18. KAFİRUN SURESİ

osman polat kafirun suresi

Rahman, Rahim olan Allah'ın adıyla

  1. Söyle, ey örtenler
  2. Ben kulluk etmem sizin kulluk ettiğinize.
  3. Ve siz de kulluk etmezsiniz benim kulluk ettiğime.
  4. Ben kulluk etmedim sizin kulluk ettiğinize.
  5. Zaten siz de kulluk etmiyorsunuz benim kulluk ettiğime.
  6. Dininiz size, dinim bana.

Kavramlar, Kök Anlamlar

  • "kul" kelimesi; 2000 kadar yerde geçiyor. Bunların 332'si "kul" (söyle, de ki) şeklindedir. "kâlu" da 332 kere geçer (dediler ki, söylediler). Kökü "kavl"den gelir. Doğru ya da yanlış olsun, anlamlı kurulmuş cümlelere "kavl" denir. (söz) Kelamdan farkı, "kul" ifadesinin buyruk olmasıdır. her söz emir değildir çünkü. "kavl" > bir topluluğun liderinin o topluluğa komut vermesine, o sese "kavl" denir.
  • "küfür" > "kefere"; tohumu örten toprak "kafir"; tohumu toprağa örten çiftçi "küfür"; bu örtme eyleminin adıdır. Bu kavram ve türevleri Kur'an'da 523 yerde geçer. Rabb'imiz bu kavramı dönüştürerek "hakikati, içinde sakladığı gerçeği, imanı örten, doğruyu örten" şeklinde ifade etmiştir.

    Burada bir incelik var; nasıl çiftçi tohumu toprağa örttüğünde günün birinde o çıkacaktır oradan, gerçeği örtenlerin de bir gün içlerinde gizledikleri hakikat, iman, hesap günü ortaya çıkacaktır, bazılarınınki ölüm anında. (firavun gibi) Hesap gününde insanlar şöyle diyecekler: "Biz günahlarımızı itiraf ettik, bu cehennemden bir çıkış yolu var mıdır?"

  • Kafir kimdir, neyi örter? Al-i İmran 106, Tevbe 66, Zuhruf 24 Kök anlamı: Fetih 29, Hadid 20
  • "abd" kavramı: ana kapının önündeki bekçi. "abd"ın "amele"den farkı: "amele" (işçi) belirli saatler arasında bir başkasına hizmet eden, çalışan, sonra da mesaisi bitince evine giden, başka şeylerle meşgul olan kişidir. "abd" ise o kapıdan hiç ayrılmayan, tüm varlığını Allah'a adamış olan kişidir. "abduhu ve resulu" dediğiniz zaman, "Abdullah" dediğiniz zaman: "ben varlığımın kullanımını Allah'a açıyorum" demektir. (Enam 162). 273 yerde geçer türevleriyle. Ayette: "Ben kulluk etmem sizin kulluk ettiğinize" diyor. Oysa müminler olduğunu biliyoruz yanında. O toplumun lideri olarak konuşuyor.
  • "mabud" ifadesi var. "mâ tabudu" > "mâ" ifadesi "ne" karşılığında kullanılır. Arapça'da kişi için "men" ifadesi kullanılır. "men" demedi "mâ tabudu" dedi. Demek ki burada sadece Allah'a kulluktan bahsetmiyor. Zaten surenin sonunda "lekum dinikum veliye din" ifadesi ile anlıyoruz ki, burada reddedilen bir düzen. Din, düzen demektir "Ben sizin düzeninizi tanımıyorum, ben sizin düzeniniz için kulluk etmem. Siz de benim düzenim olan İslam'a kulluk etmiyorsunuz, o dine hizmet etmiyorsunuz. Öyleyse lekum dinikum veliye din" (sizin dininiz size benim dinim bana) diye çevriliyor ama ayetin orijinalinde "Dininiz size dinim bana"dır. "Sizin bizim" diye iki defa geçmiyor.
  • Birçok dinden bahsedilebilir, küfrün çeşitleri çoktur. O yüzden Allah Fetih 28'de kendi hak dininin tüm dinlerin üzerinde olduğunu, belirginleştireceğini söylüyor. "İslam'dan başka bir dinle huzura gelmeyin" diyor. "Size İslam'ı seçtim" diyor Maide 3'te. Dolayısıyla dinler çoktur, düzenler çoktur Ama İslam dini dışında bir şey kabul etmiyor Allah. Bu ancak müminleri bağlayan bir şey, herkes istediği gibi takılabilir.
  • "din" kavramı; "dâne" inek yavrusudur, kök buradan. 101 yerde geçer Yavrunun annesine süt emmek için yaklaşmasına "da'a" denir. Bu borçlanmayı, vefayı ifade eder. Böylece "din" borç anlamına gelir. Bu türev buradan yürür. Borçta alacak-verecek vardır, muhasebe vardır; o yüzden "din" aynı zamanda hesap günü, din günü, karşılık günü, sorgu günüdür. "dinar" kelimesi vardır, bu da "din" kavramından gelir. Alacak vereceğin ticaretin metası. "Duyûn-u Umumiye" vardı Osmanlı'da (Genel Borçlar). Demek ki birey-birey, birey-toplum, birey-Allah arasındaki bağların tamamına "din" denir, düzen denir. Bu sorumluluktur.
  • İlginç bir nokta daha şudur: "kulluk" kelimesini geleneksel anlayış fiziki ibadetlere (namaz oruca) indirgerken, bu sure diyor ki "Hayır, sizin namaz oruç zekat dediğiniz şeyler toplam kulluğun küçücük bir parçasıdır."
  • Aynı zamanda bu sûre Nebi'nin kendisine kitap verilmeden önce müşrik olmadığını, hiç bulaşmadığını söyler. Nerede söyler?
  • Kafirun 4: "Ben kulluk 'etmedim' sizin kulluk ettiğinize"


Bağlantılar

  • Kafirun suresinin tamamı > Yunus 41, Bakara 139
  • Bu surede "mümin" tekil, "kafir" çoğul kullanıyor; çünkü bir mümin sorgulamadan, düşünmeden, taşınmadan, doğruyu bulmadan bir şeyi kabul etmez. Ama kafirler topluca hareket ederler, düşünmezler. Zaten Kur'an-ı Kerim'de birçok uyarı var "Siz ne kadar az tefekkür ediyorsunuz, akletmez misiniz, ne kadar az aklınızı işliyorsunuz" şeklinde uyarılar hep kafirleredir. "Allah da aklına işletmeyenlerin üzerine pislik yağdırır."
  • 2 ve 3. ayetler muzâridir. Arapça'da Türkçe'deki gibi "şimdiki, geçmiş, gelecek" diye zamanlar yoktur. 2 zaman kipi vardır: "mazi" (geçmiş), "muzari" (şimdi ve gelecek) 4. ve 5. ayetler de mazidir "abedtum" ifadesi mazidir. Bu bilgi de Nebi'nin kendisine risalet ve nübüvvet verilmeden önce tamamen saf, fıtrata dayalı bir mümin olduğunu gösterir, tıpkı atası İbrahim gibi (Enam 162, Hicr 72)
  • Hicr 72: "Senin ömrüne yemin ederim"
  • Kur'an'da tekrar yoktur, bir konuya tekrar geri döndüğünde eklemlidir, mutlaka yeni bir ayrıntı, yeni bir detay koyar oraya Allah.
  • "kul" diye başlayan 5 sure var Kur'an'da: Felak, Nas, İhlas, Kafirun ve Cin sureleri
  • Girişte "kul" demesi şudur: Allah'ın sözün sahibi olduğu, Muhammed Mustafa'nın elçi olduğu, sözü söyleyenin aslında Allah olduğunu gösterir. "resul" kelimesinin kökü "saçak" demek; yukarıdan aşağı suyun akmasını sağlayan saçak borularına "resele" denir. Dolayısıyla ana kitaptan Cibril denen resul saçak, yanında bir orduyla o nuru, bilgiyi getirir. Diğer saçak olan beşer insan Nebi olan Muhammed Mustafa, o resulun de kalbine indirilir, oradan da aynı kişi tarafından insanlara tebliğ edilir.
  • Enam 33'lerde "Onların sözleri üzmesin seni; o zalimler, o kâfirler aslında seni yalanlamıyorlar ki. Benim ayetlerimi yalanlıyorlar. Sen saçaksın, sen benim kaynağından gelen sözleri Kelamullah'ı dile getiriyorsun. Zaten dile getiremezsen de Maide 67: Resullük görevini yerine getirmemiş olursun." Allah'ın kelâmı olduğu ile ilgili ayetler: Bakara 75, Tevbe 6

Din kavramıyla ilgili sıfatlar:

  • "din-ul kayyim" Tevbe 36, Yusuf 40, Rum 30, 83
  • "dinillah" Nasr 2, Al-i İmran 83
  • "din-ul halis" Zumer 3
  • "din-el hakk" Tevbe 29
  • "din-il hakk" Tevbe 33
  • "din-en kıyamen" En'am 161
  • "din-ul kayyimen" Beyyine 5
  • "el İslame dinen" Maide 3