ORUÇ
Giriş
Oruç Allah'a teslim olmuş ve O’na güvenmiş tüm kulların yaptığı en temel kulluk görevlerinden biridir. Hepimiz Ramazan'da oruç tutarız ama bu orucu ne için tuttuğumuzu bilmeyiz. Vahiy dışı yorumlar, rivayetler ve bunların oluşturduğu gelenek her zaman olduğu gibi orucun da içini boşaltmaktadır; oruca ek ritüeller çıkarır, ne için oruç tuttuğumuz noktasında da insanları doğru yönlendirmez. Kur'an'ın devre dışı bırakılmasıyla oruç, kültürleşen bir ibadet halini almıştır. Kur'an bu süreçte hassas bir şekilde cüzlere ayırıp mukabele edilmiş, ama bu eylemler anlam ve içerikten her zaman uzak olmuştur. Bugün oruç ile ilgili Kur'an’daki sawm kavramı nedir, Ramazan orucu nedir ve neden tutulur, Kuran'daki diğer oruç emirleri nelerdir ve önceki vahiylerde oruç nasıl işlenmiştir, neler emredilmiştir bunları göreceğiz inşAllah. Aynı şekilde Osman Polat ve Süleymaniye Vakfı gibi te'vil ile meşgul olan kişi ve grupların bazı tespitlerini değerlendirecek, bazı hataları vahiy ile düzelteceğiz.
Sawm Kavramı
Oruç kelimesi farsçadan dilimize geçmiştir. Kuranda ve Tevrat'ta orucu tarif eden kelime śawm (صوم)’dır.
صوم kelimesinin kökü için Er Raghıb’ın Müfredat’ında ister yiyecek, ister söz ve ister yürümek olsun bir şey yapmaktan geri durmaktır şeklinde geçer. Buradan türev olarak yürümekten veya yemini yemekten geri duran ata, durgun rüzgara ve güneşin, göğün ortasında duruşu düşünülerek gün ortasına da śawm denmektedir.
Edward William Lane'in Lexicon’unda da bu kök geri durmak olarak geçer.
Te’vil alimi Osman Polat’ın sayfamızda da video notları bulunan Ramazan Gerçekleri adlı videosunda śawm‘ın kök anlamı olarak şunlar söylenmiştir:
"sume" damga demek
"saim"; damgalanıp meraya bırakılan hayvan demek. Bu tür hayvanlara bir süre yemek verilmiyor. Buradan benzetme yapılarak -Türkçe'de de kullanılır; "Saim, Saime" (oruç tutan erkek-kadın)- oradan türemiştir.
Burada bahsedilen kök anlam śawm (صوم)’ın değil, başka bir kök olan wasm (وسم)’ın köküdür. Bu kök; iz bırakma, damgalama, işaretleme demektir. Kuran'da bu kök Hicr 75 ve Kalem 16 olmak üzere 2 yerde geçer. صوم ile 1 harflik bir kök farklılığı olsa da, racm/rakm ve Rabb/rabv kavramları gibi kök benzerliği olma olasılığını göz önünde bulundurarak “bu ikisi tamamen alakasız 2 köktür” demeyi uygun bulmuyoruz, Rabb’imizden bilgimizi artırması için dua ediyoruz.
Bu kök Tevrat'ta tsum (צום) olarak bulunur. Sözlüklere baktığımızda;
Gesenius Hebrew Chaldee Lexicon bunu ağzı kapalı tutmak, oruç tutmak diye anlamlandırmış.
Brown Driver Briggs Lexicon; yemekten kaçınmak, oruç tutmak diye,
Jastrow da kendini dizginlemek, oruç tutmak şeklinde anlamlandırmışlardır.
Anlaşıldığı üzere Śawm; nefsi kırmak, istekleri dizginlemek şeklinde bir anlama sahiptir. Bedeni arzulardan bir süre yoksun bırakarak terbiye etmek demektir.
Śawm (صوم) kavramı Kur'an'da 14 kez geçer, Tevrat'ta 46 yerde geçer. Tevrat’ta Es Siyam'ı ilk emreden ayetlerdeki ifadelerin tsum kavramı yerine, onu tanımlayan anah nepesh olarak hükümlerde bulunduğunu buradan söyleyelim. Tevrat ayetlerine baktığımızda daha net anlaşılacak.
Ramazan Orucu
Ramazan olarak kullandığımız rameḍan (رمضان) kelimesinin kökü ramḍa رمض; güneşin şiddetle ısıttığı yer, toprak veya taş demektir. Buradan hareketle kameri takvime göre yılın dokuzuncu ayına isim olmuştur. Kur’an’ın indirilmeye başladığı ay olarak biliyoruz. Ayetlerde bunun detayını göreceğiz.
Ramazan Orucuna Dair Tüm Ayetler
Bakara 183: Ey güvenenler! Oruç, sizden öncekilere yazıldığı gibi size de yazıldı. Umulur ki sakınırsınız.
Bakara 184: Sayılı günlerdir. Sizden kim hastaysa veya yolculuktaysa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Onu tutmaya gücü yetenlerin, bir yoksunu doyuracak kadar fidye vermesi gerekir. Bundan sonra kim gönlünden hayır yaparsa, bu, onun için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için hayırlı olandır.
Bakara 185: Ramazan ayı ki: İnsanlar için yola iletiş olan, o yola iletişin ve o farkedişin beyanatı/delili olan Kur'an o ayda indirildi. Sizden, kim bu aya tanık olursa/bu aya erişirse oruç tutsun. Kim de hasta veya yolculuktaysa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, sizin için zorluk değil kolaylık diler. Allah, sayıyı ikmal etmenizi ve sizi doğru yola ilettiğinden, Kendi’sini yüceltmenizi ister. Umulur ki şükredersiniz.
Bakara 187: Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmanız sizin için helal kılındı. Onlar, sizin için elbisedir; siz de onlar için elbisesiniz. Allah, nefsinize hıyanet ettiğinizi bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi affetti. Artık onlara yaklaşın, Allah'ın sizin için yazdığı şeyi isteyin. Şafak vaktinin siyah ipliği, beyaz ipliğinden sizce ayırt edilene kadar, yiyin için. Sonra da geceye dek orucu tamamlayın. Eğer mescitlerde itikaftaysanız onlara yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır, bu sınırlara yaklaşmayın. Allah, insanlara ayetlerini böyle açıklar. Umulur ki sakınırsınız.
Ayetlerin İncelemesi ve Tilaveti
Oruç, sizden öncekilere yazıldığı gibi size de yazıldı.
Bu ifadeyle orucun Kur’an ile başlamadığını öğreniyoruz. Önceki ümmetlere yazılması demek önceki vahiylerde de bunu görecek olmamız anlamına gelir.
Umulur ki sakınırsınız
Orucun en kritik rüknü en başta veriliyor; orucun yeme-içmeden, cinsi münasebetten de önce gelen kuralı sakınmaktır. Çünkü Allah’tan sakınmak, günahlardan sakınmak da bir geri duruştur. Büyük günahları işliyorsanız o orucu boşuna tutmayın (En’am 151-153, İsra 24-39).
Sayılı günlerdir.
Sayılı günlerin (eyyamen ma’dudât) ne olduğu bir sonraki ayette açıklanacak.
Sizden kim hastaysa veya yolculuktaysa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun.
Ramazan orucunu bozmak ile tutmamak arasında bir fark yoktur. Dolayısıyla orucu bozmanın 60+1 gün diye bir yaptırımı olmadığını görüyoruz. Bir günün karşılığı Ramazan dışında başka bir gündür. Burada da bir sonraki ayet amacı açıklayacaktır. Ayette hasta diye çevrilen kelime meraḋ (مرض)dır; ağır hastalık demektir, en azından gün içinde ilaç ve gıda alınmasını gerektirecek bir hastalığa işaret eder. Hafif rahatsızlıklar için Kur’an’da eżaa (اذي) kullanılır. Eżaa’ya örnek Bakara 222’dir. Meraḋ ve eżaa’nın beraber geçtiği bir ayet vardır; Bakara 196.
Onu tutmaya gücü yetenlerin, bir yoksunu doyuracak kadar fidye vermesi gerekir. Bundan sonra kim gönlünden hayır yaparsa, bu, onun için daha hayırlıdır.
Açın halinden anlamak gibi abuk subuk kelimâtı yerle bir eden bir ifade var. Bu da orucun rükünlerinden birisidir. Orucun amacı açın halinden anlamak değil, açı doyurmaktır! Buna da fitre veya zekat denegelmiştir. Halbuki bunun adı fidye'dir. Feda kelimesini kullanırız, fidye onunla aynı köktendir: İnsanı, kendisine karşılık olarak verilecek bir şeyle beladan korumaktır. Fidye, oruç tutanların en az bir kere bir miskin/yoksuna günlük yiyeceğini karşılamasıdır. Ayette geçen elleżîne yutiqûnehu fidyetun ta’amu miskîn ifadesini gelenek; oruca gücü yetmeyenler diye çevirmektedir, fidyeyi oruç tutamayanların oruca karşılık yapacakları şey olarak göstermeye çalışmaktadır. Halbuki ayette fiili olumsuzlayan bir dilbilgisi yoktur. Oruca takati olanların, bunu yapanların bir oruç görevi olarak bu anlatılır. Fe takibiye edatı ile de bir fidyenin üzerine daha fazla fidye vereceklerin de önünü açar. Dolayısıyla 30 gün içinde en az 1 fidye alt sınırdır.
Eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için hayırlı olandır
Ramazan ayı
Sayılı günlerin ne olduğu belli oldu; 1 ay. Peki o ayın özelliği ne?
Ramazan ayı ki: İnsanlar için yola iletiş olan, o yola iletişin ve o farkedişin beyanatı/delili olan Kur'an o ayda indirildi. Sizden, kim bu aya tanık olursa/bu aya erişirse oruç tutsun.
Bizim orucu bu ayda tutmamızın en temel sebebi Kur’an’dır. Ramazan’da inmeye başlayan bu Kur’an’ı bizlere nasip eden Allah’a şükretmek için oruç tutmamız gerekirken, geleneğe bağlı bir itikada sahip yığınlar orucu bu yüzden tutmak zorunda olduklarının bile bilincinde olmadan boşu boşuna kendilerini aç ve şehvetsiz bırakıyorlar.
Kim de hasta veya yolculuktaysa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, sizin için zorluk değil kolaylık diler.
Bu esasında bir hayırlısıyla nesh örneğidir (Bakara 106). Tevrat ayetlerini okuduğumuzda detaylarını göreceğiz, El Sıyâm’ın vaktinde tutulmaması önceki hükümde cezai işlem gerektiriyor (Levililer 23:29).
Allah, sayıyı ikmal etmenizi ve size doğru yola ilettiğinden, Kendi’sini yüceltmenizi ister. Umulur ki şükredersiniz.
Orucun 30 gün yapılabilmesinde Rabb’imizin sağladığı kolaylık söz konusudur. Rabb’imiz orucun manevi yönünü açıklar: Kur’an’ı indirdiği için Rabb’imize şükretmemiz ve O’nu yüceltmemiz için yeme-içme-cinsellik, fidye ve sakınmak şeklinde rükünleri olan bir ibadet yaparız. Fiziki ibadetler önemlidir. İfrata karşı tefrite kaçan modernistler bir türlü bedensel ibadet mevzuunda yakin olamıyorlar. Allah bu ibadet ile; yarattığı insan bedeninin fizyolojik ihtiyaçlarının birçoğunu kısarak kişiye kontrolün Rabb’inde olduğunu, ona o bedeni veren Rabb’i için o bedeni olabildiğince terbiye ederek bir müddet o istekler olmadan da yaşanabileceğini, aslolanın Allah’ın zikri, sözü ve şükrü olduğunu hatırlatır (Matta 4:4).
Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmanız sizin için helal kılındı. Onlar, sizin için elbisedir; siz de onlar için elbisesiniz. Allah, nefsinize hıyanet ettiğinizi bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi affetti. Artık onlara yaklaşın, Allah'ın sizin için yazdığı şeyi isteyin.
Burada da bir hayırlısıyla nesh söz konusu. Levililer 16 ve 23. baplarda anlatılan oruç geceyi de kapsadığı için bu ayet serbestlikleri ve sınırları belirlemeye başlıyor.
Şafak vaktinin siyah ipliği, beyaz ipliğinden sizce ayırt edilene kadar, yiyin için. Sonra da geceye dek orucu tamamlayın. Eğer mescitlerde itikaftaysanız onlara yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır, bu sınırlara yaklaşmayın.
Bu serbestlikler gece cinselliği ve geceden fecre kadar yiyip içmektir. Ayetteki bu ifade, İsra 78’in müteşabihidir; fecrin toplaşması şahit olunabilen bir olgudur. Nasıl? Siyah iplik beyaz iplikten sizce, sizin gözünüzle ayırt edilecek. O an neredeyseniz oradaki fecrde bu belli olacak.
![]() |
Fecr-i Sadık |
Allah, insanlara ayetlerini böyle açıklar. Umulur ki sakınırsınız.
Allah’ın Kur’an’ı açıklaması bu kadar nettir, Al-i İmran 7 ve Zumer 23’te formülize edilir. Yukarıdaki son ifadeyi düşünürsek; İsra 78’de hükümlendirilen bir şeyin benzeşeni-detayı Bakara 187’de verilir. Ramazan orucu ile ilgili ayetlerin sonunda yine sakınma vurgusu vardır. Bu ayet grubu sakınma ile başlar, sakınma ile biter. Tekrarlayalım: Orucun en önemli kriteri ve yapıldığında orucu geçerli sayacak ana rüknü sakınmaktır. Yemeyecek-içmeyecek ama hırsızlık yapacaksınız, adam öldüreceksiniz, riba yiyeceksiniz, yetimin malına çökeceksiniz, sonra… “Oruç tuttum” diyeceksiniz, öyle mi?. Orucu bozan en önemli faktör büyük günahlardır. Ayetlerin söylediği açıktır.
Kur'an’daki Diğer Oruçlar
Kur’an’da Ramazan dışında da oruç hükümleri vardır. Bu hükümlerin çoğu cezai hükümlerdir, belli suçların kefareti için emredilmiştir. En bilinen 60 gün oruç cezasıyla başlayalım.
Nisa 92: Hata ile olması dışında, bir güvenenin/müminin bir güveneni öldürmesi olacak şey değildir. Kim, hata ile bir güveneni öldürürse, boyunduruk altındaki bir mümini özgürlüğüne kavuştursun, ailesi bağışlamadığı takdirde, ölenin ailesine diyet ödesin. Eğer, öldürülen güvenen; düşmanınız olan bir topluluktansa, boyunduruk altındaki bir güveneni özgürleştirsin. Eğer, aranızda anlaşma bulunan bir topluluktansa, ailesine diyet versin ve boyunduruk altındaki bir güveneni özgürleştirsin. Kim bunları bulamazsa, Allah'tan tevbesini kabul etmesi için ardı ardına iki ay oruç tutsun. Allah, Alim’dir Hakim’dir.
Mücadele 3-4: Hanımlarına zihar yapıp sonra da sözlerinden dönenler, ilişkiye girmeden önce boyunduruk altındaki birini özgürleştirsin. İşte size öğütlenen budur. Allah, yaptığınız her şeyden haberdardır. Kim bulamazsa, ilişkiye girmeden önce, aralıksız olarak iki ay oruç tutmalıdır. Oruç tutamayanlar, altmış yoksunu doyurmalıdır. Bu Allah'a ve elçisine iman etmeniz içindir. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kafirler için çok acıklı bir azap vardır.
Diğer kefaret orucu hükümleri şöyledir:
Bakara 196: Allah için haccı ve umreyi tam yapın. Eğer engellenirseniz, o zaman hediyeden kolayınıza gelen şeyi gönderin! Ancak hediye yerine ulaşıncaya kadar başınızı tıraş etmeyin. Sizden hasta olan veya başından bir rahatsızlığı bulunan; oruç tutmalı veya sadaka vermeli ya da nusuktan sayılacak bir fidye vermeli! Emin olduğunuz vakitte; kim, hacc vaktine kadar umre ile faydalanmak isterse, hediyeden kolayına geleni göndermeli! Fakat kim bulamazsa, hacc günlerinde üç, döndükten sonra da yedi gün olmak üzere toplam on gün oruç tutsun. Bu, ailesi Mescid-i Haram çevresinde oturmayanlar içindir. Allah'a karşı takvalı davranın. Ve bilin ki Allah'ın cezası çok şiddetlidir.
Maide 89: Allah, kasıtsız yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutmaz, ancak bilinçli olarak ettiğiniz yeminlerden dolayı sorumlu tutar. Bunun bedeli ailenize yedirdiğinizin ortalaması üzerinden on yoksunu yedirmek veya onları giydirmek veya boyunduruk altındaki birini özgürleştirmektir. Fakat bunlara gücü yetmeyene üç gün oruç vardır. Bozduğunuz yeminlerinizin bedeli budur. Yeminlerinizi bozmayın. Allah, size ayetlerini böyle açıklıyor. Umulur ki şükredersiniz.
Maide 95: Ey İman Edenler! İhramlıyken av hayvanı öldürmeyin. Sizden kim bile bile öldürürse, karşılık olarak yapacağı şey, sizden adil iki kişinin kararıyla, avlanılan şeye denk Kabe'ye ulaşacak hediye göndermek veya yoksulları doyurmak veya buna denk oruçtur ki bu yaptığı işin vebalini tatması içindir. Allah geçmiştekini affetti. Kim aynı suçu tekrar ederse, Allah onun hesabını sorar. Ve Allah Aziz’dir, Zuntikam’dır.
Meryem’in susma orucu için (Bu linkten susma orucuyla ilgili bir çalışmaya ulaşabilirsiniz):
Meryem 26: "Artık ye ve iç. Gözün aydın olsun! Eğer beşerlerden biri ile karşılaşırsan; ben Rahman'a oruç adadım, bu nedenle bugün hiç kimse ile konuşmayacağım de."
Oruç tutanlar ile ilgili:
Ahzab 35: Teslim olmuş erkekler ve teslim olmuş kadınlar, güvenen erkekler ve güvenen kadınlar, adanmış erkekler ve adanmış kadınlar, sadık erkekler ve sadık kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, huşulu erkekler ve huşulu kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar ve Allah'ı çok zikreden erkekler ve Allah'ı çok zikreden kadınlar; Allah, onlar için bağışlanma ve büyük bir ödül hazırlamıştır.
Tevrat ve İncil’de Oruç
Bakara 183 bize orucun Tevrat ve İncil’de de olduğunu söyler. Bu sayede biz de bu iki kitapta oruç ibadetini arayacağız. Kitap ehlinin çokça oruç tuttuğunu görüyoruz. Çeşitli gerekçelerle hem yahudiler hem hristiyanlar oruç tutmuşlar. Bunlardan ilk etapta Bakara 183’teki şekilde yazılan orucu görmeye çalışalım.
Tevrat’taki El Sıyam: Yom Kippur
Öncekilere yazıldığı emredilen o bilinen orucun Tevrat’taki izlerine baktığımızda karşımıza şu çıkmaktadır:
Levililer 16:29-34: “Aşağıdakiler sizin için sürekli bir yasa olacak: Yedinci ayın onuncu günü isteklerinizi denetleyeceksiniz. Gerek İsrailliler'den, gerekse aranızda yaşayan yabancılardan hiç kimse çalışmayacak. Çünkü o gün, Kâhin Harun sizi pak kılmak için günahlarınızı bağışlatacaktır. Allah’ın huzurunda bütün günahlarınızdan arınacaksınız. O gün Şabat'tır, sizin için dinlenme günüdür. İsteklerinizi denetleyeceksiniz. Bu sürekli bir yasadır. Babasının meshedip kendi yerine atadığı kâhin günahları bağışlatacak. Kutsal keten giysileri giyecek. En Kutsal Yer'i, Buluşma Çadırı'nı, sunağı arındıracak; kâhinlerin ve bütün topluluğun günahlarını bağışlatacak. Bu sizin için sürekli bir yasadır: İsrail halkının bütün günahlarını yılda bir kez bağışlatmak için verildi.” Ve Harun Allah’ın Musa'ya buyurduğu gibi yaptı.
Levililer 23:26-32: Allah Musa'ya şöyle dedi: “Yedinci ayın onuncu günü günahların bağışlanma günüdür. Kutsal bir toplantı düzenleyeceksiniz. İsteklerinizi denetleyecek, Allah için yakılan sunu sunacaksınız. O gün hiç iş yapmayacaksınız. Çünkü Tanrınız Allah’ın huzurunda günahlarınızı bağışlatacağınız bağışlanma günüdür. O gün isteklerini denetlemeyen herkes halkın arasından atılacaktır. O gün herhangi bir iş yapanı halkın arasından yok edeceğim. Hiç iş yapmayacaksınız. Yaşadığınız her yerde kuşaklar boyunca sürekli yasa olacak bu. O gün sizin için Şabat, dinlenme günü olacak. İsteklerinizi denetleyeceksiniz. Ayın dokuzuncu günü, akşamdan ertesi akşama kadar Şabat'ı kutlayacaksınız.”
Sayılar 29:7-11: “‘Yedinci ayın onuncu günü kutsal bir toplantı düzenleyeceksiniz. O gün isteklerinizi denetleyecek, hiç iş yapmayacaksınız. Allah’ı hoşnut eden koku, yakmalık sunu olarak bir boğa, bir koç ve bir yaşında yedi erkek kuzu sunacaksınız. Sunacağınız hayvanlar kusursuz olmalı. Boğayla birlikte tahıl sunusu olarak zeytinyağıyla yoğrulmuş onda üç efa, koçla birlikte onda iki efa, her kuzuyla da onda bir efa ince un sunacaksınız. Günah sunusu için bir teke sunacaksınız. Günahlarınızı bağışlatmak için sunulan günah sunusu, günlük yakmalık sunuyla dökmelik ve tahıl sunularına ek olarak bunları da sunacaksınız.’”
Yom Kippur olarak bilinen yedinci ayın onuncu günü El Sıyam emredilmiş. Bu hem yeme-içme-cinsellik yasağı, hem Şabat -ki Şabat’ın amacı da günahlardan sakınmak, bu bağlamda Bakara 183 ve 187’deki sakınma uyarısıyla bağlantılı- hem de kurban emrediliyor. Çok daha geniş kapsamlı, rükünleri fazla bir ibadet bu; gece dahil olmak üzere 24-25 saatlik oldukça sert bir oruçtur bu. Bu ayetlerde oruç anlamına gelen tsum değil, istekleri denetlemek anlamında anah nepesh fiili geçer. Çünkü tsum kavramı Musa nebiye inen vahiyden sonra kullanılmaya başlanmış, Tora denen bu ilk 5 surede bu kavrama rastlamayız. Bu orucu yapmayanlar için direkt dışlanma ve ölüm cezası vardır. O yüzden Bakara 184-185’deki hayırlısıyla nesh buraya dayanıyor.
Anah nepesh ve tsum kavramlarının birlikte geçtiği ayetler var, hem de oruca dair çok önemli bir yerde geçmekteler. Bugün ümmetin tuttuğu orucun nasıl anlamsızlaştığını yazının başlarında ve Kuran ayetlerinin tilavetinde biraz anlatmıştık. Bugün de hala yüzümüze yüzümüze vuracak aşağıdaki Tevrat ayetleri ile bu pekişmektedir. Bin yıllar geçmesine rağmen nasıl hiçbir şeyin değişmediğini anlayacağız.
Oruçla İlgili Tevrat'ta Önemli İfadeler
Yeşaya 58: “Avaz avaz bağırın, çekinmeyin, sesinizi boru sesi gibi yükseltin; halkıma isyanlarını, Yakup soyuna günahlarını bildirin. Bana her gün danışıyor, yollarımı öğrenmekten zevk duyuyorlarmış! Doğru davranan, Tanrısı'nın buyruğundan ayrılmayan bir ulusmuş gibi... Benden adil yargılar diliyor, Bana yaklaşmaktan zevk alıyorlarmış. Diyorlar ki, ‘Oruç tuttuğumuzu neden görmüyor, isteklerimizi denetlediğimizi neden farketmiyorsun?’ “Bakın, oruç tuttuğunuz gün keyfinize bakıyor, işçilerinizi eziyorsunuz. Orucunuz kavgayla, çekişmeyle, şiddetli yumruklaşmayla bitiyor. Bugünkü gibi oruç tutmakla sesinizi yükseklere duyuramazsınız. İstediğim oruç bu mu sanıyorsunuz? İnsanın isteklerini denetlemesi gereken gün böyle mi olmalı? Kamış gibi baş eğip çul ve kül üzerine mi oturmalı? Siz buna mı oruç, Allah’ı hoşnut eden gün diyorsunuz? Benim istediğim oruç, haksız yere zincire, boyunduruğa vurulanları salıvermek, ezilenleri özgürlüğe kavuşturmak, her türlü boyunduruğu kırmak değil mi? Yiyeceğinizi açla paylaşmak değil mi? Barınaksız yoksulları evinize alır, çıplak gördüğünüzü giydirir, yakınlarınızdan yardımınızı esirgemezseniz, ışığınız tan gibi ağaracak, çabucak şifa bulacaksınız. Doğruluğunuz önünüzden gidecek, Allah’ın yüceliği artçınız olacak. O zaman yardım çağrılarınızı Allah yanıtlayacak, feryat ettiğinizde, ‘İşte buradayım’ diyecek. “Eğer boyunduruğa, başkalarını suçlamaya, kötücül konuşmalara son verirseniz, açlar uğruna kendinizi feda eder, yoksulların gereksinimini karşılarsanız, ışığınız karanlıkta parlayacak, karanlığınız öğlen gibi ışıyacak. Allah her zaman size yol gösterecek, kurak topraklarda sizi doyurup güçlendirecek. İyi sulanmış bahçe gibi, tükenmez su kaynağı gibi olacaksınız. Halkınız eski yıkıntıları onaracak, geçmiş kuşakların temelleri üzerine yeni yapılar dikeceksiniz. ‘Duvardaki gedikleri onaran, sokakları oturulacak hale getiren’ denecek sizlere. “Kutsal günümde dilediğinizi yapmaz, Şabat Günü'nü çiğnemezseniz, Şabat Günü'ne ‘Zevkli’, Allah’ın kutsal gününe ‘Onurlu’ derseniz, kendi yolunuzdan gitmez, keyfinize bakmayıp boş konulara dalmaz, o günü yüceltirseniz, Allah’tan zevk alırsınız. O zaman sizi yeryüzünün yüksek yerlerine çıkarır, atanız Yakup'un mirasıyla doyururum.” Bunu söyleyen Allah’tır.
İncil’de oruç başlığı altında Yeşaya 58’in bağlantılarını göreceğiz.
Tevrat'taki Diğer Oruçlar
Tsum kavramının Musa nebiden sonra kullanılmaya başlandığını az önce okumuştuk. Orucu İsrailoğulları Yom Kippur dışında da çeşitli zaman aralıklarında çeşitli gerekçelerle tuttular. Geçen ayetlerin tamamını değil, ancak ayet numaralarını verecek ve bazı bilinen kişilerin & nebilerin tuttukları özel oruçları göreceğiz.
Topluluk için kritik durumlarda oruç ilan edilmiştir: Hakimler 20:26, 1. Krallar 21:9-15, 2. Tarihler 20:1-6, Ester 4:16, Ester 9:31, Yeremya 36:6:9
Günahlardan tövbe etmek için oruç tutulmuştur: 1. Samuel 7:6, 1. Krallar 21:27, Nehemya 9:1-7, Daniel 9:3, Yunus 3:5
Allah’tan yardım dilemek için oruç tutulmuştur: 2. Samuel 12:15-23, Ezra 8:20-23, Mezmurlar 109:24, Yeremya 14:12
Yas tutma amaçlı oruç tutulmuştur: 1. Samuel 31:10-13, 2. Samuel 1:12, Nehemya 1:1-7, Ester 4:3, Mezmurlar 35:13-14, Mezmurlar 69:10, Yoel 1:14, Yoel 2:12:15
İkinci tapınak döneminde de İsrailoğullarının bazı oruçları vardır: Zekeriya 7:1-5, Zekeriya 8:19
Davut nebinin yaptığı zinadan doğan bebeğe Allah’ın hastalık verip 1 hafta içinde öldürmesi esnasında Davut nebinin bu 1 haftayı oruçla geçirmesi anlatılır, ayetleri okuyalım.
2. Samuel 12:15-23: Allah Uriya'nın karısının Davut'tan doğan çocuğunun hastalanmasına neden oldu. Davut çocuk için Tanrı'ya yalvarıp oruç tuttu; evine gidip gecelerini yerde yatarak geçirdi. Sarayın ileri gelenleri onu yerden kaldırmaya geldiler. Ama Davut kalkmak istemedi, onlarla yemek de yemedi. Yedinci gün çocuk öldü. Davut'un görevlileri çocuğun öldüğünü Davut'a bildirmekten çekindiler. Çünkü, “Çocuk daha yaşarken onunla konuştuk ama bizi dinlemedi” diyorlardı, “Şimdi çocuğun öldüğünü ona nasıl söyleriz? Kendisine zarar verebilir!” Davut görevlilerinin fısıldaştığını görünce, çocuğun öldüğünü anladı. Onlara, “Çocuk öldü mü?” diye sordu. “Evet, öldü” dediler. Bunun üzerine Davut yerden kalktı. Yıkandı, güzel kokular sürünüp giysilerini değiştirdi. Allah’ın Evi’ne gidip namaz kıldı. Sonra evine döndü ve yemek istedi. Önüne konan yemeği yedi. Hizmetkârları, “Neden böyle davranıyorsun?” diye sordular, “Çocuk yaşarken oruç tuttun, ağladın; ama ölünce kalkıp yemek yemeye başladın.” Davut şöyle yanıtladı: “Çocuk yaşarken oruç tutup ağladım. Çünkü, ‘Kim bilir, Allah bana lütfeder de çocuk yaşar’ diye düşünüyordum. Ama çocuk öldü. Artık neden oruç tutayım? Onu geri getirebilir miyim ki? Ben onun yanına gideceğim, ama o bana geri dönmeyecek.”
Sayda kralının kızı ve İsrail kralı Yeroboam’ın karısı Baalci bir müşrik olan sahte nebi İzebel’in de emrindeki topluluğa oruç ilan ettiğini görüyoruz:
1. Krallar 21:9-15: Mektuplarda şunları yazdı: “Oruç ilan edip Navot'u halkın önüne oturtun. Karşısına da, ‘Navot Tanrı'ya ve krala sövdü’ diyen iki yalancı tanık koyun. Sonra onu dışarı çıkarıp taşlayarak öldürün.” Navot'un yaşadığı kentin ileri gelenleriyle soyluları İzebel'in gönderdiği mektuplarda yazdıklarını uyguladılar. Oruç ilan edip Navot'u halkın önüne oturttular. Sonra iki kötü adam gelip Navot'un karşısına oturdu ve halkın önünde: “Navot, Tanrı'ya ve krala sövdü” diyerek yalan yere tanıklık etti. Bunun üzerine onu kentin dışına çıkardılar ve taşlayarak öldürdüler. Sonra İzebel'e, “Navot taşlanarak öldürüldü” diye haber gönderdiler.
Ezra nebinin oruç ilanı:
Ezra 8:20-23: Tanrımız'ın önünde alçakgönüllü davranmak, O'ndan kendimiz, çocuklarımız, mallarımız için güvenli bir yolculuk dilemek üzere orada, Ahava Kanalı yanında oruç ilan ettim. Yolculuğumuz sırasında herhangi bir düşmandan bizi korumaları için, kraldan asker ve atlı istemeye utanıyordum. Çünkü krala, “Tanrımız kendisine yönelenlerin hepsine iyilik eder, ama kızgın öfkesi kendisini bırakanların üzerindedir” demiştik. Oruç tuttuk ve bu konuda Tanrımız'a yakardık. O da yakarışımızı yanıtladı.
Nehemya’nın yas tutmak ve tövbe etmek için tuttuğu oruç:
Nehemya 1:1-7: Hakalya oğlu Nehemya'nın anlattıkları: Pers Kralı Artahşasta'nın krallığının yirminci yılı, Kislev ayında Sus Kalesi'ndeydim. Kardeşlerimden Hanani ve bazı Yahudalılar yanıma geldi. Onlara sürgünden kurtulup sağ kalan Yahudiler'i ve Yeruşalim'in durumunu sordum. “Sürgünden kurtulup Yahuda İli'ne dönenler büyük sıkıntı ve utanç içinde” diye karşılık verdiler, “Üstelik Yeruşalim surları yıkılmış, kapıları yakılmış.” Bunları duyunca oturup ağladım, günlerce yas tuttum. Oruç tutup Göklerin Tanrısı'na dua ettim. “Ey Göklerin Tanrısı Allah! Yüce ve görkemli Tanrı! Seni sevenlerle, buyruklarına uyanlarla yaptığın antlaşmaya bağlı kalırsın. Ey Allah, halimi gör, gece gündüz kulların İsrail halkı için ettiğim duaya kulak ver. İtiraf ediyorum, İsrail halkı günah işledi, ben ve atalarım günah işledik. Sana çok kötülük yaptık. Kulun Musa'ya verdiğin buyruklara, kurallara, ilkelere uymadık.
Daniel nebinin orucu:
Daniel 9:3: Bunun üzerine yüzümü Rab Tanrı'ya çevirdim. Duayla, yakarışla, oruçla O'na yalvardım; çul kuşanıp külde oturdum.
Rabb’imizin bir vaadi:
Yeremya 14:12: "Oruç tutsalar bile feryatlarına kulak vermeyeceğim. Yakmalık sunu, tahıl sunusu sunsalar bile kabul etmeyeceğim. Tersine, kılıçla, kıtlıkla, salgın hastalıkla yok edeceğim onları."
Rabb’imizin çeşitli zamanlarda oruç emirleri:
Yeremya 36:6:9: Sen oruç günü Allah’ın Evi’ne git. Oradaki halka sana yazdırdığım Allah’ın sözlerini tomardan oku. Yahuda kentlerinden gelen halka da oku. Belki Allah’a yalvarır, kötü yollarından dönerler. Çünkü Allah’ın bu halka karşı sözünü ettiği öfke ve kızgınlığı büyüktür.” Neriya oğlu Baruk, Yeremya Nebi'nin buyurduğu her şeyi yaptı. Allah’ın tomarda yazılı sözlerini tapınakta okudu. Yahuda Kralı Yoşiya oğlu Yehoyakim'in krallığının beşinci yılının dokuzuncu ayı, Yeruşalim'de yaşayan bütün halk ve Yahuda kentlerinden Yeruşalim'e gelen herkes için Allah’ın önünde oruç ilan edildi.
Yoel 2:12:15: Allah diyor ki, "Şimdi oruç tutarak, ağlayıp yas tutarak Bütün yüreğinizle bana dönün. Giysilerinizi değil, Yüreklerinizi paralayın ve Tanrınız Allah’a dönün. Çünkü Allah lütfeder, acır, tez öfkelenmez, sevgisi engindir, Cezalandırmaktan vazgeçer. Kim bilir, belki size acır da kararından döner. Ardında bereket bırakır. O zaman O'na tahıl ve şarap sunuları sunarsınız. “Siyon'da boru çalın, Oruç için gün belirleyin, özel bir toplantı yapın.
İkinci tapınak döneminin oruçları:
Zekeriya 7:1-5: Kral Darius'un krallığının dördüncü yılının dokuzuncu ayı olan Kislev ayının dördüncü günü Allah Zekeriya'ya seslendi. Beytel halkı, Orduların Rabb’inin evindeki kâhinlerle nebilere, “Yıllardır yaptığımız gibi beşinci ay oruç tutup ağlayalım mı?” diye sormuş ve Allah’a yalvarmaları için Sareser'i, Regem-Melek'i ve adamlarını göndermişti. Orduların Rabb’i bana dedi ki, “Bütün ülke halkına ve kâhinlere sor: ‘Yetmiş yıldır beşinci ve yedinci aylarda oruç tutup dövündüğünüzde gerçekten Ben’im için mi oruç tuttunuz?
Zekeriya 8:19: Orduların Rabb’i diyor ki, "Dördüncü, beşinci, yedinci ve onuncu ayların oruçları Yahuda halkı için sevinç, coşku dolu mutlu bayramlar olacak. Bu nedenle gerçeği ve esenliği sevin."
İncil’de Oruç
İncil’de orucu nésteuó (νηστεύω) kavramıyla görürüz. Bunun kökü esthió (ἐσθίω) yemek fiilidir, bundan türev néstis (νηστής): aç bil aç olmak demektir. İncil’de néstis ifadesi 2 ayette geçer:
Matta 15:32: İsa öğrencilerini yanına çağırıp, “Halka acıyorum” dedi. “Üç gündür yanımdalar, yiyecek hiçbir şeyleri yok. Onları aç aç evlerine göndermek istemiyorum, yolda bayılabilirler.”
Markos 8:1-3: O günlerde yine büyük bir kalabalık toplanmıştı. Yiyecek bir şeyleri olmadığı için İsa öğrencilerini yanına çağırıp, “Halka acıyorum” dedi. “Üç gündür yanımdalar, yiyecek hiçbir şeyleri yok. Onları aç aç evlerine gönderirsem, yolda bayılırlar. Hem bazıları uzak yoldan geliyor.”
2. Korintliler 6:5 ve 11:27'de de açlık, yiyecek sıkıntısı anlamında geçer:
"Tersine Tanrı'nın hizmetkârları olarak olağanüstü dayanmada, sıkıntı, güçlük ve elemlerde, dayak, hapis, karışıklık, emek, uykusuzluk ve açlıkta; "
"Emek verdim, sıkıntı çektim, çok kez uykusuz kaldım. Açlığı, susuzluğu tattım. Çok kez yiyecek sıkıntısı çektim, soğukta çıplak kaldım."
nésteuó kelimesi 20 yerde geçer, nésteia şeklinde de toplam 6 ayette geçer.
İsa Mesih’in oruca dair Yeşaya 58 ile de bağlantılı çok güzel ifadeleri vardır. Ayetleri okuyalım:
Matta 6:16-18: “Oruç tuttuğunuz zaman, ikiyüzlüler gibi surat asmayın. Onlar oruç tuttuklarını insanlara belli etmek için kendilerine perişan bir görünüm verirler. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır. Siz oruç tuttuğunuz zaman, başınıza yağ sürüp yüzünüzü yıkayın. Öyle ki, insanlara değil, gizlide olan Babanız'a oruçlu görünesiniz. Gizlilik içinde yapılanı gören Babanız sizi ödüllendirecektir.”
Başta İsa Mesih olmak üzere o dönemi toplumunun da oruç ibadetini yaptıklarını görüyoruz.
Matta 4:1-2 & Markos 1:12-13 & Luka 4:1-2: Bundan sonra İsa, İblis tarafından denenmek üzere Ruh aracılığıyla çöle götürüldü. İsa kırk gün kırk gece oruç tuttuktan sonra acıktı.
İsa nebinin öğrencilerinin İsa risaletteyken Ferisiler ve Yahya’nın öğrencileri kadar sıkı oruç tutmamasına ilişkin Sinoptik surelerde şöyle bir ifade yer almıştır:
Matta 9:14-17 & Markos 2:18-22 & Luka 5:33-38: Bu arada Yahya'nın öğrencileri gelip İsa'ya, “Neden biz ve Ferisiler oruç tutuyoruz da senin öğrencilerin tutmuyor?” diye sordular. İsa şöyle karşılık verdi: “Damat aralarındayken, davetliler yas tutar mı? Ama damadın aralarından alınacağı günler gelecek, o zaman oruç tutacaklar. Hiç kimse eski giysiyi yeni kumaş parçasıyla yamamaz. Çünkü yeni kumaş çeker, giysiden kopar, yırtık daha beter olur. Hiç kimse yeni şarabı eski tulumlara doldurmaz. Yoksa tulumlar patlar; hem şarap dökülür, hem de tulumlar mahvolur. Yeni şarap yeni tulumlara konur, böylece her ikisi de korunmuş olur.”
Kadın nebi Anna’nın oruç tuttuğunu öğreniriz:
Luka 2:36-37: Anna adında çok yaşlı bir kadın nebi vardı. Aşer oymağından Fanuel'in kızıydı. Genç kız olarak evlenip kocasıyla yedi yıl yaşadıktan sonra dul kalmıştı. Şimdi seksen dört yaşındaydı. Tapınaktan ayrılmaz, oruç tutup dua ederek gece gündüz Tanrı'ya tapınırdı.
Matta 11:18 ve Luka 7:33’te Yahya nebinin oruç tuttuğunu görüyoruz: “Vaftizci Yahya geldiği zaman oruç tutup şaraptan kaçındı, ona 'cinli' diyorsunuz.”
İsa Mesih anlattığı bir benzetmede oruç tutan bir Ferisi yahudisinden söz eder:
Luka 18:12: Haftada iki gün oruç tutuyor, bütün kazancımın ondalığını veriyorum.
Oruç bunun dışında Elçilerin İşleri suresinde de 4 kez geçer; Elçilerin İşleri 13:2-3’te Antakya kilisesinde nebilerin ve öğretmenlerin namaz ve oruç halinde olduğunu görürüz. 14:23’te Pavlus ve Barnaba resullerin orucunu görürüz. 27. bapta Yom Kippur’un idrak edildiğini görürüz:
Elçilerin İşleri 27:9: Epey vakit kaybetmiştik; oruç günü bile geçmişti. O mevsimde deniz yolculuğu tehlikeli olacaktı.
Bir Düzeltme
Osman Polat’ın Ramazan orucu ile ilgili Ramazan Gerçekleri videosunda şöyle bir iddiası vardır:
Bu oruç tutma olayı Ramazan aylarında sadece son nebi ve ona tabi olanlara değil, tüm insanlık tarihi boyunca farzdır.
Bizden öncekilere farz olduğunu Tevrat ve İncil’den de biliyoruz. İnsanlık tarihi boyunca Allah’a inananlara, müminlere, kadın-erkek farzmış bu oruç ramazan ayında.
Osman hoca Adem’den beri tüm nebilere vahiylerin ilk kez Ramazan aylarında -yani dokuzuncu ayda- indiğini, dolayısıyla El Sıyam’ın Kur’an’dan önce de dokuzuncu aylarda yerine getirildiğini iddia etmektedir. Bunun ne Tevrat’ta, ne İncil’de, ne de Kur’an’da hiçbir dayanağı yoktur. 185. ayet Ramazan ayı için Kur’an vurgusunu yapar, Tevrat’a baktığımızda El Sıyam yedinci ay olan Tishrei ayının onuncu günüdür. Musa nebinin ilk vahiy tecrübesini -ki bu tecrübeyi Kur’an’da da okuyoruz- (Kasas 29-35, Meryem 52, Taha 11-16, Neml 8-9, Çıkış 3:1-22, Elçilerin İşleri 7:30-34) yaşadığında üç kitabın da herhangi bir zaman/tarih belirtmediğini görüyoruz. Bazı yahudi yorumcuları bu tecrübenin yahudi dini takvimine göre yılın ilk ayı olan Nisan ayında gerçekleştiğini söylemişlerdir. Ancak vahiyle netleştirebileceğimiz bir tarih yoktur.
Bu noktada benzer bir görüş Süleymaniye Vakfı’ndan Vedat Yılmaz tarafından da dile getirilmiş, Yılmaz Herkesin Bildiği Oruç başlıklı yazısında; biraz yukarılarda paylaştığımız Yeremya 36:6:9 ayetlerini öne sürerek Yehoyakim’ın krallığı döneminde ilan edilmiş dokuzuncu ay orucunu Ramazan orucu ile bağlantılandırmaya çalışmıştır. Ayetler biraz dikkatli okunsa bu orucun o döneme has olarak, yani krallığın beşinci yılının dokuzuncu ayında geçerli olacak şekilde ve salt Yeruşalim havalisindeki insanlar için emredildiği rahatça anlaşılacaktır. Bu orucun bir daha devam ettirilmediğinin te’vilini de İkinci Tapınak dönemlerinde düzenli bir şekilde dördüncü, beşinci, yedinci ve onuncu aylarda oruç tutulmasından, dokuzuncu ayların mevzubahis olmamasından alabiliriz.
Sonuç
Oruç tüm vahiylerde yer almış, tüm güvenen kulların yaptığı, bununla yükümlü olduğu temel kulluk görevlerinden biridir. Fiziki ibadetler tarihte her zaman içi boşaltılmaya müsait olmuştur ancak vahiyler ve resuller buna karşı kulları her zaman uyarmıştır. Orucun mahiyeti vahiylerde iyi takip edildiği zaman sonuca yani te’vile varmak işten değildir. Oruç; bizim hayatımıza yön vermesi için, bize geçmişimizi ve geleceğimizi hatırlatan, bize bizi Yaratan’ı hatırlatan Kur’an-ı Kerim için Rabb’imizin bize sunduğu şükür görevidir. Aynı zamanda sağlık için de faydalıdır, Allah kuluna her yönden yatırım yapma imkanı verir. Müminler nefsini terbiye etme safhasında kendini açlığa tav ederken, açlığa mahkum olmuşlara da imdat gıdası olur. Rabb’imiz bizleri bu şuur üzere gerçek saim’lerden kılsın.
0 Comments
Yorum Gönder