ayrılığa düştükleri gerçeğe iletti. Zira Allah, hak edeni doğru yola iletir.
Bakara 253: İşte o elçiler ki her birine farklı fazlalıklarda bulunduk. Allah, onların kimisi ile konuşmuş, kimisinin de derecelerini yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa'ya beyyineler verdik ve onu Kutsal Ruh ile destekledik. Allah dileseydi, onlardan sonra gelenler, bunca açık kanıttan sonra birbirleriyle savaşmazlardı. Yalnız onlar ihtilafa düştüler; onlardan kimisi iman etti, yine onlardan kimisi de küfür etti. Eğer Allah dileseydi birbirleriyle savaşmazlardı. Ancak, Allah neyi dilerse onu yapar.
Al-i İmran 19: Kesinlikle, Allah katında din, İslam'dır. Kitap verilenler, kendilerine bilgi geldikten sonra ihtirasları nedeniyle ihtilafa düştüler. Kim, Allah'ın ayetlerini kabul etmezse bilsin ki, kesinlikle Allah, Hesabı Çabuk Gören'dir.
Al-i İmran 55: Hani, Allah, İsa'ya: "Ey İsa! Seni öldürecek olan, seni Bana yükseltecek olan, seni kafirlerden arındıracak olan ve sana tabi olanları da Kıyamet Günü'ne kadar küfredenlerden üstün tutacak olan Ben'im. Sonra dönüşünüz yalnız Bana olacak; anlaşmazlığa düştüğünüz konular hakkında hükmü Ben vereceğim." dedi.
Al-i İmran 105: Kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, ayrılığa düşüp parçalanan kimseler gibi olmayın. Onlar için büyük bir azap vardır.
Casiye 17: Onlara, buyruklardan, apaçık, açıklayıcı bilgiler verdik. Sonra onlar, kendilerine ilim geldikten sonra hırslarına kapılarak ayrılığa düştüler. Rabbin, ayrılığa düştükleri konularda Kıyamet Günü hüküm verecektir.
Zuhruf 63-65: İsa, apaçık beyyinelerle geldiği zaman: "Ben size Hikmeti getirdim. Hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeylerin bir kısmını size açıklamak için geldim. O halde Allah sakının ve bana itaat edin." dedi. Allah, benim de sizin de Rabb'inizdir. Öyleyse O'na kulluk edin! Bu, dosdoğru yoldur. Sonra gruplar kendi aralarında anlaşmazlığa düştüler. Artık acı veren günün azabından dolayı zalimlerin vay haline!
Tartışmalar gerek yahudilerin birbiri arasında, gerek yahudi ve hıristiyanların arasında, gerek daha sonra Müslümanlar ile Ehli Kitap arasında sıkça olmuştur. Ancak burada öne çıkan bazı vahiy dışı metinler var. Bunların başlıcaları İsrailoğullarının ikinci kaynak addettiği, sünnilerin hadis metinlerine denk olan ve hatta onlara kaynaklık eden, sözlü geleneğin yazıya dökülmüş hali Talmud ile; sünni gelenekte tefsir külliyatına denk olan Midraş metinleridir. Bunların yanında yahudi ve hristiyanların yazdığı vahiy dışı geniş bir dini yazın mevcuttur. Bu metinlerde yer alan bazı iddialara Kur’an cevap verir.
Talmud
Talmud (תלמוד) kelimesi öğrenmek anlamına gelen “lamad” kökünden gelir. Rabbinik yahudiliğin Tevrat’tan sonraki kaynağı olarak addedilir, sözlü geleneğin bir ürünüdür ve “sözlü Tora” olarak kabul edilir. 3-8. yüzyıllar arasında derlenip kaleme alınmıştır. Mişna ve Gemara olarak 2 bölümden oluşur. Tora Şebealpe adıyla, daha sonraları Mişna ismiyle yazılı hale getirilmiştir. Mişna temel olarak Musevi ceza hukuku olarak tanımlanabilir daha sonraları hahamlarca Mişna'nın daha derinlemesine açıklamaları yapılmış ve buna Gemara adı verilmiştir. Esasen Talmud; yahudi rabbilerin tartışmalarını, yahudi felsefesini, rivayetleri ve Tevrat yorumlarını konu alır. Talmud’un 2 versiyonu vardır; birincisi Irak’ta kaleme alınmış Babil Talmudu ve Filistin’de kaleme alınmış Yeruşalim (Kudüs) Talmudu’dur. Talmud’un dili Aramca’dır.
Midraş
Sünnilikteki tefsir külliyatına denk düşen Midraş (מִדְרָשׁ) Türkçe’ye de geçmiş olan “ders” kelimesiyle kökteştir. Çalışma, ders demektir. Tevrat’ın tefsirleridir. Çoğunlukla 5. yy’dan itibaren ortaçağ boyunca kaleme alınmıştır. Tefsirleri barındırdığı gibi, Tevrat’ta olmayıp geleneğin sözlü olarak devam ettiregeldiği bazı kıssa anlatımlarını da içinde barındırır. Bunlardan ilk akla gelen Kur’an’da da okuduğumuz İbrahim nebinin babasının toplumunda verdiği tevhid mücadelesi ve sonucunda ateşe atılmasıdır. İlerleyen kısımda buna değineceğiz.
Vahiy Dışı Metinler ve Kur’an
Genellikle Tevrat & İncil ile ilgili söylenegelen -özellikle “muheymin” kavramının arkasına sığınılarak iddia edilen- Kur’an’ın “düzeltici ve doğrulayıcı” olduğu; doğrusunu doğrulayıp yanlışını düzeltici olduğu şeklinde belirtilen Kur’an’ın bu analitikliği esasen Talmud & Midraş vd metinler için geçerlidir, Tevrat ve İncil metinleri için değildir. Tevrat ve İncil A’dan Z’ye Kur’an tarafından onaylanmaktadır; ancak Talmud, Midraş, Mişna, Halakha, Kabbala, Piyut gibi metinlerde Kur’an birtakım iddialara cevaplar verir. Bunların hepsine değinmeyeceğiz, yazıyı uzatmamak adına birkaç örnek ile sınırlayıp en çok öne çıkan iddiaları inceleyeceğiz.
Cehennemde Kalış Süresi
Bakara 80-81: “Ateş bize, sayılı birkaç gün dışında dokunmaz!” derler. De ki: “Allah katından söz mü aldınız? Eğer öyleyse Allah sözünden dönmez. Yoksa Allah’ın adını kullanarak bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?” Hayır! Kim kötülük yapar da kötülük kendisini kuşatırsa, onlar Cehennem ashabıdır ve onlar, orada kalıcıdırlar.
Al-i İmran 24: "Sayılı birkaç gün dışında, ateş bize asla dokunmaz!" dedikleri için böyle yapıyorlar. Bu iftiraları, dinleri konusunda kendilerini aldatmıştır.
Yahudilerin bu iddiaları şuna dayanır:
Babil Talmudu Shabbat 33b: "İlahi Bir Ses çıktı ve onlara dedi ki: 'Dünyamı yıkmak için mi mağaradan çıktınız? Mağaranıza dönün.' Tekrar oraya gittiler ve 12 ay boyunca orada oturdular. Dediler ki: 'Kötülerin Cehennem'deki yargısı 12 ay sürer. Bu süre içinde günahları kesinlikle telafi edilmiş oldu'."
"Kim, bir cana karşılık olmaksızın veya yeryüzünde bozgunculuk yapmamış birini öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir…”
Maide 32: Bundan dolayı İsrailoğulları'na yazdık: "Kim, bir cana karşılık olmaksızın veya yeryüzünde bozgunculuk yapmamış birini öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de onu yaşatırsa, bütün insanları yaşatmış gibi olur." Resullerimiz onlara kanıtlayıcı açık bilgilerle geldiği halde onların çoğu bundan sonra da yeryüzünde israf etmektedirler.
Ayette “İsrailoğulları’na yazdık” der; Maide 45’teki gibi “Orada / Tevrat’ta yazdık” demez ve Tevrat’ta da bu ifade yer almaz. Ama Rabb’imiz bunu nerede yazmıştır Tevrat’ta değilse? Bir derinleşelim; birkaç ayet öncesinden alalım:
Maide 27-32:
Onlara Âdem'in iki oğlunun haberini de gerçek olarak oku. Hani, ikisi birer kurban sunmuşlardı da birinden kabul edilmişti, ötekinden kabul edilmemişti. "Seni mutlaka öldüreceğim." dedi. Öteki: "Allah sadece sakınanlardan kabul eder." dedi. Beni öldürmek için elini bana uzatırsan, ben seni öldürmek için elimi sana uzatmayacağım. Şu bir gerçek ki, ben, âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım." “Ben istiyorum ki, sen benim günahımı da senin günahını da yüklenip ateş ashabından olasın. İşte budur zalimlerin cezası!" Nihayet nefsi onu kardeşini öldürmeye ısındırdı, o da onu öldürdü. Böylece hüsrana uğramışlardan oldu. Derken, Allah, kardeşinin cesedini nasıl saklayacağını ona göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. O dedi ki: "Vay be! Şu karga kadar bile olamıyor muyum ki, kardeşimin cesedini saklayayım." Bu arada, pişmanlık duyanlardan olmuştu. Bundan dolayı İsrailoğulları'na yazdık: "Kim, bir cana karşılık olmaksızın veya yeryüzünde bozgunculuk yapmamış birini öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de onu yaşatırsa, bütün insanları yaşatmış gibi olur." Resullerimiz onlara kanıtlayıcı açık bilgilerle geldiği halde onların çoğu bundan sonra da yeryüzünde israf etmektedirler.
Söz konusu ayet Habil-Kayin kıssasının akabinde geliyor. Peki nereden bağlanıyor buraya?
Tekvin 4:10: Allah, “Ne yaptın?” dedi, “Kardeşinin kan(lar)ı topraktan bana sesleniyor.
Allah’ın Kayin’e sorduğu bu soru üzerine yahudi rabbiler Talmud’da şöyle tespit ve yorumlarda bulunuyor:
Babil Talmudu Sanhedrin 37a:12-13: Kardeşini öldüren Kayin ile ilgili şöyle yazıldığını buluyoruz: “Kardeşinin kanları bana sesleniyor.” Bu ayet “kardeşinin kanı” şeklinde tekil değil; “kardeşinin kanları” şeklinde çoğul kullanımla geçer. Bu da gösteriyor ki hem kardeşinin kanı, hem de kardeşinin soyu/zürriyeti Kayin’e atfediliyor. Mişna, bu yoruma alternatif olarak “kardeşinin kanları” kalıbının çoğul şekilde yazımının, onun kanının tek bir yerde toplandığını değil, ağaçlara ve taşlara sıçradığını kastettiğini not eder. Bu yüzden Adem; Yahudi halkından bir canı yok eden, yani bir yahudiyi öldüren herkesi ayetin tüm dünyayı yok etmekle suçladığını, kendisinin tek bir kişi olduğu ve tüm dünya nüfusunun ondan geldiğini size öğretmek için tek başına yaratıldı. Ve bunun aksine, kim bir yahudinin canını muhafaza ederse, ayet o kişiyi tüm dünyayı muhafaza etmiş gibi itibarlandırır.
Babil Talmudu, Tekvin 4:10 ile ilgili bir pasajda 2 yorum verir ve en sonda ilk yoruma dair bir hipotez sunar. Rabb’imiz de ilk yorumu ve bununla gelen hipotezi doğrulayıcı olarak Maide 32’yi indirir; ancak “yahudi canı” ifadesini kaldırır. Zira İsrailoğulları dışındakiler de Allah’ın kuludur ve canları değerlidir. Üstelik kısas durumunu devreden çıkarır. Çünkü kısas farzdır ve kısasta hayat vardır (Bakara 178-179, Maide 45).
Karganın Kayin’e Verdiği Ders
Maide 31: Derken, Allah, kardeşinin cesedini nasıl saklayacağını ona göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. O dedi ki: "Vay be! Şu karga kadar bile olamıyor muyum ki, kardeşimin cesedini saklayayım." Bu arada, pişmanlık duyanlardan olmuştu.
Midraş Tanchuma Bereşit 10: Kayin Habil’i döndürdükten sonra, bedeni yerde uzanıyordu. Kayin onu nasıl ortadan kaldıracağını bilemiyordu. Bunun üzerine Tebarek Kuddus 2 temiz kuş seçti ve birini ötekine öldürttü. Hayatta kalan kuş pençesiyle yeri kazdı ve kurbanını gömdü. Kayin ondan ne yapacağını öğrendi. Bir mezar kazdı ve kardeşini gömdü. Bu böyleydi, çünkü o kuşlara kanlarını koruma ayrıcalığı tanındı.
İbrahim’in Babasıyla, Toplumuyla ve Putlarıyla Mücadelesi ve Ateşe Atılması
İbrahim kıssasının en can alıcı, en düşündürücü pasajlarından birisidir İbrahim’in toplumundaki tevhid mücadelesi ve başına gelenler. Bu kıssayı Tevrat’ta görmüyoruz, ancak Jubilees kitabı, Apocalypse of Abraham ve Midraş Rabbah’da muhtelif pasajlarda farklı anlatımlarla okumaktayız. İbrahim’in toplumuyla verdiği mücadele ve ateşe atılmasıyla ilgili ayet numaralarını veriyor ve vahiy dışı metinlerdeki anlatımlara geçiyoruz:
En’am 74-83, Tevbe 114, Meryem 41-49, Enbiya 51-73, Şuara 69-102, Ankebut 16-19, Saffat 83-99, Zuhruf 26-28, Mümtehine 4-6
Jubilees 11-12’den pasajlar:
Ve çocuk, oyma putlardan ve pislikten sonra her şeyin saptığı yeryüzünün suçlarını anlamaya başladı ve babası ona yazıyı öğretti; o iki haftalıktı ve onunla putlara tapınmamak için babasından ayrıldı. Ve her şeyin Yaratıcısına kendisini insanoğlunun hatalarından kurtarması, pislik ve rezillikten sonra payının hataya düşmemesi için dua etmeye başladı.
Ve altıncı haftada, yedinci yılında Abram babası Terah'a (Azer), "Baba!" dedi. Terah: “İşte, oğlum, ben buradayım" dedi. Abram: "Senin taptığın ve önünde boyun eğdiğin o putlardan bize ne fayda var? Çünkü onlarda ruh yoktur, çünkü onlar dilsiz suretlerdir ve kalbi yanıltıcıdır. Onlara tapınma. Yeryüzüne yağmuru ve çiyi indiren, yeryüzündeki her şeyi yapan, her şeyi sözüyle yaratan ve tüm yaşamı Kendi yüzünden meydana getiren göklerin Tanrısı'na kulluk et. Neden ruhu olmayan şeylere tapınıyorsunuz? Çünkü onlar insanların ellerinin eseridir, onları omuzlarınızda taşırsınız ve onlardan size bir yardım gelmez. Onlara kulluk edenlerin kalplerini yanıltırlar. Onlara kulluk etmeyin” dedi. Babası ona: “Ben de biliyorum oğlum, fakat beni kendilerine hizmet ettiren bir kavme ne yapayım? Ve eğer onlara gerçeği söylersem, beni öldürürler; çünkü canları parçalanır. Onlara tapınmalarını ve onları onurlandırmalarını istiyorum. Sus oğlum, yoksa seni öldürürler" dedi. Ve bu sözleri iki erkek kardeşine söyledi, ona kızdılar ve o sustu.
Ve Abram'ın yaşamının altmışıncı yılında, yani dördüncü haftasında, dördüncü yılında, Abram gece kalkıp putların evini ateşe verdi ve evdeki her şeyi yaktı, hiç kimse bunu bilmiyordu. Gece kalkıp tanrılarını ateşin ortasından kurtarmaya çalıştılar. Harran onları kurtarmak için acele etti, ama ateş onun üzerinde parladı, ateşte yandı ve babası Terah'ın önünde Keldanilerin Ur şehrinde öldü. Onu Keldanilerin Ur şehrine gömdüler.
Ve altıncı haftada, beşinci yılında Abram, yılın karakterinin ne olacağını görmek niyetiyle akşamdan sabaha kadar yıldızları gözlemlemek için yedinci ayın yeni ayında bütün gece oturdu. Yağmurlarla ilgilendi ve oturup gözlem yaparken yalnızdı. Ve kalbine bir söz geldi, dedi ki: "Yıldızların, ayın ve güneşin bütün belirtileri Rabb’in elindedir. Neden araştırıyorum?”
Apocalypse of Abraham 4:3-6: Ve bunu ilan edip ona dedim ki: “Dinle Terah, baba! Senin bu kutsadıkların var ya; ancak sen onlara tanrı dediğin, sen onları imal ettiğin için ‘tanrı’lar. Onların kutsanışı mahvoluş, güçleri de beyhudedir. Onlar kendilerine bile yardım edemezken, sana nasıl yardım edecek yahut beni kutsayacak? Aslında senin için bu kazancın bir çeşit tanrısıydım çünkü zekam sayesinde size paramparça (tanrılar) için para getirdim.” O bu söylediklerimi duyunca onun tanrılarına karşı söylediğim sert sözlerden ötürü bana öfkesi tutuştu.
Apocalypse of Abraham 7:8-10: Güneşe dünyadan daha asil derim, çünkü ışınlarıyla insanların yaşadığı dünyayı ve çeşitli havaları aydınlatır. Ama onu tanrılaştırmam da, çünkü rotası hem gece tarafından hem de bulutlarca engellenir. Aynı şekilde ayı ve yıldızları da tanrı addetmem, zira onlar da sadece geceleri ışık verir.
Midraş Bereşit Rabbah 38:13: Harran babası Terah’ın gözünün önünde öldü (Tekvin 11:28) Rabbi Hiyya dedi ki: Terah bir put imalatçısıydı. Bir gün bir yere gitti ve put satışında İbrahim’i sorumlu tuttu. Birisi put satın almak için geldiğinde ona “Kaç yaşındasınız” diye sordu, müşteri de “50 yaşımdayım” dedi. İbrahim: “Yazıklar olsun sadece 1 günlük bir puta tapınmayı arzulayan 50 yaşında bir adama” dedi. Müşteri de utanıp gitti. Başka bir gün bir kadın geldi, elinde bir sepet dolusu has un taşıyordu. Kadın: “İşte, bunu o putlara sun” dedi. İbrahim de eline bir sopa aldı, bütün putları kırdı ve sopayı putların en büyüğünün eline tutuşturdu. Babası geldiğinde ona: “Kim yaptı bunu” dedi. İbrahim de: “Ben babamdan bir şey saklar mıyım? Elinde bir sepet unla bir kadın geldi, ‘Al bu unu putlara sun’ dedi. Ben de sunduğumda bir tanrı dedi ki ‘önce ben yiyeceğim’. Başka bir tanrı da ‘hayır, önce ben yiyeceğim’ dedi. En nihayet en büyükleri çıktı ve diğer tümünü kırdı” dedi. Terah: “Sen benimle eğleniyor musun, bunlar bir şey biliyor mu ki?” diye sorunca İbrahim: “Senin ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu?” dedi. O da İbrahim’i tuttuğu gibi Nemrut’a teslim etti. Nemrut ona: “Hadi ateşe tapalım” dedi. İbrahim: “Öyle mi? O zaman ateşi söndüren suya tapalım” dedi. Nemrut: “Suya tapalım” dediğinde İbrahim: “O zaman suyu kaldıran bulutlara tapalım” dedi. Nemrut: “Bulutlara tapalım” deyince İbrahim: “O zaman bulutları sürükleyen rüzgara tapalım” dedi. Nemrut: “Rüzgara tapalım” deyince de İbrahim: “O zaman rüzgara direnen insana tapalım” dedi. Bunun üzerine Nemrut şöyle dedi: “Aptal saptal konuşuyorsun, ben sadece ateşe secde ederim. Seni de onun içine atacağım. Secde ettiğin Allah’a yalvar da seni oradan kurtarsın”. Harran oradaydı, kendi kendine dedi ki: “Her halükarda, İbrahim başarılı olursa İbrahim’in yanında olduğumu söyleyeceğim. Nemrut başarılı olursa Nemrut ile olacağımı söyleyeceğim.” İbrahim fırına girdi ve kurtarıldı. Harran’a sordular: “Hangisiyle birliktesin?” O da: “İbrahim ileyim” dedi. Onu aldılar, ateşin içine attılar ve bağırsakları yandı. Ortaya çıktığında babası Terah’ın gözünün önünde ölmüştü. Bu ayetin anlamı budur. “Ve Harran babası Terah’ın önünde öldü.”
Yahudiler “Allah’ın eli bağlıdır” Dediler
Maide 64: O Yahudiler, "Allah'ın eli bağlıdır." dediler. Böyle söylemelerinden dolayı elleri bağlandı ve söyledikleri yüzünden lanetlendiler. Oysa ki O'nun iki eli de açıktır. Nasıl dilerse öyle infak eder. Yemin olsun ki sana Rabb'inden indirilen şey onların çoğunun azgınlığını ve küfrünü arttıracaktır. Biz de aralarına Kıyamet Günü'ne kadar düşmanlık ve nefret yerleştirdik. Savaş için fitne yaktıkları her seferinde Allah onu söndürdü. Yeryüzünde bozgunculuk için koşuşuyorlar. Ve Allah bozguncuları sevmez.
Rabbi El’azar ha-Kallir’in Z'chor et Asher ʿAsah Tṣar be-F'nim isimli piyyut’undan: Kadınlar, ayakkabısının tırnakları Evin zemininde delikler açan tiranın gelişiyle dehşet içinde bakakaldılar. Soylular, pis kokulu sıvısını Kutsal Ev'e püskürten suçlunun gelişiyle dalgalandılar. Genç adamlar güçlü bir şekilde dışarıda durdular ve onun 60000 yıkıcı melek tarafından kovulmasını izlediler. İsteğini yapmasına yukarıdan izin verildiğinde yaşlılar dehşete kapıldı ve O (Allah) zincirlerle bağlandı.
Düşman durdu ve Admon yerine geldi, duvarların etrafını çevirdi ve kalabalığı bastırdı. Kavak, badem ve kestane dallarını soyanın zürriyeti üzerine, saray Cennet tarafından terk edilene kadar gazap yağdırdı. O (Allah), 4 generaliyle onu yok etmek için kutsal dağının girişine geldi. Batı tarafını anıt olarak bıraktı, kotel’imizin (Ağlama Duvarı’nın olduğu yer) arkasında durdu ve savaşmadı Kendi savaşında.
Midraş Eikhah Rabbah Petichta 34 (Yeremya 40:1’in tefsiri): Buradaki mesele neydi? Allah ona dedi ki: “Ey Yeremya, eğer burada kalırsan onlarla gideceğim, eğer onlarla gidersen, burada kalacağım”. Yeremya önceden O’na demişti ki: “Ey Alemlerin Rabb’i, eğer onlarla gidersem onlara nasıl fayda sağlayabilirim?” Aksine, Yaratıcıları olan Kralları onlarla birlikte gitsin, çünkü O onlara büyük fayda sağlayabilir. Şöyle yazılmıştır: “Muhafız birliği komutanı Nevuzaradan onu gönderdikten sonra… ve Yeremya’nın elleri zincirle bağlanmıştı” (Yeremya 40:1) Rabbi Aha dedi ki: “Sanki hem Yeremya hem de Allah zincirle bağlıydı”. Benzer şekilde şöyle yazılmıştır: “Ve ben sürgünün ortasındayım” (Hezekiel 1:1)
Burada kaynağını veremediğim başka bir midraşik anlatımda Yeremya 40:1’de Yeremya için “ve zincire vurulmuş olarak” şeklinde geçen ifadede “ve” bağlacının kullanılmasından ötürü bir yorum getirilmiş; yahudi rabbiler bu bağlacın sadece Yeremya’nın değil, Allah’ın da elinin bağlı olduğuna işaret ettiğini söylemişlerdir. Allah’ın yahudilerle devamlı beraber olduğu ve onları yalnız bırakmadığı için böyle söylediğini ifade etmişlerdir. Kur’an’da Allah net bir şekilde bu ifadeleri yalanlar.
“Bir sinek bile yaratamazlar”
Hac 73: Ey insanlar! Size bir örnek verildi; onu dinleyin. O Allah'ın yanında yakarıp durduklarınız var ya, hepsi bir araya toplansalar bir sinek bile yaratamazlar. Sinek onlardan bir şey kapacak olsa, bunu ondan geri alamazlar. İsteyen de aciz, istenen de...
Kudüs Talmudu Sanhedrin 7:13:5: Rabbi Yeşua ben Hanania dedi ki: Kabak ve karpuz alıp onları koçlar ve geyikler üretebilen koç ve geyiklere dönüştürebilirim. Rabbi Yannai şöyle dedi: Sepphoris’te bir yolda yürüyordum, Bir Minean’ın (bu metinde eleştirilen büyücü heretik grup) bir çakıltaşı alıp havaya attığını ve o taşın yere buzağıya dönüşmüş olarak indiğini gördüm. Ama Rabbi Eleazar, Rabbi Yose ben Zimra adına şunları söylemedi mi: Dünyadaki bütün insanlar biraraya gelse, bir sivrisineği yaratıp da ona hayat veremezler. Diyelim ki bu minean çakıltaşı alıp havaya attı ve taş buzağıya dönüşüp yere indi, halbuki o sığır ahırından bir buzağı çalıp ona getiren cinini çağırdı.
Bereşit Rabbah 39:14: “Ve Harran’da yaptıkları ruhlar” (Tekvin 12:5), Rabbi Eleazar bar Zimra dedi ki: Dünyada ikamet edenlerin tamamı bir sivrisinek bile yaratmak için toplansalar, ona bir can / ruh aşılayamazlar. Yine de şöyle diyor: “Onların yaptığı ruhlar”… Bu onların yaptığı dini açıdan dönüştürmeye atfeder. Eğer öyleyse, neden “onların yaptığı” diyor? Rav Huna şöyle dedi: İbrahim erkekleri, Sara da kadınları dine döndürürdü.
Namazdaki Ses Yüksekliği
İsra 110: De ki: "İster Allah diye çağırın ister Rahman diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız çağırın güzel isimler O'nundur." Namazında sesini ne fazla yükselt ne de fazla kıs. Bu ikisi arasında bir yol tut.
Babil Talmudu Berachot 24b:2: Gemara, yazılı olmayan bir öğretiden temel alan bir itiraz öne sürüyor: Namazında sesini duyuran birisi, zayıf inançlılardandır; sessizce kıldığı namazını Allah’ın duymadığına inandığı anlaşılır. Eğer birisi namazda sesini yükseltirse ona sahte nebi nazarıyla bakılır, çünkü onlar da tanrılarına bağırıp çağırmaya alışmışlardır.
“Kitap Yüklü Eşek” Benzetmesi
Cuma 5: Kendilerine Tevrat yüklenen ama onun hükümlerini yüklenmeyenler, kitap yüklü eşek gibidirler. Allah'ın ayetleri karşısında yalan yanlış şeylere sarılan bu topluluk, ne kötü örnektir. Allah, yanlışlar içinde olan toplulukları yola getirmez.
Babil Talmudu Avodah Zarah 5b:4: Eliyahu ekolünden bilge bir kişi şöyle öğretir: “Bir insan; öküzün boyunduruğa, eşeğin yüke boyun eğdiği gibi kendini her zaman Tevrat’ın meselelerine tabi tutmalıdır.
Yahudiler “eşeğin yüklenme” benzetmesini kendilerine olumlu olarak alırken, Tevrat’ın sorumluluklarını gereğince yüklenmedikleri için bu ifadeyi Rabb’imiz olumsuzlayarak onlara döndürür.
Meryem Validemize Yahudilerin İftirası
Nisa 156: Küfretmeleri ve Meryem'e büyük bir iftira atmaları…
Meryem 27: Sonra onu kucaklayarak halka getirdi. Dediler ki: "Ey Meryem! Doğrusu sen olmayacak bir şey yaptın."
Babil Talmudu Yevamot 49a:2: Rabbi Shimon ben Azzai dedi ki: Kudüs'teki insanların soylarını kaydeden bir tomar buldum ve içinde filancanın evli bir kadınla zinadan mamzer (gayrımeşru çocuk/veled-i zina) olduğu, mahkeme tarafından idam cezasıyla cezalandırılabilecek bir günah olduğu yazılıydı. Tomarın bu kişinin bir mamzer olduğunu belirtmesinin tek nedeni, Rabbi Yehoshua'nın ifadesini desteklemektir.
Babil Talmudu Shabbat 104b: Mişna'da şunu öğrendik: Şabat günü biri farkında olmadan etine harfler çizerse, Rabbi Eliezer onu bir günah sunusu getirmekle yükümlü sayar ve bilgeler onu muaf tutar. Rabbi Eliezer'in rabbilere şöyle dediği bir baraita'da öğretildi: Kötü şöhretli Ben Stada (İsa), Mısır'dan büyüleri etindeki bir çizikle çıkarmadı mı? Ona dediler ki: O bir aptaldı ve bir aptaldan delil getiremezsin. Çoğu insanın yazdığı yol bu değil. Bu arada Gemara sorar: Pandeira'nın oğluyken ona neden Ben Stada adını verdiler? Rav Hisda dedi ki: Annesinin babası gibi davranan kocasının adı Stada, annesiyle ilişkisi olan ve ona baba olanın adı Pandeira idi. Gemara sorar: Annesinin kocası Pappos ben Yehuda değil miydi? Aksine, annesinin adı Stada'ydı ve onun adı ben Stada'ydı. Gemara sorar: Ama kadınların saçlarını ören annesi Miriam değil miydi? Gemara açıklıyor: Bu bir çelişki değil. Pumbedita'da söylendiği gibi, Stada yalnızca bir takma addı: Bu, [setat da] kocasından ayrıldı.
Babil Talmudu Sanhedrin 106a: Şöyle deniyor: “Öldürülenler arasında İsrailoğullarının kılıçtan geçirdiği Beor oğlu kahin Balam da vardı” (Yeşu 13:22) Gemara sorar: O bir kahin miydi? O bir nebidir. Rabbi Yohanan şöyle der: Başlangıçta o bir nebiydi, ama sonunda nübüvvet kapasitesini kaybetti ve yalnızca bir kahin olarak kaldı. Rav Pappa, bunun insanların söylediği atasözüne uygun olduğunu söylüyor: Bu kadın prenslerin ve hükümdarların soyundan geliyordu ve marangozlarla ahlaksızlık yapıyordu.
Allah’ın Planı Olan İsa Nebinin Çarmıhını Yahudilerin Kendi Üzerlerine Alması
Nisa 157-159: Ve yine Allah'ın Resulü Meryem oğlu İsa Mesih'i, "Kesinlikle biz öldürdük." demeleri nedeniyle. Aslında onu öldürmediler ve onu asmadılar da. Fakat kendilerine öyle göründü. Onlar, herhangi bir bilgi sahibi olmadıklarından, ayrılığa düştükleri bu konuda kesin olarak belirsizlik içindedirler. Onlar, sadece zanna uyuyorlar. Kesin olan şu ki, onu öldürmediler. Aksine Allah, onu Kendi’sine yükseltti. Allah, Aziz’dir, Hakim'dir. Kitap Ehli'nden her biri ölümünden önce ona güvenmek zorundadır. Kıyamet günü O onlar hakkında tanık olur.
Saff 6: Hani Meryem oğlu İsa: "Ey İsrailoğulları! Ben, elinizdeki Tevrat'ı doğrulayan ve benden sonra gelecek, ayırıcı özelliği ahmed olan bir resulü müjdeleyen Allah'ın Resul'üyüm." demişti. Fakat onlara beyyineler getirince, onlar: "Bu, apaçık bir büyüdür." dediler.
Babil Talmudu Sanhedrin 43a:20-21: Fısıh arifesinde Nasıralı İsa'yı taşlayarak öldürdükten sonra cesedini astılar. Ve kırk gün boyunca önünden bir tellal çıktı ve alenen ilan etti: Nasıralı İsa büyücülük yaptığı, insanları puta tapınmaya kışkırttığı ve Yahudi kavmini saptırdığı için taşlanmaya gidiyor. Onu beraat ettirmek için bir sebep bilen herkes ortaya çıkıp onun adına öğretmelidir. Ve mahkeme onu beraat ettirmek için bir sebep bulamayınca onu taşladılar ve Fısıh arifesinde cesedini astılar. Ulla dedi ki: Peki bu delili nasıl anlayacaksın? Nasıralı İsa, kendisini aklamak için bir sebep aramaya değer miydi? O, puta tapınmaya kışkırtıcıydı ve Rahman, puta tapmaya kışkırtıcıyla ilgili olarak şöyle buyuruyor: "Onu esirgemeyeceksin, onu gizlemeyeceksin" (Tesniye 13:9). Aksine, hükümetle yakın bağları olduğu için İsa farklıydı ve Yahudi olmayan yetkililer onun beraatiyle ilgileniyordu. Sonuç olarak mahkeme, haksız yere mahkûm edildiğinin iddia edilememesi için kendisini aklaması için her türlü fırsatı vermiştir.
Babil Talmudu Sanhedrin 67a:13-15: Bir baraita'da öğretildiği gibi: Ve Tevrat yasasına göre ölüm cezasına çarptırılan diğer tüm kişilerle ilgili olarak, mahkeme, bu kışkırtıcı davası dışında onları tuzağa düşürmek ve cezalandırmak için tanıkları saklamaz. Mahkeme bunu ona nasıl yapar? Mahkeme ajanları onun için bir iç odada bir mum yakarlar, onu görsünler ve sesini duysunlar ama o onları göremesin diye karanlıkta bir dış odaya tanıklar koyarlar. Ve kışkırtıcının daha önce kışkırtmaya çalıştığı diğer kişi de ona: Biz inzivadayken bana söylediklerini söyle. Ve ona yine puta tapmasını söyler. Diğeri de ona der ki: Cennetteki Allah'ımızı nasıl bırakıp da putlara taparız? Kışkırtıcı önerisini geri alırsa, bu iyi. Ama: Bu puta tapmak bizim görevimizdir, bize yakışan da bu derse, dışardan dinleyen tanıklar onu mahkemeye çıkarırlar ve taşlarlar. Mahkeme aynı şeyi Lod şehrinden Ben Setada (İsa) adında bir kışkırtıcıya da yaptı ve Fısıh arifesinde onu astılar. Gemara sorar: Pandeira'nın oğluyken ona neden ben Setada adını verdiler? Rav Hisda diyor ki: Belki de annesinin babası olarak hareket eden kocasının adı Setada idi, ancak annesinin bu mamzer’in babası olan metresinin adı Pandeira (Yusuf) idi. Gemara meydan okuyor: Ama annesinin kocası Setada değil, Pappos ben Yehuda'ydı. Aksine, belki de annesinin adı Setada'ydı ve ona da onun adıyla ben Setada adı verildi. Gemara'nın meydan okumaları: Ama annesi, kadınların saçlarını ören Miriam (Meryem)'di. Gemara şöyle açıklıyor: Bu bir çelişki değil; Setada, Pumbedita'da söylendiği gibi sadece bir takma addı: Bu, [setat da] kocasından ayrıldı.
Allah’ın kelimesi ve resulü Meryem oğlu İsa Mesih hakkında yahudilerin inanılmaz iddialarını okuduk. İnanılır gibi değil gerçekten!
İsa Nebinin Havarilerine Dair Yahudilerin İddiası
Matta 10:2-4, Markos 3:16-19, Luka 6:13-16, Elçilerin İşleri 1:13: İsa on iki öğrencisini yanına çağırıp onlara kötü ruhlar üzerinde yetki verdi. Böylece kötü ruhları kovacak, her hastalığı, her illeti iyileştireceklerdi. Bu on iki elçinin adları şöyle: Birincisi Petrus adıyla bilinen Simun, onun kardeşi Andreas, Zebedi’nin oğulları Yakup ve Yuhanna, Filipus ve Bartalmay, Tomas ve vergi görevlisi Matta, Alfay oğlu Yakup ve Taday, Yurtsever Simun ve İsa’ya ihanet eden Yahuda İskariot.
Babil Talmudu Sanhedrin 43a:22: Gemara, İsa'nın yargılanmasıyla ilgili olarak bilgelerin öğrettiği başka bir baraitadan alıntı yapar: Nasıralı İsa'nın beş öğrencisi vardı: Mattai, Nakai, Netzer, Buni ve Toda. Mattai'yi mahkemeye çıkardılar. Mattai yargıçlara şöyle dedi: Mattai idam edilecek mi? Ama şu yazılı değil mi: "Ne zaman gelip Tanrı'nın huzuruna çıkacağım?" (Mezmurlar 42:3). Mattai, bu ayetin kendisinin doğru olduğunu ima ettiğini iddia etti. Ona dediler: Evet, Mattai idam edilecek, yazıldığı gibi: "Ne zaman ölecek ve adı yok olacak?" (Mezmurlar 41:6).
İsa nebiyle ilgili daha pek çok iddia, iftira ve düzinelerce aşağılık ifadeler var. İlerleyen yazılarda değiniriz. Şimdi hristiyan kaynaklarına gidelim ve oralardaki ifadelerle Kur’an ayetlerini mukayeseli olarak okuyalım.
Teslis ve İznik Konsil Bildirgesi
Nisa 171: Ey Kitap Ehli! Dininiz hakkında haddi aşmayın. Allah hakkında, gerçek olandan başka bir şey söylemeyin. Allah’ın rasulü İsa Mesih, Meryem’in oğludur. Ve o, Allah’ın Meryem’e attığı Kelime ve Kendisinden bir ruhtur. O halde Allah’a ve rasulüne iman edin. Ve “Üçtür.” demeyin. Buna son verin. Bu, sizin için daha hayırlıdır. Kuşkusuz Allah, tek bir ilahtır. O, çocuk sahibi olmaktan münezzehtir. Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur. Vekil olarak Allah yeter.
Meryem 34-35: İşte hakkında tartıştıkları Meryem oğlu İsa hakkında söylenecek gerçek söz budur. Allah’ın bir oğul edinmesi olacak şey değildir. O, her şeyden münezzehtir. Allah bir şeyin olmasına karar verdiği zaman ona “Ol.” der, o da olur.
Meryem 88-92: “Rahman bir çocuk edindi.” dediler. Ant olsun ki, siz çok kötü bir iddiada bulundunuz. Neredeyse gökler çatlayacak, yer yarılacak ve dağlar gürültü ile devrilecekti. Rahman’a bir çocuk isnat ettiler diye. Oysa Rahman’a çocuk edinmek yaraşmaz.
İznik İnanç Bildirgesi: Görünen ve görünmeyen varlıkların Yaradanı, yeri ve göğü yaratan Her şeye Kadir Tanrı Baba’ya inanıyorum. Tanrı’nın biricik Oğlu tek Rab ve ezelde Baba’dan doğmuş olan Mesih İsa’ya inanıyorum. O Tanrı’dan gelen Tanrı, Nur’dan Nur, Gerçek Tanrı’dan Gerçek Tanrı’dır. Yaratılmış olmayıp Baba ile aynı özdedir ve her şey O’nun aracılığıyla yaratılmıştır. Biz insanlar ve bizim kurtuluşumuz için gökten inmiş, Kutsal Ruh’un kudretiyle vücut bulmuş Bakire Meryem’den doğmuştur.
Pontius Pilatus döneminde bizler uğruna çarmıha gerilmiş, acı çekerek ölmüş, gömülmüş ve Kutsal Kitaplarda yazıldığı gibi üç gün sonra dirilmiş ve göğe çıkmıştır. Baba’nın sağında oturmaktadır. Dirileri ve ölüleri yargılamak amacıyla şanla yeniden gelecek ve hükümdarlığının sonu gelmeyecektir.
Nebilerin ağzıyla konuşmuş olan Baba ve Oğul’dan çıkıp, Baba ve Oğul ile birlikte tapılan ve yüceltilen, hayatın kaynağı ve Rab olan Kutsal Ruh’a inanıyoruz. Havarilere dayanan, Katolik (Evrensel) ve Kutsal olan tek Kilise’ye inanıyoruz. Vaftiz olunarak günahların bağışlanacağını kabul ediyoruz.
Ölülerin dirilişini ve ebedi hayatı umutla bekliyoruz.
Amin!
İsa Nebi, Meryem ve Hurma Ağacı
Meryem 22-26: Ona hamile kaldı ve gözden uzak bir yere çekildi. Sonra doğum sancısı onu bir hurma ağacının gövdesine sığınmaya mecbur etti. “Keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim.” dedi. Sonra aşağısından, ona “Üzülme.” diye bir ses geldi: “Rabb’in, senin alt tarafında olanı şerefli kılmıştır. Hurma ağacını silkele. Üzerine taze hurmalar dökülsün. Artık ye ve iç. Gözün aydın olsun! Eğer bir kimseyle karşılaşırsan; ben Rahman’a oruç adadım, bu nedenle bugün hiç kimse ile konuşmayacağım de.”
Pseudo-Matthew İncili 20: Yolculuklarının üçüncü günü onlar yürürken, mübarek Meryem çöl güneşinin aşırı sıcağında bitap düştü, bir hurma ağacı gördü ve Yusuf’a: “Şu ağacın gölgesinde az dinleneyim” dedi. Bunun üzerine Yusuf acele etti, onu hurma ağacına götürdü ve hayvanından indirdi. Mübarek Meryem orada otururken hurmanın yeşilliğine baktı, meyveyle dolu olduğunu gördü. Yusuf ona dedi ki: “Bu hurma ağacının yüksekliğini görüp bunu söylemene ve meyvesinden yemeyi düşünmene şaşıyorum. Ben daha çok su eksikliğini düşünüyorum, çünkü artık tulumlar boş, kendimizi ve sığırlarımızı serinletecek hiçbir şeyimiz yok.” Sonra çocuk İsa neşeli yüzüyle annesinin koynuna yaslanmış halde hurma ağacına: “Ey ağaç, dallarını bük ve annemi meyvenle iyileştir!” dedi. Ve bu sözlerin üzerine hurma ağacı derhal mübarek Meryem’in ayaklarına kadar büküldü. Meyveleri toplandıktan sonra da kendisine eğilmesini emredenden kalkma emrini alana kadar bükülü halde bekledi. Sonra İsa: “Kendini yükselt ey ağaç ve güçlü ol! Baba’mın cennetindeki ağaçlarımın yoldaşı ol. Köklerinden yerde saklı olan bir su yolu aç ve suları akıt ki, senden razı olalım.” Ağaç derhal yükseldi ve kökünden son derece berrak, serin ve pırıl pırıl bir su pınarı akmaya başladı. Ve su kaynağını gördüklerinde büyük bir sevinçle sevindiler; hem kendileri, hem de bütün sığırları ve hayvanları doydu. Bunun için Allah'a şükrettiler.”
İsa ve Çamurdan Kuşlar
Al-i İmran 49: Bir resul olarak İsrailoğulları'na: "Doğrusu size Rabb'inizden bir ayetle geldim. Sizin için çamurdan kuş şeklinde bir şey yaratırım. Ona üflerim, Allah'ın izniyle hemen kuş oluverir. Körü ve alacalıyı iyileştiririm. Allah'ın izni ile ölüleri diriltirim. Evlerinizde ne yediğinizi ne biriktirdiğinizi size haber veririm. Eğer mümin iseniz kesinlikle bunda sizin için bir ayet vardır."
Maide 110: Allah, "Ey Meryem oğlu İsa! Senin ve annenin üzerinde olan nimetimi hatırla." Hani seni Kudus'un Ruhu ile desteklemiştim, insanlarla beşikte ve yetişkinlikte konuşuyordun. Ve hani sana Kitap'ı, Hikmet'i, Tevrat'ı ve İncil'i öğrettim. Ve hani Ben'im iznimle çamurdan kuş şeklinde bir şey tasarlıyordun ve ona üflüyordun, Ben'im iznimle hemen kuş oluyordu; kör olarak doğanı ve abrası Ben'im iznimle iyileştiriyordun. Hani Ben'im iznimle ölüleri çıkarıyordun. Hani İsrailoğulları'nı senden uzaklaştırdım. Hani onlara apaçık beyyinelerle geldiğinde, onlardan Kafir olanlar, "Bu apaçık bir sihirden başka bir şey değildir." dediler.
Thomas Çocukluk İncili, Kurtarıcının Çocukluğu 1:1-5: Çocuk İsa 5 yaşındayken akan bir derenin geçidinde oynuyordu. Çılgın suları havuzlara topladı ve onları bir amel ile değil, yalnızca sözünün karakteriyle emrederek temiz ve mükemmel yaptı. Sonra çamurdan yumuşak bir kil aldı, 12 serçe yaptı. Bunları yaptığında Şabat günüydü ve birçok çocukla beraberdi. Ve bir yahudi, çocuk İsa’nın diğer çocuklarla birlikte bunları yaparken görünce babası Yusuf’a gitti ve şunları söyleyerek çocuk İsa’yı haksız yere suçladı: “Şabat günü kilden 12 serçe şekli yapıyor, bu yasal değil.” Yusuf da İsa’yı: “Niye Şabat günü böyle şeyler yapıyorsun?” diye azarladı. Ama İsa, ellerini çırptı, kuşlara herkesin önünde bir çığlıkla komut verdi: “Gidin, kaçın ve beni hatırlayın ey yaşayanlar!” Ve serçeler ciyaklayarak uçmaya başladı. O Ferisi (İsa’yı şikayet eden) bunu görünce büyülendi ve tüm arkadaşlarına bunu anlattı.
Sonuç
Elbette ki daha çok örnek var, bu verdiğimiz örnekler sadece bir kısmıdır. Konu yeterince tanımlayıp örneklediğimiz kanaatindeyiz. Kur’an’ın tilavetinin bir diğer yönüne değindik. Kur’an Ehli Kitab’ın tartışmalarını, iddialarını, anlatılarını ve konuları ele alışlarını değerlendirerek yanlış anlayışları ve anlatımları düzeltir. Kur’an’ın öncekilerle ilgili “düzeltip doğrulayıcılık” yönü Talmud, Midraş, inanç bildirgeleri gibi insan eseri dini edebiyat ve dini felsefeye yöneliktir. Allah Kur’an içerisinde çok ince detaylarla hayret verici derecede muhteşem kelimeleriyle bu düzeltmeleri yapar. Derinleşildiği zaman daha çok şeyler çıkacağından eminiz vesselam.
0 Comments
Yorum Gönder