KUR'AN YETER DİYORUZ AMA...
Kıymetli Kur'an talebesi dostlarım, hepinize selam! Geleneğe, tarihselcilere ve dindışı muhtelif gruplara karşı mücadele verirken bazen kendimizi unutuyoruz. "Kur'an bize yeter" derken geleneğin rivayet, yorum ve zanlarını eleştiriyoruz ama Kur'an'ın Allah'ın kitabı olduğunu unutup gelenekten kalma alışkanlıklarımızı dönüştürerek devam ettiriyoruz.
Nasıl? Allah'ın kitabına bu sefer kendimiz yorumlar yapıyor, açıklamaya çalışıyoruz. Ne oluyor bu sefer? Kendi tahriflerimizi yapıyor, Allah'ın kitabına kendi zanlarımızı katıyoruz. Öyle ki mesela kimileri; sırf gelenek namaz kılıyor diye Allah'ın Kuran'da emrettiği namaz ibadetini, "salât" kavramına getirdikleri tahriflerle yok kabul ediyor. Hatta kimileri daha ileri giderek Allah'ın emrettiği namazı "Allah Kuran'da yasaklamıştır" diyor, tahrifte-yamultmada geleneğe taş çıkartıyor. Peki o zaman Kur'an bize yetmiş oluyor mu? Dostlarım, aranızda böyle rezilliklere meyledenler varsa lütfen imanını gözden geçirsin, imanını Kur'an'a arz etsin. Sırf geleneğe karşı çıkacağım derken uçup kaçarak Kur'an'a karşı çıkanlardan olmayın.
Arkadaşlar, belki bazılarınızın üzüleceği, kötü bulacağı bir hatırlatma yapmalıyım ki: Kur'an Allah'ın kitabıdır ve insanın kendi yorumuna kapalıdır. Neden?
Çünkü Allah bu kitabı Kendi'sinin bir ilme göre indirdiğini (Araf 52, Hud 14), Kendi'sinden başkasına kul olmamamız için detaylandırıp açıkladığını (Hud 1-2, Fussilet 1-4), tefsir ettiğini (Furkan 33), bu açıklamayı hüküm ayetleri ve hükümle benzeşen en az ikişerli ayetler halinde kitaba dağıtarak yaptığını (Al-i İmran 7, Zümer 23), buna Hikmet adını verdiğini ve nebilere Hikmet'i Kitap ile birlikte verdiğini (En'am 89, Al-i İmran 81), bu açıklamaya ulaşmak için tilavet ile; yani anlam-kelime-ifade bağlantılarına göre bu kitabı okumak gerektiğini (Enfal 2, Bakara 121, 129, 151, Cuma 2) vahyetmiştir. Bu Kur'an rivayete ihtiyaç duymadığı gibi kul sözünün hiçbirine ihtiyacı yoktur.
Yahu Allah aşkına!!! Siz akleden sorgulayan insanlarsınız. Samanyolu galaksisinin (bırakın dünyayı güneş sistemini) portakalda vitamin bile etmediği "evren" adındaki ortamı yaratan Allah, insan için indirdiği Kendi kitabını insanın yorumuna muhtaç bırakır mı? Allah bu kadar zalim mi yani haşa? Tüm bu sistemiyle tüm çağlara esneyebilen Hakim bir kitaptan bahsediyoruz. Bugün o hükümler geçerli mi? Geçerli tabii ki.
Tüm dünyada gidin bakın Allah'ın haram dediği ana unsurları hoş gören, iyi gören toplumlar var mı ahlaken (sapkınlar hariç)? Hırsızlık her yerde kötü değil mi (olsun ki Tayyibin Türkiyesinde iyi ve doğal kabul ediliyor) Zina kötü değil mi, adam öldürme, anaya babaya saygısızlık, örfe marufa saygısızlık, din istismarı... Her türlü kötü bunlar değil mi? Az bir kısmı zaten bu söylediklerim. Gerisi için Enam 151-153 arasını ve İsra 22-39 arasını okuyun. İş Allah'ın haram dediğini helal yapmaya geldiği zaman ülke, toplum, devlet, birey ne hale geliyor varın siz düşünün, sırf Türkiye'ye bakarak bile görebilirsiniz. Bu kadar esnek, bu kadar hakim işte Kur'an.
Madem Kur'an bize yetecekse o zaman bunu kuru bir slogan gibi ağzımıza sakız etmeyeceğiz, lafta değil icraatta yetecek bize Kur'an. Nasıl? Allah'ın kitabının insan yorumuna kapalı olduğuna iman edeceğiz. Bir konuya dair bilgiyi Kur'an'da muhkem-müteşabih-mesani bağlantısıyla (Allah bu bağlantıya "te'vil" der, te'vil de yorum değildir bu arada) tilavet şeklinde okuyarak öğreneceğiz. O konuya dair tüm ayetleri toplayacağız, toplu okumayı ilke olarak sürdüreceğiz.
"müteşabih" kavramını tahrif ederek Kur'an'ın yoruma açık olduğunu söyleyenler kayıpta ve zarardadır. Müteşabih kavramına Kur'an müslümanlarının verdiği anlam gelenekçilerin verdikleri anlamın az yumuşatılmış hali. "Çok anlamlı, iki anlamlı, anlamı sonradan ortaya çıkan, herkesçe farklı algılanabilen" bla bla bla... Arkadaş siz kafayı mı yediniz? Hani bu kitap açıktı???? Salt Kur'an'a dönelim, ferahlayalım, bu dini doğru anlatalım diyorsunuz da, bu iş böyle olur mu? Ateistleri veya bu Kur'an'ı anlamak, kafasındaki şüpheyi, soru işaretini dindirecek cevap bulacak insanları nasıl Kur'an'a ulaştıracak, ona güven duymalarında yardım edeceksiniz?
Kendinizle çelişmeyin, ayetleri düzgün anlayın. Al-i İmran 7'yi Zümer 23 ile okuyun, Allah'ın bu kitabı açıklama sistemini göreceksiniz. Muhkem ile benzeşen demektir, muhkem ve müteşabih ikişerli olarak birbiriyle denkleşiktir, Kur'an'ı tarayıp toplarsınız. Mesela yukarıda verdiğim ayet grupları: kitabın ilimle inişi için 2 ayet verdim farkındaysanız. Bu kitabın detaylı açıklandığına ilişkin 6 ayet verdim. Hatta bu ikişerli ayetlerin anlatıldığı ayetler bile ikişerli, o da Al-i İmran 7 ve Zümer 23. Bu bizim uydurmamız, icadımız değil haşa.. Allah'ın icadı. Buna sadık kalan kaybetmez.
Kur'an müslümanlığı bu anlattığım meselelere dikkatli davranmayıp bugünkü şekilde devam ettikçe sünniliğe alternatif bir mezhep haline gelir, nitekim gelmiştir bile diyebiliriz maalesef. Kur'an'ın yetmesi onun gösterdiği yolu takip etmektir. Ayetlerin bağlamını koparmadan, bağlantılarıyla toplu okuma yapmak zorundasınız ve kök anlamlara sadık kalmak zorundasınız.
Allah'ın indirdiğiyle hüküm verecek, O'nun işaretine uyacaksınız. Tevrat ve İncil'i tasdik ettiğini söylüyor Allah, o kitaplara işaret ettiğinde onlara da gideceksiniz (Al-i İmran 3, 93, Maide 43-48) "Onlar bozulmuştur" demeniz bir fayda etmez, Allah "bozuldu" demiyorsa bozulmamıştır, hala içinde Allah'ın hükmü vardır, tasdik ilişkisine çalışacak, Allah'ın bütün kitaplarını okuyacaksınız.
Allah bilime işaret ediyor yığınla ayette, bilim yapılmasını emrediyor (Ankebut 20, Şuara 7, Nahl 48, Kaf 6, Al-i İmran 191, Gaşiye 17, 19, Muhammed 10). O zaman bilime gideceksiniz. Bilimsel gelişmeleri takip edecek, bilginiz doğrultusunda bilime katkı sağlayacaksınız. Allah bazı bilimsel hakikatlere Kur'an'da değiniyor, gidip onlara da bakacaksınız (Zariyat 47, Enbiya 30, Tarık 1-3, Hac 5, Müminun 12-14 ve daha niceleri).
Kur'an'da her bir kelime sonsuz ilim sahibi Alîm olan Allah tarafından nakış nakış işlenmiştir. Bir kelime birden fazla anlama gelebilir, ama 2 farklı kelime mutlaka farklı anlamlara gelir, dikkat edeceksiniz buna. Açık Arapça olarak inmiş bu kitapta her kelimenin kök anlamlarına dikkat edecek, geleneğin ve ona alternatif dini grupların tahriflerini ayıklamak, kitapla toplumlar arasına örülmüş duvarları yıkmak için kök araştırması yapacaksınız. İçinizde bununla meşgul güvenilir insanlar olacak; bu insanlar arapçanın derinine kadar inecek, etimolojiyi bilecek, gerekirse Arapça ve İbranice'nin ata dili olan Akadça'ya kadar gidecek. Bu kelimelerin hakiki anlamlarını bulacak, çeviriler öyle yapılacak. Çünkü sözlükler de tahrif edilmiş durumda.
Bu Kur'an nasıl yeter, işte böyle yeter. Allah'ın kitabını merkeze alıyorsanız, ona gerekli saygıyı göstermek zorundasınız. Kafanıza göre atıp tutarak bu kitaba saygılı olmazsınız; anca lafta "Kur'an bize yeter, Allah bize yeter" diye geveleyip durursunuz, icraat ise sıfırdır. Sonu ise hüsrandır. Kur'an talebesi kardeşlerimi buradan uyarayım istedim. Kur'an'a dönüyorsanız adam gibi dönün. Herkesi tefekküre davet ediyorum. Sevgiler.
0 Comments
Yorum Gönder