19. TEBBET SURESİ
Rahman, Rahim olan Allah'ın adıyla
- Ebu Leheb'in elleri kurusun ve kurudu da.
- Ne malı onu kurtardı, ne de kazanımları.
- Yakında alevli bir ateşte pişirilecek.
- Ona odun taşıyıcısı olacak karısı da.
- Sağlam liflerden bir ip boynunda.
Kavramlar, Kök Anlamlar
-
"tebbet" > kökü "tebab"; pişirilmiş et parçalarıdır. Türkçe'de "kebap" diye kullanılan kelime buradan gelir.
"tebab"ın kebaptan farkı şudur: pişirilip kurutulur et. Burada da "tebbet yedâ" diyerek "elleri kurusun" denmiştir. Elin kuruması, çolaklaşması, işe yaramaz hale gelmesine "tebbe" denir.
Hud 101 > "tetbib"; Mümin 37 > "tebab" olarak geçer. - "yed"; el demektir. "yedâ" 2 el, "eydâ" eller demektir. "yed" tek eldir. Türkçe'de kullanılır: "yâd eller", aslında "yâd", eller demektir. Ama biz Arapça'yı Türkçe'de aynı kavramı yan yana kullanırız. "kara sevda" deriz, "sevda" zaten kara demektir.
120 yerde geçer bu "yed" kavramı, kritiktir.
"el" olarak kullanılan ayetlere örnekler: Bakara 79, 95, 195, 249, Maide 6, 28, 64, Nisa 43
Mecaz olarak kullanıldığı yerlere örnekler: Maide 64-Al-i İmran 36 (bu 2 ayet yanyana) Al-i İmran 73, Fetih 10, Bakara 66, İsra 29 - "ebu"; Türkçe'de baba "ebeve" kökünden gelir. 117 yerde geçer Kur'an'da. Bir şeyin oluşmasına sebep olan, o süreci başlatan kişilere "ebu" denir. Baba diye böyle kullanılıyor. Aslında kökü, bir şeyin oluşumunu başlatmak, ona öncülük yapmak. Tevbe 32'de Allah, kendisi için de bu kavramı kullanıyor.
- "leheb"; alev demektir. Toplumun içine ateş atmaya, halkı kışkırtmak için yalan haberler yaymaya denir. Türkçe'de "yangına körükle gitmek" diye bir ifade vardır ya, "ocaklara ateş düşürmek" deyimi vardır, buna benzer şeyler kullanılır. Şimdi Ebu Leheb, Nebi'nin amcası mı? "el" takısı kullanmıyor, Nebi'nin bu eşiyle beraber saldıran, zorlayan öz amcasının adı Abdüluzza'dır (uzzanın kulu). Burada ne amca der, ne "el" takısı kullanır. Bu bir semboldür, firavun gibi. Sure içinde 2 defa kullanıyor Allah "leheb"i. Bu kavramı anlamak için Murselat 31'de kullanılıyor "leheb".
- "ganiy" > 73 yerde geçiyor. "ganem", koyun sürüsü. "ganimet" buradan geliyor. Sonraları "m" harfi yerine "y" harfi geliyor, "ganiy" oluyor. Kelime "zengin etti" demek. Ama buradaki kullanımda "onu kurtaramadı, onun başından bu işi savamadı" anlamına geliyor. Tıpkı Casiye 19'da, İbrahim 21'de kullanıldığı gibi.
- "mal" > "meyl"; eğik ağaç. "mal" insanların değer verdiği için yöneldiği şeyler. Neye değer veriyorsa ona doğru eğiliyor (eğik ağaç)
- "kesb" > "küspe", küme, yığın demektir. İnsanlar kazanımlarını bir yerde yığarlar, ona "kesbetmek" denir. Türkçe'de de "kazanımlar".
Örnek kullanımlar: Bakara 134, 141, 286, İbrahim 51 - "sıliy" > "sıliye"; Arapların güneşte et pişirdikleri tasın adı.
"seyeslâ nâran", sonra "pişirmek" mastarına dönüşmüştür. Zaten "cehennem" de fırın demektir. - "nâr", ateş demek. "nur" da buradan geliyor.
- "mere" > "mer", "mer'e"den dönüşmüştür, sert taş demektir. İnsanın kişiliğini işaret etmek için benzetilir. "mere" kadın kişi demektir. "mer" ve "mer'e", çocukları da içine alır. Ama "racul" sadece savaşçı erkekler için kullanılır. Bir kafirden bahsedip "eşi" diye kullandığı için (Al-i 'İmran' da böyledir mer'a) Rabb'imiz onların evliliklerini kabul ettiğini söylüyor. Demek ki Allah; müşriklerin, yahudilerin, hıristiyanların, mecusilerin, münafıkların da evliliklerini geçerli kılıyor "eşi" dediğine göre. Dolayısıyla buna zina demiyor, karı-koca hukuku doğar diyor, miras hukuku doğar diyor. İnceliğe dikkat!
- "haml" yük demek. "vizr" de yük demek, "vezir" kelimesi "o yükü almak" demek. Musa nebi: "Rabb'im, kardeşimi bana vezir kıl" demişti. Burada manevi bir yük alma var. Kur'an'da "haml" somut yükleri (hamal, hamile), "vizr" ise manevi ağırlıklar, yükler içindir.
- "hatab", odun demek. Ateşe taşınan odun. Dünyada fitne ateşine körükle giden, o ateşi yakmaya çalışanlar, hesap günü geldiğinde cehennemde de kendi ateşlerine kendi odunlarını, birbirlerinin ateşlerine kafirler olarak kendi odunlarını taşıyacaklardır.
- "ceyd"; omuz ile boğaz arasındaki kısım. Hamallar sardıkları ipi bir omuzlarına atıyorlar, öbürü de koltuk altından geçiriyorlar ve böyle geziyorlar. Bu: "ben iş arıyorum" demektir. Bugün bunun postmodern hali: taksiler müşteri toplamak için dolaşırlar. Lambası yanıksa müşterisi vardır, sönükse müşteri arıyordur.
- "mesed"; ip yapımında kullanılan liflerdir. Surenin bir başka ismidir.
- "habl" ip demek. Al-i İmran 103: "hablullah" (Allah'ın ipi)
- Surenin başında bir imla kavgası vardır: "Ebu leheb'in elleri kurusun ve kurudu da"; bazıları "kuruyacak" diye çevirir burayı. Hayır, mazi ise, geçmiş zaman ise dokunmayın.
- Abese 21-22'de geçmiş zaman kipi kullanır Kur'an-ı Kerim'de. Tebbet 1'deki anlatım Türkçe'de şöyle örneklendirilebilir: Kapı çalındığında "geldim" deriz, halbuki daha gelmemişizdir. Veya "senin işini bitirdim" deriz öfkelenince, e daha bitirmedik ki.. Ama incelik şu: Allah için zaman kalıpları geçerli değildir, hepsini kullanır. Aslolan burada akışa, siyak-sibaka bakmak lazım.
Tebbet 1'de "elleri, 2 eli kurusun" Neymiş o 2 eli?
Tebbet 2: "malı ve kazanımları"
Bağlantılar
- Tebbet 2 > Hakka 25-37, Şuara 88-89
- Ateş çıkarmak, bozgunculuğun babalığını yapmak, oluşumuna neden olmak: Maide 64
0 Comments
Yorum Gönder