FİTNE-BELA-İMTİHAN-MUSİBET KAVRAMLARI
Tam bir curcuna... Bu kavramların hepsi alakasız bir şekilde bilgisizce kullanılıyor. Nasıl "resul" ile "nebi" arasında fark varsa, bunlarda da var.
"fitne"; madeni cüruftan temizlemek için ateşte eritmek. Fitne bu yüzden ateş gibi ifade edilir.
"imtihan"; madenin dayanıklılığını, parlaklığını ortaya çıkarmak için pasını silmek.
- fitne kişinin dayanıklılığını artırmak içindir.
- imtihan kişinin kendini göstermesi içindir.
"imtihan" ile ilgili 2 ayet:
Mümtehine (imtihan edilen kadınlar) 10: "Ey güvenenler! Mümin kadınlar hicret ederek size gelirlerse onları sınayın. Onların imanlarını en iyi, en doğru sadece Allah bilir. Eğer mümin olduklarını anlarsanız, onları kafirlere / gerçeği örtenlere geri çevirmeyin."
Bu kadınlar mümin, kaçmışlar müşriklerden. Allah: o kadınları imtihan edin diyor. Sebep, onların mümin olduklarını nebi ve yanındakiler anlasın, kadınlar imanlarını ortaya çıkarsın.
Hucurat 3: "Allah resulünün huzurunda seslerini alçaltanlar var ya, onlar Allah'ın, gönüllerini takva için imtihan ettiği kişilerdir. Bir mağfiret vardır onlar için, bir büyük ödül vardır."
Bu da Mümtehine 10'un erkek versiyonu. "İmtihan edilen erkekler".
Demek ki; mümin olanların kendilerini göstermesi için Allah'ın onları sınamasına "imtihan" denir. Ama "fitne" mümine de olur, kafire de olur.
"imtihan" Kur'an'da sadece bu 2 ayette geçer. "fitne" ise 60 yerde geçer.
En'am 53: "Biz böylece onları birbirleriyle fitne sebebi yaptık."
"bela"; sürterek keskinleştirmek, bilemek için kullanılan taş, bilev taşı. 60 yerde geçer türevleriyle. Yıpratarak olgunlaştırır insanı. İnsanları olgunlaştırmak ve sınamak için başa gelenlere "bela" denir. Bütün insanlıkla ilgilidir.
"musibet" > "isabet, tasvip" de buradan..
"savb" kökünden; ulaşmak, bir şeyin bir şeye varması, denkleşmesi.
"musibet" kelimesi 10 yerde geçer:
Bakara 156, Al-i İmran 165, Nisa 62, 72, Maide 106, Tevbe 50, Kasas 47, Şura 30, Hadid 22, Tegabun 11
"musibet, isabet" ile ilgili:
Maide 49, 106, Bakara 155, 156, 216, En'am 65, Al-i İmran 165, 166, Şura 30, Enbiya 35, Araf 94-96
İnsanların musibete karşı 3 tepkisi olduğunu bildiriyor Rabb'imiz Kur'an'da:
- Sabretme (direnme) > Bakara 155-156, Al-i İmran 186, Hadid 22-23
- Önce Allah'a sığınıp sonra yüz çevirme > Yunus 22-23, Nahl 53-55
- Ümitsizliğe kapılma > İsra 83, Rum 51
"fitne"nin modelleri:
- Güçlendirmek amaçlı > En'am 53, Furkan 20, Ankebut 2-3
- Kötülük amaçlı > Hadid 14, Maide 64
- Ayırmak, netleştirmek > Araf 155-156
"bela" tüm insanlığı kuşatır:
Bakara 155: "Yemin olsun ey insanlar; sizi korku ve açlıkla, mallarınızdan, canlarınızdan ve ürünlerinizden kısmakla belalandıracağız. Sabredenlere müjdele."
"bela"nın zıttı "sabır"
"sabır"; sert granit taş, mermer. Rabb'imiz diyor ki:
"Ben sizi sabırlı olanlarınızı ayırmak için bilev taşına sürtüyorum, candan maldan azaltmayla, korku ve ümitle, hayırla ve şerle belalandırıyorum. Sabrediyor musunuz, granit taş gibi direniyor musunuz? O bela taşını sabır taşınıza sürtüyorum, yapacağım bunu ey insanlar!"
Bağlantıları > Bakara 155, Araf 68, Al-i İmran 186
"hayır" da "bela"dır, sadece "şer" değil.
Enbiya 35'te "fitne" ve "bela" birlikte geçiyor:
"Sizi şer ile de hayır ile de fitne yoluyla belalandırıyoruz."
Gökleri-yeri, ölümü-hayatı yaratmasının sebebi de "belalandırmak"
Mülk 2, Hud 7
"musibet" > Bu kafire de, mümine de olur. Yaptıklarınıza karşılık...
Hadid 22: "Yeryüzünde ve nefslerinizde isabet eden hiçbir musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce bir kitapta yazılmamış olsun. Bu, Allah'a çok kolaydır."
Bakara 156: "Onlara bir musibet isabet ettiğinde şöyle derler: 'Biz Allah içiniz ve sonunda O'na dönüp gideceğiz'."
Al-i İmran 165: "Size, başkalarına iki katını dokundurduğumuz bir musibet dokununca: 'Bu da nereden!' mi dediniz? De ki: 'O, sizin öz nefslerinizdendir.' Allah, her şeye Kadir'dir." > "Az önce günah işlediniz, meleklerim yazdı. Ben de ceza kestim, birçoğunu affediyorum, siliyorum. Bazılarını silmiyorum ki siz pişin, öğrenin, olgunlaşın."
Çocuklukta ağladığımız şeye büyüyünce ağlamıyoruz. İnsanın olgunlaşması için korku-ümidin olması lazım, yoksa adam olamayız. O yüzden Rabb'imiz bize son nefese kadar korku-ümitle O'na dua etmemizi emrediyor.
Çok fazla korkarsak Allah'ın rahmetinden ümidi kesmeye başlarız, şeytan bizi buradan çeker. Çok fazla ümitlenirsek de şeytan bu sefer kibirden çeker, şımarıp kibirleniriz. İnsan malının artmasıyla azgınlaşır, olumsuz belalar gelince de ümitsizleşir. Başımıza bela ilk kez geldiğinde biz her şeyi unuturuz. "Hayat bitti benim için" deriz, hayat da bitmez. Bu zayıflıkla ilgilidir. Bazıları da: "Biz Allah'tanız, ne yazdıysa odur" der. "Bizim üzerimize Allah'ın yazdığından başkası asla ulaşmaz" derler. Güce bak, şuura bak, kadere iman budur. Hiçbir melek elinde yazı olmadan Allah'ın izni, emri ona sunulmadan o emri yerine getirmez. O ne yazdıysa olur. Niye olur? O yazdıkları bizim önden ürettiklerimiz yüzünden. Buyuruyor ki:
"Önden gönderdiklerinize bakın!" > Müzzemmil 20, Bakara 95, 110, 255, Al-i İmran 182, Enfal 51, Kehf 57, Taha 110, Hac 10, 76, Kasas 47
"Yaptıklarınıza karşılık girin Cennet'e" > Araf 43, Murselat 43, Tur 19
Peki yapmayanlar ne diyor?
"Rabb'imiz, bizi geri göndersen de şu yaptığımız şeyler dışında, salih ameller yapsak.." > Araf 53, Secde 12, En'am 27, Müminun 99, İbrahim 44
---
0 Comments
Yorum Gönder