21. KUREYŞ SURESİ
Rahman, Rahim olan Allah'ın adıyla
- Kureyşliler artık yakınlık gördükleri için
- Bu yakınlıkla beraber kış ve yaz yolculuklarında da bunu yaşadıkları için
- Bu evin Rabb'ine kulluk etsinler.
- Onları açken doyuran, korkudan güvene kavuşturan Rab'lerine.
Kavramlar, Kök anlamlar
- İlk tartışma; Kur'an-ı kerim'de sadece bu surede bir özellik var: "illet" ile başlaması.. sebep "li" harf-i cer ile başlıyor. Tartışmalar çoktur, bu harf-i cer nereye gider "için" diye başlıyor, bir şey için... Geriye doğru mu, surenin içindeki herhangi bir konuyla bağlantılı mı? "illiyet" ile, sebep ile başlayan tek suredir Kureyş suresi. Kimileri içinde bulunan Fil suresindeki Mekke'yi Ebrehe'nin ordusundan Allah'ın kurtarması ve onları güvene kavuşturmasının devamı olarak söylerler. Başkaları burada sayılan şıklardan sonra atıf Allah'a kulluk etmektir diye söylerler. Te'vil metodu bunlara ışık tutuyor. Allah, ayetlerine karşı çıkanlara şöyle meydan okuyor: "Hadi onun benzeri 10 sure getirsinler" diye.. Kur'an indirilmeye devam ederken Rabb'imiz 10 rakamını kullanıyor. Yani birbirinden bağımsız 10 ayrı surenin, bir ayet indiğinde çoktan notu alınmış, kayda geçmiş. Böylece bu ayetlerden başka bir şey daha; Kur'an okuma parçaları geldikçe, bunlar yerine yazılıyor, tamamlanınca sure ve ismi veriliyor. Dolayısıyla Kur'an, Nebi'den sonra toplanıp yazılmadı, Nebi ile beraber yazıldı, bunun kanıtı bir çok ayet var. Yazılıp kaydediliyor ve sureler haline getiriliyor. Sure de Türkçe'de "sur, suver" bir şeyi kuşatan, kendi içinde bütünlüğü olan bağımsız bölüm. Her sure bağımsızdır, kendi iç bütünlüğünde değerlendirilir. Sonra diğer surelerle bağlantıları te'vil usulüyle yapılır. Buradaki "li" harf-i ceri surenin içine aittir. Bunu okursunuz, sonra tartışmak yerine bu surenin Fil suresiyle bağlantısına bakarsınız, işte bu te'vildir.
- "ilaf" > "elf"; Arapça'da "1000" demek.
"ülfet" buradan gelir. Küçük kalabalıklara "aşiret" ("aşara"dan gelir 10). Büyük kalabalıklara da "elf" denir. Büyük kalabalıkların yaklaşıp ısınmasına "ülfet"... - "kureyş"; ölçmek... "karış" buradan gelir.
- Mekke'nin bir özelliği var: İbrahim nebinin seslendiği gibi "Rabb'im bu beldeyi güvenli bir belde kıl, her tür nimet buraya nasip et." Çünkü içinde sanayi yok, tarım yok. Mekke ticaretle uğraşan bir yer, kervanlar gelir gider. Hatice validemiz de taciredir. Araplar, uzaktan gelen kervanlar İpek yolu üzerinde olduğu için alışverişlerini yaparlar, mal verilir alınır. Nebi'nin de mensubu olduğu Kureyş kabilesi alışverişle, ticaretle meşgul. "kuruş, karış" buradan gelir. Kureyşliler dediğimizde "tüccarlar" demiş oluruz. Mekke'nin bir diğer adı da "gayrızzîzar" (ziraate elverişsiz toprak)
- "rıhle" > "rahle" buradan gelir; devenin üstündeki eyer, oturak. Bu daha sonra yolculuğa çıkmak manasına gelmiştir.
"Ahirete irtihal etti" denir. "irtihal" göçüp gitmek, yolcu olmak.
"seyahat" da vardır, "sefer" de var, "hicret" de
"rıhle" genelde ticari yolculukları da ifade eder. - "şitâ"; kış demek. "şettâ" dağınık demek. "çeşit" buradan gelir.
- "sayf" yaz demek "saf"tan gelir, dizilmek
Yazın yapraklar ve canlılar bir arada durduğu için "saf saf" dizili, kışın da yapraklar savruluyor... Hayvanların bir kısmı kış uykusuna yatıyor, bir kısmı izbe yerlere çekiliyor. Oradan "şitâ" kış. Bizde 4 mevsim vardır ama Arabistan'da bir Arap "şitâ" dediğinde sonbahar-kışı, "sayf" dediğinde de ilkbahar-yazı ifade eder. - "abd"; ana kapının önünden ayrılmayan görevli/bekçi. Bu yüzden kişi kendisini satamaz, kimseye köle olamaz. "İslam'da kölelik var" diyorlar. İslam'da kölelik olması mümkün değil "abd" kavramı yüzünden. "abd" o kapıdan hiç ayrılmaz. "Allah müminlerin canlarını, mallarını karşılığında Cennet'i vermek üzere satın almıştır." buyuruyor. Sizi kimse satın alamaz, İslam'da esir vardır, tutsak vardır (savaş esiri). "abd" sözleşmesi insanlar arasında geçersizdir, batıldır. "İyyâke n'abudu ve iyyâke nesta'în" (Yalnız Sana kulluk ederiz ve yalnız Sen'den yardım isteriz.)
- "Rab" kelimesi > "ribve" tümsek; çöllerde tümseğe benzeyen ağaçlık yerler var, bunlara "rabve" denir. Buralarda yetişme, gelişme var. "Rab" yetiştiren, geliştiren demektir.
- "beyt"; yapı demektir. Burada marife gelmiştir (belirlilik takısı) Kimin beyti? > "Rabbehâzelbeyt" (Allah'ın beyti, evi)
- "ta'am"; yiyecek demek
- "cu'in ve âmenehum min havf"
- "cu"; açlık demek
"cey" kökü; suyun eteklerinden akarak toplandığı boşluk, çukur
"cu"; karnı boş, midesi boş - "âmenehum" > "emine" diye kız ismi kullanırız.
"mena" kökü; karşı karşıya bulunan evlerin arasındaki avlu. Sokağa bakmaz, ev kapılarının bir tarafı dışarı, bir tarafı o iç avluya bakar. O iç avluya "mena" denir. "iman" buradan gelir.
"iman, mümin, emniyet, el aman, emin olmak" buradan gelir. O iç avluda müminler birlikte yaşarlar. - "havf" > "hefe" kökü; korkulduğu zaman saklanmak için takınılan maske benzeri şey. Oradan türev korku..
- "cu"; açlık demek
Bağlantılar
-
"şitâ, şettâ" > "eştat" olarak; Nur 61, Zilzal 6, Taha 53
-
"hâzelbeyt" > İbrahim 37, Maide 97, Hac 33, Kasas 57, Bakara 125, Neml 91-92
-
"cu" (açlık) > Beled 14, Nahl 112, Ğaşiye 7, Bakara 155
-
"havf" (korku) > Bakara 38, 40, 155, Araf 56
-
Bu surede bir şey gördük; Rabb'imiz koruma altına alınan konuları bildiriyor. Nedir onlar?
- Dolaşım özgürlüğü
- Ticaretin kesintiye uğramaması, engellenmemesi
- Güvenliğin sağlanması
- Yeme-içmenin korunması
-
Emniyetten bahsetti Mekke ve Kabe bölgesi için. Bu nereden başladı? Bakara 126'da İbrahim nebi hicret edip Mekke'ye geldiğinde "Burayı güvenli bir belde kıl" diye Rabb'imize dua ediyor.
-
Tin 3: "ve hâzel beledil emin" (Bu emin beldeye yemin olsun)
-
Kureyş 4: "ve âmenehum min havf" (Korkudan güvene çıkardım)
-
Ankebut 67: "Çevrelerindeki insanlar kaçırılırken onlar için güvenli bir yer kıldığımızı görmüyorlar mı?"
-
Kureyş Suresi > Nahl 112 (tam müteşabih)
-
Muhteşem bir tanımı var Rabb'imizin: "ideal bir toplum nasıl olur"
-
Nahl 112: "Allah şu karyeyi/toplumu/ülkeyi örnek veriyor: Güvenli, huzurlu/mutmain ve her yandan rızkı bol geliyor. Sonra onlar Rab'lerinin nimetlerine küfür ettiler/üzerini örttüler/nankörlük ettiler. Allah kendilerine ürettlkleri şeyler yüzünden açlık ve korku elbisesini tattırdı."
-
Ne gerekiyor?
- Güvenlik
- Mutmain olmak > Kavganın, kaosun dağılıp ortalığın sakinleşmesi
- Her yönden nimetin dağıtılması
-
Bir toplumun ilerlemesi için şartlar:
- Güven
- Huzur
- Rızık
-
Güvenin olmadığı yerde ticaret mi olur, huzur mu olur?
-
Ama bu toplum Allah'a karşı, O'nun nimetlerine karşı yalanlama yoluna giderse Allah da onlara açlık ve korku elbisesini tattırır. "zevk" kelimesi geçer, "tattırmak" demektir.
-
Şükreden bir topluma örnek: Yunus 91
-
Kur'an'da 7 yolculuk biçimi var:
- Ticari yolculuk > Yusuf 98, Mülk 15, Yunus 22
- İbadet yolculuğu > Al-i İmran 97
- Bilim-araştırma yolculuğu > Araf 185, Ankebut 20
- Dinsel araştırma-ibret yolculuğu > Nahl 36, Mümin 21,82, Al-i İmran 137, Rum 9, 42
- Kültür-sanat yolculuğu > Hac 46, Hucurat 13
- Özgürlüğün, inanç özgürlüğünün, yaşamanın engellendiği yerden hicret yolculuğu > Nisa 89, 97, 100, Ankebut 26
- Allah yolunda savaş için yolculuk > Nisa 94, Tevbe 38, 39, 41, 42, 46, 81, Al-i İmran 121, 168, Maide 24, Nur 33
-
Rabb'imiz bütün bu yolculuklar için bize bir uyarıda bulunuyor:
-
Yusuf 105: "Göklerde yerde nice ayetler/kanıtlar vardır, ama yanlarından geçerler de dönüp bakmazlar."
-
"zan" kelimesi:
"zanün" kökü: içinde su var mı yok mu belli olmayan kuyu. Dibi görünmüyor, belirsiz. -
Resullerin 2 görevi var:
- Allah'ın ayetlerini tilaveti etmek
- Hikmeti öğretmek. Hikmet; Kur'an'da var olan doğru hükümleri bulma metodudur.
Te'vil, peşine düşmek demek.
0 Comments
Yorum Gönder